Ece Temelkuran

Ece Temelkuran

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


(Yönetmen Luc Besson’un "Le Grand Bleu" (Derinlik Sarhoşluğu) filmine ilham veren yunus adam Jacques Maloy, 74 yaşında kendini asarak hayatına son verdi. 105 metre derinliğe tüpsüz dalan ilk dalgıçtı o. Nefesini bu kadar tutabilmeyi, yunuslarla yüzerken öğrenmişti. Bu yazı, ona ve sudan gelen, kalbi sudan olan bütün çocuklara yazıldı.)

Kıyı" çocuklarını, deniz çeker. Her yol denize çıkar sanır bu tür çocuklar. Kara kuru kentlerinde toprağın, her yokuşu suya varacak diye inerler. Yol denize varmazsa tökezleyip düşerler.
Denize dahil olamayan, karaya yapışıp kalamayan; suya akamayan ve toprağa tutunamayan çocuklar... Onlar, bir gün tam bu aralıkta canlarına kıyarlar.
Yunuslarla konuştuğunu söyleyen adamlar, bu çocukların arasından çıkar. Yunuslar kadar meleksi iyiliklerle donanmış, yunuslar kadar silahsızdırlar. İnsanlardan bir yunus kadar hızla kaçabilip, insanlara bir yunus kadar sakınımsız yaklaşırlar.
***
Herkesin tepelere tırmanmak için ciğerlerini parçaladığı bu çağda, yunus adamlar elbette biraz yalnızdırlar, daha dibe inmek için ciğerlerini azaltmada. Toprağın efendileri ve köleleri epey zorlanabilirler bunu anlamakta.
Sudan biri olmak, suyun akışını bozmadan suda durmak, "hayat harcamak" gibi gelebilir onlara. Böyle düşündükleri için tanıdık değildir onlar yunuslara. Oysa yunuslar yakındır, insanoğlu türünden olup da "çıplak" kalmayı başaranlara; sudan biri olacak kadar su kalpli olanlara...
Su, akar; toprak, durur. Akıp gitmek isteyenlerin halinden anlayan hareket halindeki sudur. Su, hep bu kırgın çocuklarını koynuna sokulmaya çağırır. Kim bilir, belki bu yüzden her deniz kıyısında yeryüzünün, mutlaka yalnız ve sessiz birileri durur. Kıyıdan uzaklaşamayan insanlar hep biraz buruk, hep biraz yurtsuzdur. Onlar, suyun gürültüsüzlüğüne kardeş oldukları için belki de, hep kısa cümlelerle konuşur.
***
Yunuslar ölünce nereye gider? Her neredeyseler, herhalde karada sürgün kardeşlerini de beraberlerinde götürmekteler. Suyun ölü çocukları şimdi saydam bir cennetteler.
Ölüm belki de yok aslında. Belki de "kıyının" çocukları nefeslerini uzun bir şaka için içlerinde tutup biriktirmekteler. Balıklara daha yakın olmak için böyle bir yolu seçiyor olabilirler. Öyle ya, belki de balıkları insanlara tercih ediyorlar. Çünkü varlıklar arasında en temiz olanıdır balıklar. Ne de olsa her an yıkanmaktalar...
Suyun çocukları birbirlerini hep bir fazlalık gibi duran seslerinden tanırlar. Kimileri bu seslere kulak verdiği için uzun yaşamayı başarırlar. Bu seslerden bile sıkılanlar, suya akar; akarlar.