Dr. Emin Yeğinboy

Dr. Emin Yeğinboy

yeginboy@gmail.com

Tüm Yazıları

‘Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’ son yıllarda izlediğim en güzel aşk filmlerinden. 1770’lerde, iki kadın arasında yaşanmış bir aşkı, olağanüstü duyarlılıkta anlatıyor. Fransız yönetmen ve senarist Céline Sciamma ve görüntü yönetmeni Claire Mathon, duyguyu seyircinin kalbine aktaran sekanslar sunuyor. Her film karesi, dönemin tablo renklerinde sanatsal bir çalışma. Öykünün sanatla da yakın ilişkisi var. Marianne (Néomie Merlant) adlı portre ressamı, Fransa’da Bretogne açıklarında bir adada yaşayan Eloise (Adéle Haenel) adlı bir genç kızın portresini yapmak üzere teklif alır. Teklifi yapan kızın annesi, dul kontes Valeria Golino, tablonun kıza evlilik için talip Milanolu bir soyluya gönderileceğini söyler. Kız daha önce tablosunu yapmak isteyen ressama poz vermeyi ret ettiği için tablo bitirilememiş. Kontes Marienne’dan ona doğa yürüyüşlerinde eşlik etmesini ve ressam olduğunu söylemesini ister. Marianne, tabloyu yaptığı gözlemlerle kafasından çizecektir. Her gün ada sahilinde yapılan yürüyüşlerde, her iki kadın birbirini tanımaya başlar. Eloise sorunlu bir kızdır, ablasının intiharından çok etkilenmiş ve yaşadığı manastırı bu nedenle terk etmiştir. Manastırda olma sebebini orada olan dini nedenlerden çok, orada olan kütüphane ve müzik olanaklarına bağlar. Marianne, ona yol gösteren bir rol üstlenmeye başlar. Gizlice odasında, kafasında kalan eskizlerle tablosunu da çizmektedir. Her geçen gün, iki kadın arasındaki ilişki derinleşmeye başlar.

Haberin Devamı

Duygusallığın en güzel anlatımı

Filmde, müzik yerine sadece doğanın ve yaşadıkları şatonun tıkırtılarını duyarız. Müzik, canlı performanslarla gelir. Marianne, piyanoda fırtına melodisini çalar, köylü kadınlar folklorik bir şarkıyı koro halinde seslendirir ve final de Vivaldi çalan bir orkestradan gelir. Sahneler son derece doğal ve masalsı bir duygu içinde akıyor. Kadın görüntü yönetmeni Mathon, renk ve ışığı 18. yüzyıl dışavurumcu ressamlarından ilham aldığını söylüyor. Yakın plan portre çekimlerinde Ingmar Bergman filmlerinden çok esinlenmişler. Finale doğru her iki kadın arasında, Bergman’ın ‘Persona’ filminin unutulmaz dönüşüm sahnesini hatırlatan bir sekans var. Her bir psikolojik değişim yüzlerden okunuyor. 

Haberin Devamı

Mutlaka seyredin

Filmin aşk sahneleri hiçbir provokasyon duygusu yaratmıyor, duygu ve şefkat dolu. Hemen, erkeksi yönetmen bakış açısının bu tür sahnelerdeki bedensel şovu sahnelemesi akla geliyor. Örneğin, son yılların bu konuda en çok konuşulan filmlerinden ‘Mavi, En Sıcak Renktir’ gibi...

Oyunculuklarda olağanüstü performanslar izliyoruz. Fransızların son yıllarda yükselen yıldızı Adele Haenel, kendisini üst kategoriye çıkaran bir oyunculuk sergiliyor. Hele final sahnesinde, opera salonundaki beden dili muhteşem. Daha az tanıdığımız Néomie Merlant ise duyguyu ve üzüntüyü o kadar güzel aktarıyor ki, izlerken ona odaklanmamak imkânsız. Filmde hiç erkek oyuncu karakter olarak ortaya çıkmıyor. Duyguyla yazılmış safkan bir kadın manifestosu.

Cannes, her zaman sürpriz filmler çıkarır. Bu yıl ilk kez gösterime girdiği bu festivalde, en iyi senaryo ve Kuir Film ödülü kazanan yapım ayakta alkışlandı. Bu filmi ne yapıp edin seyredin.