Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

FB: 1 - GS: 0

Kim derdi ki, günün birinde Fenerbahçe ile Galatasaray arasında, Akdeniz'in şirin, turistik adasında, sanal bir derbi oynanacak ve maçı Galatasaraylı Fatih Akyel'in sağdan taşıdığı topu, "muhteşem çalımlardan sonra" ağlara göndermesiyle Fenerbahçe kazanacak?..
Galatasaraylılar gücenmesin, Fenerbahçeliler de "sanal zafer" ile pek böbürlenmesin ama bu böyle...
Gerisi laf - ı güzaf...
"Fatih Akyel, iyi bir futbolcu değilmiş, karakteri defolu imiş, Fenerbahçe taraftarı ile kavga etmiş, çok para verilmiş, onu isteyen kimmiş, falan filan...
Maçlar doğrularla, mazeretler değil, skorla kazanılıyor.
Bu olayda Cimbom'un basireti bağlandı besbelli...
Fenerbahçe'nin "üzümü", Galatasaray'a "koruk" geliyor şimdi.
Fatih Akyel, "Ben diğerleri gibi değilim, Galatasaray'a 4 milyon dolar kazandıracağım" deyip kuş gibi uçtu İspanya'ya.
Bırakın 4 milyonu, 1,5 milyon mark yetiştirme parası alabilmek için mahkeme kapılarına düştü Galatasaray. Bu arada, Fatih; altyapısından yetiştiği kulübün en üst yapısındaki insanlara sallıyordu Mallorca'dan...
Sonra da araya adam koyup dönmek istiyor, işin tuhafı bunu da kabul ettiriyordu.
Her şey unutulmuş iş pazarlığa kalmıştı ki, en iyi pazarlık, en çok parası olan tarafından yapıldı.
Olay, tam Orhan Gencebay'lık... Herkes haklıydı...
"Tamam bedelsiz falan gittim ama, fena futbolcu da değilim. Unutun geçmişi, beni almak için elinizi birazcık cebinize atın. Ben de fedakarlık yapayım, geleyim yine Galatasaray'da oynayayım" diyordu Fatih...
Galatasaray ise "Transferinden beş kuruş almadığımız futbolcuya nasıl para ödeyelim" diye kara kara düşünüyordu.
"Hani bedavaya getirsek neyse... O zaman unuturuz sürtüşmeleri"...
Fenerbahçe, "kriz yatırımcısı" idi...
Ona "Rakibin bozulan planları, plan yapmaktan kolay geldi". Bastı parayı, sanal maçı kazandı.
Keşke Avrupa'da başarı kazanmak da bu kadar kolay olsaydı.

Az kaldı !..
Bizans düşerken, meleklerin cinsiyetini tartışan papazlara döndük...
"Kim şampiyon olacak" falına bakmaktan, şampiyon olunacak Lig'in tükenişini ıskalıyoruz.
Fenerbahçe, Göztepe'ye 5 atarak zirvedeki yerini korudu ve deplasman fobisini yendi...
Çok iyi... Ama, gelecek sezon yenecek bir Göztepe bulabilecek mi bakalım.
Antalyaspor, İstanbulspor, Bursa, Diyarbakır ve diğerleri...
İflasın eşiğideler şimdi...
Baksanıza, Göztepe maça çıkacak, icra memurları soyunma odasında adamların suspansufarlarına haciz işlemi yapmaya çalışıyorlar. Biz olayın bu duruma nasıl geldiğini düşünmek yerine, haczi yaptıranlara kızıyoruz.
Kulüpler müflis.
Futbol ipotekli.
Lig "yeddi emin"lik...
Biz yıldızlara bakıyoruz.

Saraçoğlu’nda nostalji
Fenerbahçe, Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın Maraton tribününü Beşiktaş maçına açmaya niyetlenmiş...
Üst katta beton kalıpları sökülemediği için, sekiz - on bin kişilik alt bölümüne taraftarlar alınacakmış.
Kazasız belasız gerçekleştirilirse mükemmel bir hadise...
Ayrıca nostaljik...
Yıllar var ki, inşaattan maç seyretmemiştik.

Sinan Engin
Menajer Sinan Engin, göreve başladığında ısınmadan sahaya çıkmış bir futbolcu gibi tutuktu...
Zamanla, oyunu kurallarıyla oynaması bir yana, kişisel yorumlarını da kattı olaya...
Tatlı sert bir otorite, iyi futbolcu piyasalarını tarayan gözler, çok duyan kulaklar, yeteri kadar söyleyip fazla mesai yapmayan bir çene...
Hafta başında, Atv'deki Bizim Stadyum'da izledim ve Sinan Engin'in neden Beşiktaş için gerçek bir şans olduğunu keşfettim:
Esprili, güleryüzlü, uyumlu ve kendinden emin...
Beşiktaş Yönetim Kurulu ile teknik heyetinin ne eksiği varsa onu tamamlıyor Sinan Engin.

Anket
Disraeli, "üç çeşit yalan vardır" demiş...
"Zararsız yalanlar, zararlı yalanlar ve istatistikler".
Şimdi, buna bir de "anketler" eklendi.
Antalya deplasmanındaki Beşiktaş seyircisi için "bir avuç" sıfatını kullanıp, "yılın alınganlığına" maruz kalan bir spor yazarı olarak, Siyah - Beyazlı taraftarların, "taraftar anketi" ile hangi ruh halinde olduğunu çok iyi anlayabiliyorum.
"Katılımcı taraftarlıkta" birinciliği, tribün manzaralarıyla belgelenmiş olan Beşiktaşlılar, kalplerini ferah tutsunlar.
Anketler doğruları yansıtmıyor!..
Şayet doğru olsalar, yine de avunacağımız şeyler var.
Mesela, siyasi partilerin hiçbiri seçimde barajı aşamayacak ve gelecek dönemde Meclis boş kalacak.

Antep işi
Siz Başkan Aziz Yıldırım'ın "Batista'yı almak gibi bir niyetimiz yok" dediğine bakmayın!..
Almayacak olsalar bile bu konuda da Galatasaray'ın "iki ayağını bir pabuca sokmak", keyiften "kemiklerini yumuşatırdı" Fenerbahçeliler'in.
Etik değerler çiğnenmedikçe, rekabetin şerbeti bu...
Peki, neden kestirip attılar?..
Celal Doğan yüzünden!..
Gaziantep Başkanı, açık açık söyledi; "Biz Galatasaray'a söz verdik. Biri çıkıp 100 milyon dolar teklif etse de bu değişmez" dedi.
Gerçi, Fenerbahçe'nin Fatih Akyel'le çırpıp köpürttüğü sufle; fırından erken çıktığı için çöktü ve masadaki "rekabet sarması" tatlısız kaldı ama helal olsun Başkan Doğan'a...
Mertlik yakışırdı, Antep'in "gazi" ünvanına...

Medyum Memiş bilir !
Spor eleştirmenleri oruç tutmalı mı?..
Ya da spor spikerleri?
Peki, kameramanlar, dördüncü hakem, top toplayan çocuklar?
İşin suyu çıktı ya, ben de soruyorum...
Ya, eleştirmenin kan şekeri düşüp, göz kapakları kepenk indirirken tartışmalı bir penaltı olursa?..
Spikerin susuzluktan dili damağına yapıştığında, bir gol atılırsa?..
İftarda kameraların kapalı olmasından korkuyorum.
Acaba gol yemek orucu bozar mı?.. Çok merak ediyorum.
Gerçekten suyu çıktı bu işin...
Geçenlerde bir spor programında, futbolcuların oruç tutup tutmaması tartışıldı üç çeyrek saat...
Yetmedi... Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ten görüş alındı.
Neyse Yaşar hoca, "oruç tutmama durumunda" yapılması gerekenleri anlattı da rahatladık... Derken... Spor programının yöneticisi o müthiş anonsunu yaptı:
"Sayın seyirciler, bu konuda son söz işin uzmanına ait... Şimdi Medyum Memiş'in görüşleri ekranınızda"...
İşin suyu çıkmadı... Sel götürüyor ortalığı.
Program, spor programı... Referans; önce din, sonra cin...
Hadi bunu becerdin; ilahiyat profesörü üzerine medyum ne oluyor, be din kardeşim?
Valla ben size bir şey demiyorum!.. Sizi önce Allah'a, sonra da Medyum Memiş'in çırağı ilan ettiğiniz Prof. Yaşar Nuri Öztürk'ün hoşgörüsüne havale ediyorum.
Futbolcuların orucu, kendilerinin ve teknik adamların sorunu.
Şimdilerde merak edilen; "reytingle kafayı oynatanların tuttuğu oruç sevap mı" sorusu...




SPOR