Fedai Ünal

Fedai Ünal

fedonunal@gmail.com

Tüm Yazıları

Güzel İzmir... Yaşadığım bu güzel şehrin adının geçtiği tüm cümlelere böyle başlamak istiyorum. Dilim döndüğünce de başlıyorum. Ama yetmiyor!

Fanatiklik galiba bendeki. İzmir fanatikliği.

Düşündüm de, sizlere bu hafta bir yer önermeyeceğim. Koca bir ‘Güzel İzmir’ tavsiye edeceğim. Çok severim böyle iki ara, bi dere havaları. Sağı solu belli olmayan, her telden, her tenden insanın yaşadığı yer, şahane şehir İzmir’e benzetirim.

Şimdi kapatın gözlerinizi, bir yolculuğa çıkaracağım sizi demeyeceğim. Bu yazıyı okur okumaz, ya da tam da burasında kalkın, çıkın dışarı, Güzel İzmir’i bi gezin diyeceğim.

Haberin Devamı

Size ‘Güzel İzmir’ tavsiye ediyorum

‘İzmir Tarih’ uygulaması...

Bazen mail’ler alıyorum, bazen de yeni moda DM’den yazıyor dostlar “Abi ne gezdin be, bizi de gezdir, senin gittiğin yerleri ziyaret edip bi gün geçirelim.” Ben de isterim! Hem de çok isterim. Fakat neredeyse imkânsız. Çünkü benim de sorumluluklarım, işim gücüm var. Yani ben hadi desem size, siz hadi deseniz bana uymaz. Belki ileride bir okur-takipçi buluşması yaparız. Buluşunca laflarız bunları. Şimdi dönelim İzmir’e...

Bi kere siz gezmek isteyin yeter ki, gerisi kolay. Mesela İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ‘İzmir Tarih’ diye bi uygulaması var. İndiriyorsunuz telefonunuza, size muhtelif rotalar çizerek alternatifler sunuyor. Şahane bi şekilde geziyorsunuz, bilgileniyorsunuz.

Aaa haberiniz yok mu?! Biçoğunuzun da haberi olduğunu sanmıyorum. Çünkü bizde bilgilendirmeler bi kere yapılıp sonrası pek planlanmadığından bilginizin olmaması normal.

Neyse, var yani böyle bir uygulama, telefonunuza indirip gezebilirsiniz diyecektim, konu nerelere geldi.

Gayya kuyusu Kemeraltı

Son dönemde ve ondan önceki, daha önceki ve ondan da önceki tüm belediyelerimizin dikkatimizi çektiği, benim yaştakilerin Kıbrıs kotu almaya, döner yemeye, olmadık mevsimde canı erik, kiraz çeken hamilelere istediklerinin bulunmaya gidildiği meşhuur Kemeraltı var bi de! Gerçi Kemeraltı’na dikkat çekilir, pek bi şey yapılmaz! Böyle yazıyorum, çünkü herkes bugüne kadar dikkat çekti ama güzelim Kemeraltı bi türlü hayallerimizdeki çarşı olamadı. Bi türlü derleyip toparlayamadık Kemeraltı’nı. Ne içeriye ne de dışarıya pazarlayamadık. Şimdiki Büyükşehir Belediye Başkanımız da Kemeraltı için muhteşem şeyler söylüyor. Dinliyoruz, izliyoruz...

Haberin Devamı

Bakalım, göreceğiz demiyorum, üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız diyorum.

Gayya kuyusu, lezzet diyarı, tarihin ta kendisi Kemeraltı! Hiç gezemem ben demeyin. Gezmeye yeni başlayanların ilk adresi olmalı bence. Ama gezmek dedimse öyle ihtiyaç listenizi elinize alıp gezmek diil dediğim.

Kahve höpürdetin

Biz dönelim yine konumuza, Kemeraltı’na. Şöyle sabah erkenden kalkıp hangi köşesinden girerseniz girin ille sizi karşılayacak börekçilerden börek yiyerek güne başlayın mesela. Sonra, artık kumda mı, közde mi içersiniz, bi Türk kahvesi höpürdetin sabah serinliğinde. Hiç konuşmadan öylece etrafınızı seyredin. Hatta öyle bir yer seçin ki kendinize, Kemeraltı önünüzden öylece akıp gitsin...

Daha az önce kahvaltı ettiniz, ama gelen kokular, önünüzden gelip geçenler şaşkına çevirecek sizi. İsteseniz de istemeseniz de! Kemeraltı tıpkı bir sel gibi önüne katıp götürecek sizi. İşte böyle gezin Kemeraltı’nı. Sele kapılmış, çırpınan, arada sırada bir dala tutunup soluklanan bi can gibi, heyecanla gezin. Kuyumcular Sokağı’nda yürürken, eğer tenteler kapatmadıysa gökyüzünü, yere değil yukarı bakarak yürüyün bu nadide yerde. Zaman tüneli gibi sonsuz yolculuklara çıkın. Ara sıra arka sokaklara geçin. Köşe başında duran seyyar satıcılarla sohbet edin. Hayatı paylaşın.

Haberin Devamı

Yoruldu-nuz değil mi? Ee boşuna demedim selde çırpınmak gibidir Kemeraltı’nda gezmek. Yorulmak istemiyorsan bırakacaksın kendini sele, Kemeraltı’na...

Size ‘Güzel İzmir’ tavsiye ediyorum

Kaleye çıkın

Savrula savrula gezerken yiyin yemeklerinizi. Canı çeken söğüş yesin, istemeyen dürüm döner. Biraz soluklanalım diyenler de çöksünler bi esnaf lokantasına, tükürük köfteciye. Kemeraltı’nda seçenek çoook...

Akşam olmadan Havra Sokağı’nın zerzevatçılarının, balıkçılarının arasından süzülerek İkiçeşmelik’e gelin. Yavaş yavaş ta yokuşun sonuna kadar yürüyüp İkiçeşmelik’e adını veren çeşmeyi görün. Sonra atlayın bi taksiye, Kadifekale’ye çıkın. Denk gelirseniz Pagos pazarını gezin. Kilim dokuyan kadınları görün, alışveriş yapın. Kalenin öbür ucunda tandır ekmeği yapan Mardinli teyzelerden ekmek alın. Sur içinde minik bir çay ocağı işleten arkadaşta taze çaylarınızı için. Surlara çıkıp Güzel İzmir’i doya doya seyredin...

Güzel di mi? Dediğim kadar ‘Güzel İzmir’ di mi?

Hadi, şimdi çıkın dışarı. Kemeraltı’na gelmeden İzmir seline bırakın kendinizi. O sizi gezdirir...