Fuat Keyman

Fuat Keyman

fkeyman@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dün gözyaşlarımızı durduramadık. Mısır’da katledilen 17 yaşındaki Esma (El Biltaci).
Eskişehir’de, sopalarla linç edilen, 19 yaşındaki Ali (İsmail Korkmaz).
İkisi de gencecik.
Biri, Mısır darbesine karşı Adeviyye Meydanı’nda sivil protestosunu yaparken vicdansızların kurşunlarıyla öldürüldü. Diğeri, Eskişehir’de bir sokakta, pusuya düşürülerek, vicdansızların sopalarıyla ve tekmeleriyle linç edilerek öldürüldü.
Dün gazetelerde, TV kanallarında, vicdansızlığın görüntüleri yayınlandı.
Dün ikisine de bir kere daha ağladık.
Başbakan Erdoğan’ın gözyaşları, hepimizi duygulandırdı, gözlerimizi doldurdu.
İnsani olandır, her şeyden önce gelen, birincil olan. Esma ve Ali, Mısır’a ve Türkiye’ye genç yaşlarında vicdanı ve insani olanı hatırlattılar. Nur içinde yatsınlar.

Haberin Devamı

Türkiye, Suriye politikasında haklı çıktı
Türkiye’nin, Suriye politikasındaki, özellikle Suriye muhalefetiyle ilişkisi temelinde yaptığı hataları bugüne kadar vurguladık. Ama, bu eleştiriyi yaparken, Türkiye’nin Suriye politikasının “ilke, değer ve ahlaki temelde” doğru ve haklı olduğunun da altını çizdik.
Türkiye, Suriye halkının yanında yer aldı... Esad yönetiminin halkına yaptığı zulme ve baskıya karşı net tavır aldı...
Kapılarını bu zulümden kaçan Suriyelilere açtı... Uluslararası toplumu, Suriye’de yaşanılanları “uluslararası insani kriz” olarak tanımaya ve bu yönde hareket etmeye çağırdı.
Bugüne kadar, Suriye’de, Esad rejimi tarafından öldürülenlerin sayısı yüz bini aştı. Bir milyona yakın kişi yerlerinden edildiler, zorunlu göçe itildiler, yurtsuz konuma düştüler. İşkenceler, tecavüzler, açlık, yoksulluk, dışlanma sorunları da, ülkede hızla yayıldı.
Türkiye bu kötülüğe karşı çıkarken, haklıydı, doğru olanı yaptı.
Bazı aktörler, kötülüğe çıkar uğruna, güç uğruna, kimlik İslam korkularıyla sessiz kaldılar.
Kötülük her geçen gün arttı. Bugün Suriye’de, Türkiye’nin uzun zamandır sürekli ikaz ettiği nokta çıktı: Kimyasal silahla kendi halkını yok etme.
Suriye’de, kimyasal silahla büyük bir katliam yaşandı. Sayıları bini geçen çocuk, kadın, yaşlı, masum insanlar katledildiler. The Guardian, bu saldırının yirmi beş yıl önce, Irak’ta, Halepçe’de, Saddam Hüseyin’in masum Kürtlere yaptığı katliamdan beri en ciddi kimyasal saldırı olduğunu manşetine taşıdı.
İlke, değer ve ahlakı savunan Türkiye, Suriye’de haklı çıktı.
Şüphesiz ki, ülkeler, dış politikalarında, ilke ve değerler ile ulusal çıkarlar arasında denge kurmaya çalışmalıdırlar. Başarı, bu dengede yatar. Ama, çıkarı değerin önüne koymak ve insani olanı ikincil görmek hatalıdır; tarihinin gösterdiği gibi, savaşa, katliama, krize çanak tutmaktır.
Hele demokratlar, çıkarı savunma durumuna kendilerini hiçbir zaman düşürmemelidirler. Bu, siyasi, felsefi ve ahlaken kabul edilemez bir duruştur. Üstelik, gerçekçi de değildir.
Suriye’de, katliam yaşanıyor. Suriye’de kimyasal silah kullanılacak ikazını çok önceden yapan Türkiye bugün gerçekçi ve haklı çıktı. Uluslararası toplum ve çıkar temelinde Esad rejimini destekleyenlerse haksız ve ölen masum insanlar önünde ahlaki olarak sorunlu duruma düştüler. Artık Esad rejiminin en hızlı bir biçimde bitmesi ve tüm kimliklerin ve grupların katılımıyla Esad-sonrası geçiş hükümetinin kurulması için herkesin çaba göstermesi zamanıdır.
Gözler, kimyasal silah kullanımını Suriye’deki vahşete müdahale için kıstas olarak kabul eden Uluslararası Toplum’un ve Amerika’nın üzerinde olmalıdır.
Türkiye’de de, yalnız kalma ya da çıkarlar temelinde hareket etmeme gibi hatalı ve gerçekliği olmayan eleştiriler yerine, insani olanı ön plana çıkartarak, Türkiye dış politikasının bölgesinde nasıl etkili olacağı tartışmasını yapmalıyız.