Fuat Keyman

Fuat Keyman

fkeyman@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Siyaset, gelecek yıl yapılacak yerel yönetim ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine kitlenmeye başladı.
Mart 2014 yerel yönetim seçimlerinin önemi, Ağustos 2014’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkileyecek olmasından geliyor.
İki seçim arasındaki yaklaşık beş ay, siyasi manevra yapabilmek için çok kısa.
Belki de bu nedenle, AK Parti, yerel yönetim seçimlerini Kasım 2013’e almak istedi. Fakat bu istek, AK Parti içinden de gelen “Hayır” oylarıyla gerçekleşmedi.
Yerel yönetim seçimleri, özellikle de, başta İstanbul ve Ankara gibi kritik kentlerde yapılacak seçimler, çok önem kazandı.
Sorulan sorular şunlar;
1994’ten bugüne bu kentleri yöneten AK Parti seçimleri kaybedebilir mi?
İstanbul’u CHP kazanabilir mi?
Ankara’da CHP-MHP tangosu -ki tekrarlayayım, bu dans partiler değil, seçmen düzeyinde bile yapılabilir- kazanabilir mi?
İstanbul, Ankara ve İzmir’i AK Parti’nin kaybetmesinin, cumhurbaşkanlığı seçimleri için anlamı ne olur?
Her ne kadar çözüm süreci ve Suriye krizi gündemde ön plana çıksa da, bu sorular, yurtiçi ve yurtdışındaki Türkiye tartışmasının asıl odak noktası.
Tüm ilgi ve dikkat, İstanbul ve Ankara üzerine odaklanmış durumda.
Eylülden itibaren, siyaset İstanbul ve Ankara seçimlerine kitlenmiş olacak.
11 yıllık AK Parti deneyiminde ilk defa, Başbakan ile uluslararası toplum arasında ciddi kopuş ve gerilim var; ilk defa, AK Parti’nin seçim kaybedebileceği ve muhalefetin seçim kazanabileceği olasılığı ortaya çıkıyor.
2009 yerel seçimlerinde, İstanbul’u ve Ankara’yı AK Parti rahat kazanmıştı. Ama Ankara’da CHP (%31.5) ve MHP’nin (26.9) oy toplamı, AK Parti’nin (38.5) üzerindeydi; İstanbul’daysa, AK Parti (44.2) yaklaşmıştı (CHP %37, MHP %5.1).
Yani, zor bir olasılıktan bahsediyoruz. Dahası, AK Parti’nin oyları 2011 genel seçimlerinde %50’ye yaklaştı. Artı, 2009 yılı, Türkiye ekonomisinin küresel ekonomik krizden en fazla etkilendiği yıldı. İşsizlik sorunu çok yükselmişti. Bugünse ekonomi, bu derece sorunlu değil.
Bu nedenle, kabul etmeliyiz, oy oranları temelinde, 2014 yerel seçimlerinde favori yine AK Parti.
Ama, ortaya çıkmaya başlayan siyasal iklim ve hava, İstanbul ve Ankara’da AK Parti’nin çok zorlanacağı, hatta kaybetme olasılığının da olduğu üzerine.
Şüphesiz ki, bu bağlamda, başta CHP ve MHP’nin adaylarının kim olacağı, nasıl bir performans gösterecekleri ve kent yönetim vizyonlarının ne olacağı çok önem kazanıyor.
Adayların, halkın beğendiği ve inandığı, kenti yönetme kapasitesi ve vizyonu olan ve iyi bir takıma sahip liderlik özelliğine sahip isimler olması gerekiyor.
Bu noktada da, CHP ve MHP için işler karışıyor. Bu partilerin adaylarını bilmiyoruz.
Tek bildiğimiz şu: İstanbul için, CHP’nin AK Parti’yi zorlaması için tek isim olarak, içlerinde güvendiğim şirketlerin de olduğu tüm anket çalışmalarından, Mustafa Sarıgül çıkıyor. Sarıgül ile CHP’nin AK Parti’yi zorlayacağı da, bu anketlerden çıkıyor. Ama, Sarıgül, CHP üyesi değil. Ve, CHP içinden gösterilecek hiçbir aday, AK Parti’yi İstanbul’da zorlayamıyor. Sarıgül olmazsa, CHP’nin adayının bağımsız bir isim olması gerekiyor. Bu da, CHP’nin çözmesi gereken ciddi bir sorun.
Ankara’da, CHP’nin ve MHP’nin AK Parti’yi zorlayacak bir adayının olup olmadığını bilmiyoruz. İstanbul’da Sarıgül örneği gibi, üzerinde konuşulan, anketler yapılan adaylar Ankara’da yok.
Bu adayların, eylül öncesi belirlenmesi gerekiyor.
Seçimleri kazanma olasılığı ortaya çıkan CHP ve MHP, çok hazırlıklı gözükmüyor.
Bu da, bir taraftan, AK Parti’nin hala seçimlerin favorisi olduğunu bize gösterirken, diğer taraftan da, tek hazırlıklı aday olan Mustafa Sarıgül’ü, İstanbul’da CHP’nin adayı olarak ön plana çıkartıyor.
Aday isimleri kadar, vizyon ve inandırıcılık da önemli.
Devam edeceğiz.