Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

FETÖ darbe kalkışımının üzerinden 1 yıl geçti.
Kabus gibi bir geceydi.
...................
İstanbul Maçka St. Regis Hotel’in terasında Demet Sabancı Çetindoğan’ın bir daveti vardı.
İçeri girdiğimde “köprünün Anadolu’dan bu tarafa geçişini tank ve askerlerin kapadığı” haberi geldi.
Kaynak CNN Türk’tü.
Önce “darbe” hiç aklıma gelmedi.
“Terör operasyonu olmalı” diye düşündüm.
Ama...
Biraz sonra “Ankara üzerinde jetlerin alçaktan uçmaya başladığı” haberi gelince işgillendim.
Gerçi bunca ileri elektronik teknolojiyle izlemelerin yapılabildiği, hatta bir Genelkurmay Başkanı’nın “Kandil’dekilerin nefeslerini bile dinliyoruz “ diyebildiği şu çağda kimsenin ruhu duymadan bir askeri ihtilalin hazırlanıp uygulamaya geçilmesi mümkün görünmüyordu ama yağan haberler “darbe ihtimaline” ağırlık kazandırıyordu.
Demet hanımın daveti başında bulunduğu STK’nın Türkiye’yi tanıtım amaçlıydı. Bütün dünyadan davetliler vardı.
Çinli, Japon, özgün sarıklarıyla Hintliler, Afrikadan siyahiler, rengarenk yerel giysileriyle kadınlar...
Onlara “darbe kalkışımı var, otellerinize dönmeniz gerekiyor” demek çok zor olmadı da asıl zorluk gitmeye razı etmekti.
Terasta harika İstanbul manzarası...
Anadolu’nun çeşitli lezzetlerinin sunulduğu büfeler.
Ellerinde kadehlerle “biz buradan darbeyi izleriz” diyorlardı.
O ara otelin genel müdürü alı al, moru mor geldi.
Asmalı Mescit’teymiş.
Taksi bulamamış bir motorsikletliye rica edip arkasına atlamış, zorlukla gelebilmiş.
“Bu sorumluluğu alamayız, konuklar otellerine, burada kalanlar da odalarına geçmeli” diyerek bilinçli tavrını koydu.
Ben de doğrudan gazeteye...
FETÖCÜLERİN İŞİ
O ara artık kalkışımın rengi belli olmuştu.
TSK’ya sızmış, yıllarca örgütlenmiş, generalliğe kadar gelmiş üniformalı Fetöcülerin işiydi.
Hepimiz tepkiliydik.
Bütün siyasi parti milletvekilleri Meclis’te toplanmışlar, “direniş kararı” almışlardı.
Siyasi parti liderleri de “kesin tavır” koyan açıklamalar yapıyorlardı.
TSK’nın darbeye katılmayan generalleri de “bu hain kalkışımı” yolunda demeçler veriyordu.
Fakat bu arada gelen haberler kaygı vericydi.
Genelkurmay Başkanı, bazı komutanlar Fetöcü darbeciler tarafından alınmış Mürtet üssüne götürülmüştü.
TRT işgal edilmiş, kendilerine “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” adını veren cunta TRT spikerine, zorla “idareye el koyduk” bildirisini okutmuştu.
DÖNÜM NOKTASI
İşte o karanlık dakikalarda CNN Ankara Temsilcisi Hande Fırat cep telefonundan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halka “sokaklara, caddelere, meydanlara, havalimanlarına, köprülere inin. İhanet içindeki darbecileri durdurun” çağrısı yayınlandı.
Hande’nin sorusu üzerine “ben de uçakla İstanbul’a geliyorum” demesi kırılma noktası oldu.
Gazeteye yakın camiilerde “sela” okunurken halk sel suları gibi caddelere akmaktaydı.
O arada ben de “darbe karşıtı” yazımı yazı işlerine “yıldırım baskı” için teslim etmiştim.
Sonuçları düşünülerek, bana maaliyetinin neler olabileceği hesaplanarak yazılmış bir yazı değildi.
Tamamen içgüdüsel, demokrasi nefretini yansıtan “kesin karşı tavır koyan” duygusal bir yazı.
Sabaha kadar gazetede kaldım.
Darbeciler tarafından bize yapılacak silahlı baskına karşı bir arada olmalıydık.
Darbe bastırıldıktan ve sonraki günlerde nasıl büyük bir belanın atlatıldığı ayrıntılarla ortaya çıkmaya başladıktan sonra iç dünyamızdaki ve bilincimizdeki tepkiler daha da büyüdü.
Bu hain kalkışımın arkasında bazı yabancı odakların bulunması hala öfke kıvılcımları uçuşturuyor.
.........................
Bu hain ve kanlı darbeye kalkışanları, planlayanları, destekleyenleri lanetliyorum.
15 Temmuz şehitlerine rahmet diliyor, gazilerine ve demokrasinin yanında yer alan tüm milletimize, TSK’nın ve polisin vatansever çoğunluktaki mensuplarına yürekten şükran sunuyorum.
15 Temmuz’dan dileriz ki gerekli dersleri de çıkarabilmiş olalım.