Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

7 Haziran seçimlerinin “kilit taşları” şöyle:
....................
- PLEBİSİTER TEK ADAM
Cumhur-başkanı Recep Tayyip Erdoğan girdiği seçimleri “referandum” yörüngesine oturtarak aldı.
AK Parti’nin tek başına iktidar olduğu 2002 genel seçimlerinde Erdoğan -yasaklı olduğu için- yoktu.
Ama...
Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile anlaştıktan ve anayasa değişikliğiyle seçilme hakkını kazandıktan sonra ara seçimde milletvekili oldu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan sıfatını Ağustos 2014’e kadar sürdürdü.
Ara seçimde Siirt milletvekili Fazıl Akgündüz istifa ettirilerek onun yerine AK Parti adayı olduğunda kendisinin ekseninde olduğu ilk “referandum” havasındaki seçimdi bu.
Tek milletvekili sandıktan çıkacaktı.
“Ya yeni iktidarın lideri Recep Tayyip Erdoğan ya da diğer aday...”
Bütün çekim merkezi kendisiydi.
Dikkatlerin, polemiklerin mücadelenin odak noktasıydı.
Yani...
Bu sıradan bir “tek milletvekili için ara seçim” değil “referandumdu.”
....................
Sonraki seçimlerde de Erdoğan aynı stratejiyi tekrarladı.
Sandığın önüne bir iddia koyuyor, o iddiayı kendisini ve partisini destekleyen tabanın iddiası haline getiriyordu.
“Askeri vesayete son vermekten” tutun da “yüksek eğitimde başörtü özgürlüğü söylemine” bir dizi iddia.
“Referandum” havasında seçim stratejisi sonucu her galibiyet Erdoğan’ı giderek AK Parti’nin de önünde bir popülariteye taşıdı.
“İktidarın tek adamlığına” uzanan yolunun taşları işte bu “sandık galibiyetleri” dizisiyle döşendi.
En yüksek orandaki seçmen oylarıyla gerçekleştiği için de demokrasi kurallarının içinde oynanan oyundu.
Meşruydu.
.....................
Cumhur-başkanı Erdoğan 7 Haziran için de aynı stratejiyi bir kez daha siyaset sahnesine koymuş bulunuyor.
7 Haziran seçimlerine 4 yılda bir yapılan olağan genel seçimlerden öte bir misyon ve ağırlık yüklüyor.
“Yeni anayasa ve kendi başkanlığını getirecek başkanlık sistemi...”
Seçmenini bu iddiayla bütünleştirmeye oynuyor.
Böylece 7 Haziran’ı bu kez de “referandum” havasına sokuyor.
İddianın merkezinde -gelenek bozulmaksızın- gene Recep Tayyip Erdoğan var.
AK Parti’nin de önünde olan popülaritesini 7 Haziran sandıklarına yansıtıyor.
.......................
Hedefine ulaşırsa artık sadece iktidarın değil, devletin “plebisiter tek adamı” olacak.
Muhalefet ne yapmalı?
Daha önceki tecrübelerden yararlanarak bu “referandumu” tuzak olarak görüp, siyaset mücadelesinin hedefine bu kez Erdoğan’ı koymamak bir seçenek.
Ekonomik zorlukları, işsizliği, eğitimde fiyaskoları, yolsuzlukları, dış politikada büyük yanlışları öne çıkararak doğrudan Başbakan Davutoğlu’nu, hükümeti ve AK Parti’yi mi hedef almalı?
Erdoğan’ı -Anayasa’nın tarafsız Cumhurbaşkanı ilkelerine uymadığı- iddialarıyla sadece “meşruiyet” tartışmalarıyla mı yetinmeli?
Böyle düşünen siyaset bilimciler var.
Fikirleri gerçekten üzerinde düşünmeye değer.
Yoksa...
Geçen yıllara göre “Erdoğan karşıtlarının” teorik olarak “arttığı varsayımıyla” bu kez ilk defa muhalefet de 7 Haziran’ı “referandum” yörüngesine mi oturtmalı?
Böyel düşünenler de az değil.
Örneğin...
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bunlardan biri olduğu izlenimini vermekte.
Demirtaş’ın “en kısa” HDP Grup toplantısında “HDP bu topraklarda var oldukça seni başkan yapmayacağız, yaptırmayacağız” söylemi 7 Haziran’a “referandum” damgasını vurmakta.
CHP ve MHP henüz bu “Erdoğan eksenli” referandum için tavrını belli etmiş değil.
Herhalde toplumun nabzını tutuyor, kendi tabanlarının ötesinde AK Parti seçmeninin de “Erdoğan’ın başkan olmasına nasıl baktığını” ölçmeye çalışıyor.
Artıların ve eksilerin mizanını çıkartacaklar.
........................
Türkiye 7 Haziran’da “Erdoğan’ın başkanlığını oylayacak” plebisiter demokrasiye doğru kaymakta.

Haberin Devamı

100’ÜNCÜ YIL

Haberin Devamı

SADECE Türkiye’nin değil dünyanın da tarihini değiştiren Çanakkale Savaşları’nın yıldönümünde şehitlerimizi ve büyük Atatürk’ümüzü
saygıyla anıyor ve selamlıyorum.