Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

HER GÜN okuduğum gazete yazarlarından biri de Yeni Şafak’ta “Yasin Doğan” müstear adıyla yazan Yalçın Akdoğan’dır.
Siyaset biliminde akademik kariyerinin (doçent) yanı sıra Akdoğan, Başbakan Erdoğan’ın danışmanı ve Başbakan’ın güncesini tutacak kadar yakınıdır. Bu nedenlerle satırlarının ve “satır aralarının” özenle okunması gereken yazardır.
12 Haziran’dan bu yana, Yasin Doğan imzalı yazılarını daha da dikkatle takip ediyorum.
Milletvekili seçildi.
Yeni hükümet programını yazan çekirdek gruptadır.
Köşesinde dün, hükümet programı için önemli bulduğum işaretler vardı.
O satırları yansıtıyorum:
Yarın (bugün) Meclis’te okunacak hükümet programı, Demokratik Açılım konusunda AK Parti iktidarının iradesini yansıtacaktır.
Başbakan Erdoğan, geçen haftaki konuşmasında yeni dönemin “yüksek siyaset” ağırlıklı bir reform dönemi olacağını, bu açıdan yeni anayasanın öncelikle gündeme geleceğini söylemişti. Yüksek siyaset yapmak, sistemden kaynaklanan kronik sorunlara el atmak, neşter vurmak anlamına geliyor. 61. Hükümet icraat ve reform hükümeti olarak algılanıyor.
“Kronik” sorunlarının başında “Kürt meselesi” gelmekte.
Hatta “kronik yara” da demek daha doğru.
Kapanmayan ve yarım yüzyıla yakın süredir kanayan bir yara bu.
Yasin Doğan’ın satırlarında “neşter vurmak” kelimelerine dikkat.

Haberin Devamı

YİNE ‘ZAMANIN RUHU’
YUKARIDAKİ ifadenin yakın geçmişteki mürekkep izleri Yasin Doğan’ın geleceğe dönük verdiği işaretin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
Yasin Doğan seçimlerden çok önce 5 Kasım 2010’da yazdığı “ÇÖZÜM, TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMLE MÜMKÜNDÜR” yazısında bakınız sürecin analizini nasıl yapmış! (*)
İktidarın başarısı, dönüştürme kabiliyetiyle orantılıdır. Çünkü sistem içindeki aktörler değişmeden veya dönüşmeden çözüm süreci hayata geçmiyor. AK Parti iktidarı zaman zaman aktörleri değiştirerek, zaman zaman da yapıları, kurumları ve anlayışları dönüştürerek yolunda devam ediyor.
Kanaatimce AK Parti’nin en büyük başarısı, zihniyeti değiştirmeye çalışmasıdır. Adeta paradigma değişmeye başlamıştır. Kürt meselesinde gelinen nokta ancak zihniyet değişikliğiyle izah edilebilir. İnkârcı, yok sayan, dışlayan, baskı yapan bir anlayış, yerini kucaklayan, entegre eden, adam yerine koyan bir anlayışa bıraktı.

Haberin Devamı

KURUMLARI/MEDYAYI DÖNÜŞTÜRMEK
AK Parti’nin devletin kurumlarını çözüme yaklaştırması, onların negatifliğini törpüleyerek pozitife dönüştürmeye çalışması da önemli bir gayrettir. Demokratik Açılım’ın kurumsal bir tepkiyle karşılaşmaması, her kurumdan farklı bir ses çıkmaması, gözardı edilmemesi gereken bir kazanımdır. Düne kadar bu konularda tutucu, milliyetçi tepkiler veren medya gruplarının, süreci destekleyen bir tutum içine girmesi de bu dönüştürme çabasının bir sonucudur.
AK Parti kendi kitlesini de dönüştürmekte...
AK Parti’ye destek verenlerin hepsini değişimden yana, açılımdan yana, demokratikleşmeyi önemseyen kişiler olarak görmek doğru değil. AK Parti farklı gerekçelerle kendisini destekleyen böyle büyük ve heterojen bir kitleyi değişim yönünde motive ediyor, teşkilatı ve taraftarları demokratik dönüştürmeye tabi tutuyor. AK Parti kendi kitlesini ileri demokrasiye ve çözüm fikriyatına inandırmadan Türkiye toplumunu inandıramazdı. Bu yüzden AK Parti kendi bünyesinde büyük bir başarı elde etmiş, farklı gerekçelerle kendisini destekleyen bu büyük kitleyi değişim rotasında yürütebilmiştir.
İktidara toplumsal desteğin sürmesi önemli. Şimdi AK Parti’den beklenen tüm toplumu, bu yönde harekete geçirebilmesi, değişime ve demokratik çözüme ikna edebilmesidir.
AK Parti’nin büyük adımlar atabilmesi, toplumsal desteği koruyabilmesine, toplumsal desteğin sürebilmesi ise toplumun değişim siyasetine inanmasına bağlıdır.
Bu süreçte karşı olanların olumsuzluklarının azaltılması ne kadar gerekliyse, çözümden yana görünenlerin aşırılıklarının normalleştirilmesi de o kadar önemlidir. Çözüm vurgusu yapan ama afaki ve hamasi beklentiler içinde olanların, terör örgütüne yandaşlık yapanların, Kürt milliyetçiliğine savrulanların da dönüşmesi gerekiyor.
........................
İŞTE budur.
Bazı zorlu sorunların çözümü için psikolojik ortamın oluşması gerekir.
Buna “zamanın ruhu” da diyebiliriz.
Temmuz 2011 Türkiye’sinde kim hâlâ “kansız demokratik çözüme” karşı olabilir.
Kim “uçlara savrulmuş isteklerle formül üretenlere” destek verebilir?
Toplum, artık çözüm ve huzur istiyor.
Bu ıskalanmaması gereken bir şanstır.
“Peki Başbakan Erdoğan’ın sert konuşmaları ve tavrı” diye sorabilirsiniz.
Müzakere stratejisinde “verilebilecek her şeyi vererek” masaya oturmak yoktur.
.....................
(*) T24 internet gazetesinde Yasin Doğan imzalı bu yazının daha geniş metni ve yorumu yayında.