CİZRE’DEN haberler kaygı verici.
“Kobani iki” gibi iddialar dolaşıyor.
Cizre’nin Kobani’ye çok yakın olmasından öte asıl mesaj “ilçeden manzaralar...”
Cizre gergin.
Cizre’de bazı sokaklara girişlerde hendekler kazılmış.
Güvenlik güçlerinin araçları giremiyor.
Polis hatta trafik polisi bile ortalarda görünmüyor.
Müdahale edebildiği çok sınırlı durumlarda biber gazı kullanıyor.
Hürriyet’in haberine göre polis hendeklerin olmadığı yerlerdeki olaylara bile ancak plakasız araçlarla gidiyor.
“Polisin envanterinde olmayan silahlarla görüntülendiği” iddiası da var haberde.
“Kurtarılmış mahalleler” diye adlandırılan yörelerde iki silahlı grup karşı karşıya.
Bir tarafta “Hizbullah...” Kendilerine “Şeyh Said’çiler” diyorlarmış.
Öte tarafta YDG-H (PKK’nın Silahlı Gençlik Örgütü...) Onlar da “Kaplan timleri” diye anılıyormuş.
Saat 21’den sonra her iki gruptan gençler yüzleri örtülü kimlik kontrolü yapıyor, araçları durdurarak içindekileri sorguluyor, kendilerince o mahallelerin güvenliğini (!) sağlıyor.
YDG-H ile Hizbullah arasında silahlı çatışmalar oluyor.
Pompalı tüfek, keskin nişancı tüfekleri, uzun namlulu otomatik tüfekler kullanıyorlar.
1’i Hizbullah 7’si YDG-H’den 8 kişi bu çatışmalarda öldürüldü.
.........................
Bunlara “polis içine sızmış provokatörler” ve “paralel yapı” iddialarını da ekleyiniz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “polis aracından bazı polislerin yol kenarına -torpil- diye adlandırılan patlayıcılar attıklarını ve onları izleyen başka polisler tarafından yakalandıklarını” açıkladı.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş “devletin provokatörleri, ajanları bildiği” yolunda vahim açıklamalar yaptı.
.........................
Bir yorum, bütün bunların “çözüm sürecini tıkamak için yapıldığıdır.”
Diğer yorum ise Kandil’in “Bizden geçmeyen çözüm olmaz” gözdağı mesajı verdiğidir.
Elbette...
Bölgedeki yabancı aktörlerin de ellerini hissetmemek için “saf olmak” gerekir.
.........................
Cizre, Türkiye’yi de diğer Ortadoğu ülkeleri gibi karıştırmanın “pilot bölgesi” yapılmak isteniyor.
En azından bu izlenim yaygınlaşıyor.
.........................
Ankara nispeten itidalli...
Ateşin üzerine benzinle giderek, yangın çıkarmamaya özen göstermekte.
Sorunu çözmek için “HDP’yle diyalog ve HDP üzerinden Kandil’i etkilemek” politikası devrede denebilir.
Züccaciye dükkânına boğa gibi dalmamak özenli tavırdır.
Ancak...
“Devletin egemenliği, iktidarın tecezzi (bölünme) kabul etmediği” ilkesi de özeni gerektirir.
Cizre’nin sokaklarında eğer iki örgütün maskeli gençleri araçları durdurarak içindekileri sorguluyor, kimlik kontrolü yapıyor, kendilerince “kurtarılmış bölge” iddiasında oldukları mahallerin güvenliğine soyunabiliyorlarsa orada “Devletin egemenliğine paralel başka egemenler mi var” kuşkusu ve kaygısı katran gibi yayılarak genişler.
..........................
Bu satırların yazarı, Türkiye’nin gücünün böyle kalkışımların üstesinden gelebileceği inancındadır.
Ne var ki...
Yara “akut” hale gelmeden, sıçramalar yapmadan tedavi edilmeli.
Çözüm sürecinde hızlanarak, umut psikolojisi güçlendirilerek “kriz yönetimi” ustaca ve “ortak akıl” desteğiyle mesafeler alınmalıdır.
Özay Şendir
Özgür Özel, yandaş mı oldu?
26 Nisan 2024
Güneri Cıvaoğlu
Katar arabuluculuktan çekilirse…
26 Nisan 2024
Cem Kılıç
İklim değişikliği işte ‘büyük risk’
26 Nisan 2024
Didem Özel Tümer
Türkiye, NATO Genel Sekreter adaylarına ne söylüyor?
26 Nisan 2024
Abbas Güçlü
Atama, obezite ve boşvermişlik
26 Nisan 2024