Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Referandumdan bu yana hâlâ “sahil oyları” konuşuluyor / tartışılıyor.
Sahil çocuğu sanatçılar arasında simge şehir İzmirli Bengü ile Türkiye’nin en çok okunan yazarlarından Yılmaz Özdil ŞEFFAF ODA’nın konukları...
Yılmaz Özdil’e göre sahillerde “zihniyet hemşehriliği” var.
Yoksa... İzmir’de ve tüm sahil şehirlerinde Türkiye’nin 81 ilinden insanlarımız olduğu halde böyle bir ortak payda gerçekleşemezdi.
Bengü de, Yılmaz da mesleklerinin içinde doğmuş sayılırlar.
Bengü daha 3 yaşındayken şarkı söylermiş. Hem de “Dilek Taşı” gibi bir zor şarkıyı... İspatı da dedesinin o günlerde sesini teybe kaydetmiş olması...
Yılmaz da mürekkep kokusuna gözünü açmış.

Daralınca İzmir...
Evlerinin altında rotatiflerde dönecek kalıplar dökülürmüş.
İkisinin de evleri İzmir/Kahramanlar’da...
Bengü, daha çocukluk yıllarında müzik evreninde olmayı kafasına koymuş, kalbine yazmış.
Yılmaz ise, “Ben öyle gazeteci olmaya kararlı falan değildim. Babam Yeni Asır gazetesinin sahibi Şevket Bilgin’in şoförüydü. Gazeteci oldum. Babam başka meslekte olsaydı, örneğin BMC’de çalışsaydı, orada olacaktım” diyor.
Bengü, kariyerinin ilk adımlarını İzmir’de atmış, İstanbul’da üniversiteyi bitirmiş. Pırıltılı tırmanışını İstanbul’da sürdürüyor.
Yılmaz, “üniversitedeyken sigortalı bir işe ihtiyacı olduğunu, babası nedeniyle Yeni Asır’da geceleri çalışmaya başladığını” anlatıyor.
Sonrasında daha 24 yaşında Yeni Asır’ın Genel Yayın Yönetmeni oluyor. Ardından Milliyet’e transfer... İstanbul’a geliyor.
Çeşitli gazeteler ve televizyonlar... Şimdi Hürriyet’te köşe yazarı ve Star Ana Haber’de Uğur Dündar’la beraber.
Bengü, “sabah güne Yılmaz Özdil’i okuyarak” başlıyormuş.
Yılmaz, ŞEFFAF ODA’da Bengü’yü ve müziğini çok daha yakından tanıdı.
Herhalde sabahları dinlediği ilk müzik Bengü’den olabilir...
İkisi de İstanbul’da “daraldıklarında” rahatlamak için İzmir’e gidiyorlarmış.
Bu reçete tavsiyemdir.
Yeni sezonun ilk ŞEFFAF ODA programı güncel konu “sahil oyları...” Konuklar ise sahillerin simgesi İzmirli Bengü ve Yılmaz Özdil...
Bengü daha 3 yaşındayken söylediği “Dilek Taşı”yla da yıllar sonra gene karşımızda...
Ayrıca... Çok tutulan şarkıları ve yeni CD’sindeki 2 parçayı da seslendiriyor.


PELİN BATU AB’DE...
Daralınca İzmir...


Avrupa Parlamentosu Liberaller ve Demokratlar Grubu, Brüksel’de bir panel düzenledi.
Pelin Batu da konuşmacıydı.
Pelin, “Türkiye’nin büyük bir değişim sürecinde olduğunu” söyledi ve “son 8 yılın aşamalarından örnekler” verdi. Konuşması ilgiyle izlendi. Alkışlandı. Avrupa TV’lerinden teklifler de aldı. Türkiye’nin diplomatların ötesinde siyasal panellerde sanatçılarla da temsil edilmesi etkili oluyor.
Fiziğinin yanı sıra çok iyi konuştuğu İngilizcesi, tarihçi kariyerini yansıtan anlatımları ve bunları sanatla harmanlayışı, kafalardaki “Türk kadını” tipi için saplantıları silkeledi.
Bakınız Türkiye’nin sosyal /siyasal/ekonomik/kültürel değişimi ile bunun tam tersine anakronik görüntüleri için kullandığı cümleye:
“Türkiye’nin değişimi ve çalkalanması bana Fellini’nin filmleri ile Ahmatova’nın şiirleri arasında gel-gitlerin duygularını yaşatıyor.
Her yerde değişim var. Ancak... Kan, gözyaşı bir yanda, olumlu aşamalar, değişim türbülansının sonuçları olarak yaşanmakta.”
Özellikle sınırların ötesinde kafası karışanlara güzel bir anlatım.


HOLLANDA KONSOLOSLUĞU’NDA ANTAKYA LEZZETLERİ
Daralınca İzmir...


Hollanda, Türkiye’nin kültür hayatıyla yakından ilgili. Hollanda, Antakya’da düzenlenen “bienal”in sponsoru oldu.
Bu bağlamda, Beyoğlu’ndaki Hollanda Başkonsolosluğu’nun tarihi binasında bir davet...
Tanıtım konuşmaları ve video gösterilerinden sonra konuklara Antakya mutfağından seçmeler sunuldu.
Antakya yemekleri tariflerini içeren iki kitabından sonra şimdilerde üçüncü kitabı yayımlanmakta olan Jale Balcı’nın lezzet şenliğiydi bu.
Muammara, kısır, çökelek salatası, enfes mezeler, kabak borani, kuru patlıcan dolması, kaytaz böreği, biberli ekmek ve beyaz kabak tatlısı, hurmalı kurabiye (kömbe)...
Etler, yağlar, tuzlu yoğurt, sebzeler... Kısacası tüm malzemeler Antakya’dan getirilmiş.
İlginç şeyler dinledim.
Örneğin...
3 bin yıldır çoğu yemekte kullanılan tuzlu yoğurt, Antakya mutfağının gözdesi.
Sütü, peynire/yoğurda dönüştüren ve her aşamasında tuzla dövülerek oluşturulan “tuzlu yoğurt” binlerce yıldır yemeklerin bozulmasını / kokmasını önlüyor.
Buzdolabı yoktu ki...
Jale Balcı, 15 yıl İstanbul borsasında faaliyetten sonra, Asmalımescit’te Antakya mutfağından lezzetler sunan bir mekân açtı.
Büyük ilgi var.
Uzaktan bakıldığında bir İskandinav güzeli sanılabilir. Ama... Bu “lezzet büyücüsü” doğma büyüme Antakyalı.


TÜRK SANATI ÇİN’DE
Daralınca İzmir...


Çağla Cabaoğlu Art Gallery’nin başarısına alkış... Çağla Cabaoğlu sadece kendi olanaklarıyla Türk sanatçılarının 23 yapıtını Şanghay Fuarı’nda sergilemişti. Shanghai World Expo ile eşzamanlı gerçekleştirilen bu etkinlik güzel sonuçlara yelken açtı.
10 sanatçımızın 11 yapıtı NAMOC (Çin Ulusal Sanat Müzesi’ne), 6 sanatçımızın 12 eseri ise Tayvan Ulusal Sanat Parkı’na, 2 sanatçımızın eserleri de Malezya ve İtalya’daki önemli özel koleksiyonlara girdi.
Tek kişinin soluğuyla nereye kadar?..
Çağla Cabaoğlu “önümüzde çok önemli 5 uluslararası etkinlik daha var ama ya olanaklar” diye soruyor. Devletin omuz vermesi gerek.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a Çin’de alınan sonuçlar “referanstır.”