Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

FENERBAHÇE için etik rapor ne diyor, anlayan beri gelsin.
Herhalde bugün öğreniriz.
Peki...
Fenerbahçe Cas’tan başvurusunu neden geri çekti?
Rivayet muhtelif ama aklıma -nispeten- yatanı “federasyonun elini rahatlatmak” görüşü...
Tersi durumda sanırım Federasyon büyük rakamlı ceza tehdidi altında olduğunu hisseder ve kararını bu psikolojiyle verebilir diye düşünmüş olmalılar.
Belki böyle bir etki katsayısı yoktur.
Fakat Fenerbahçe’nin şu duyarlı süreçte olabileceği her tedbiri, devreye sokması aklın yoludur.
Türkiye gerçeklerine uygundur.
Bu arada daha önce yazdığım “play off Fenerbahçe’ye yedek şans olarak düşünülmüş stepnedir” satırı için kendimi sorguladım.
“Galatasaraylılık refleksi” olduğu sonucuna vardım.
Asıl gerekçenin “Digitürk’ün, ligin geç başlaması nedeniyle uğradığı zararı ve mağduriyetini karşılamak” olması ihtimali ağır basıyor.
Eğer öyleyse bu sezonki mağduriyet giderildikten sonra gelecek sezon şu play off denen garabet noktalanmalı.
Avrupa’da sadece Belçika’da var play off matah bir şey olsaydı Avrupa’nın diğer ülkelerinde de uygulanırdı.
Ayrıca ortada ligden düşen takımlara karşı haksızlık da görülmeli.
Süper lig şampiyonunu ilk 4 takım arasında oynanan play off belirliyorsa, ligden düşen son 3 takımada paralel bir sistemle uygulanmalı.
Örneğin...
Süper ligin sondan yukarı 3 takımıyla Asya Bank liginin birincisi arasında benzer bir “play off” sistemine gidilmeli.
Böylece düşecek bir takım, kalma şansını elde edebilir.
Daha adil olur.
Avrupa’nın bazı ülkelerinde bu sistem uygulanıyor.
...............
Sonuç süper finalin “play off” adil olmadığını düşünüyorum ama biz futbol tutkunları için ilave heyecan haftaları da keyifli.
Benim yürek ve vicdan şampiyonum 9 puan önde ligi bitiren Galatasaray’dır.
Bunu daha önce yazmıştım.
Play off ise “bonus heyecandır.”

Haberin Devamı

Dipte play off

VUVUZELALAR BİRİNCİ
GÜNEY Afrika’da düzenlenen futbol şampiyonasıyla “vuvuzela” denen kafa ütüleyici “Afrika zurnalarını” tanımıştık.
Matrak bir isim.
Ertuğrul Özkök’ün isim babası olduğuna inandığım bir timin unvanı da vuvuzela.
Hürriyet gazetesinin geleceğini şekillendirmek için hayata geçirilen “fikir fabrikası” çalışmaları Büyükada’da yapılıyordu.
Hafta sonları Hürriyet çalışanlarından oluşan timler ürettikleri fikirleri jüriye sunuyorlardı.
Tepebaşı Safi Meyhanesi’nde birinci gelen timden bazı dostlara rastladım.
Bizim Milliyet kökenli olduğu için de artı alkışı olan Melis Alphan ve Cansu Çamlıbel’e rastladım.
Fikir fabrikası jürisinden birinciliği alan timde olduklarını öğrendim.
Safi’de rakı kadehlerini kaldırarak kutlamalarına katıldım.
Bu tür etkinlikler pırıltılı fikirleri üretmenin yanı sıra kurumsal kültürde paylaşımları ve omuz omuzalığı da pekiştiriyor.
Bizim Milliyet’imizin DNA’larında bu paylaşım ve omuz omuzalık vardır.
Bir yılı aşkın süredir çok zorlandık.
Sorunlar yaşadık.
Bunları dışarıya, okuyucuya yansıtmamak ve dimdik ayakta kalmak sınavlarından geçtik.
Artık o günler arkada kaldı.
İstikrarlı ve güvenli bir çalışma ortamının içindeyiz.
Birbirimize daha yakından tutunduk.
Yeni binada yeni bir heyecanla yeni döneme giriyoruz.
Buna da “zorlukları devirdiğimiz, Milliyet Baharı” diyelim.
Her şey daha güzel olacak.