Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ülkenin bulunduğu coğrafya “kaderidir” söylemi, kesin ve değişmez “doğruluk” değildir.
Elbette “büyük önemdedir.”
Söz gelişi...
Türkiye’nin komşuları Lüksemburg, İsviçre, Monako, Danimarka, Hollanda, Belçika olsaydı herhalde ülke gündemi böyle “kurşun gibi ağır” olmazdı.
Ancak...
Bu “coğrafya etkenini” çok abartarak “kadercilik” gibi bir mistik “kabullenmeye” vardırmamak gerekir.
***
Tarihi “coğrafyanın” yanı sıra “ekonomi ve bilimsel gelişmişlikle” de yorumlamak gerekir.
Ülkelerin yükseliş ve düşüş tarihlerinde “ekonomik ve bilimsel gelişmişlik” bağlantısı vardır.
Örneğin...
Osmanlı’nın sonunda çöküşe varan düşüşe geçişinde...
“Aydınlanma” dönemiyle yükselmeye başlayan Avrupa karşısında geri kalmışlığı belirleyicidir.
Avrupa’yla arasındaki “bilim makası” yüzyıllar içinde açıldıkça Osmanlı ekonomisi de gücünü yitiriyordu.
Çöküş öncesi son 200 yıl Osmanlı’nın zenginleşmiş Batı’ya ve Galatalı bankerlere “ağır borçlanma sürecidir.”
Halkın yoksullaştığı, bağımsızlık hareketlerinin ve isyanlarının da sürecidir bu.
......................
“Tarihten ders almak” bugünlerin daha iyi okunmasını ve gelecek planlarının daha gerçekçi olmasını sağlar.
Şöyle ki...
2017 Türkiye’sinin şu belalı coğrafyada önemli güçlerinden biri de “ekonomisidir.”
Uluslararası destekle kalkışılan 15 Temmuz darbesine, PKK ve DAEŞ belalarına, kaynayan kazan Ortadoğu’ya, 3 milyon göçmene, “büyük dosttaki güven sarsıntılarına” karşın Türkiye ekonomisi bütün kurumlarıyla işlemekte.
Gerçi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarında işaret ettiği gibi bir “ekonomik durgunluk” yaşamaktayız ve 2016’da ekonomik büyüme -eksi- oldu ama “büyük fotoğraf” görüntüsü için teşhis “hâlâ sağlıklı...”
Türkiye’nin döviz rezervleri ve bankalar sistemi güçlü, ihracatında ve ithalatında tıkanmadan söz edilemez.
Devlet “edimlerini” yerine getiriyor.
Türkiye’nin içeride sağlam duruşu ve dış tezgâhlara karşı dik duruşu ekonomik durumuyla da ilgilidir.
.........................
Bunun önemini daha net vurgulamak için yakın tarihten bir hatırlatma yapayım.
1970’li yılların sonlarında sağ ve sol vuruşmalarıyla oluk oluk kan akıyordu.
Simge isimlere suikastlar birbirini izliyordu.
Aynı zamanda...
Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel “Türkiye 70 sente muhtaç” demişti.
Ödeme yapamadığımız için petrol alamıyorduk.
Hatta hastanelerde röntgen çekmek için film bile yoktu.
O yıllarda çözüm için konuşulan şey neydi bilir misiniz?
“Önce ekonomiyi mi düzeltelim ki terörle mücadele edelim, kanı durduralım... Yoksa terörü bitirir, kanı durdurursak mı ekonomiyi kurtarabiliriz?”
***
Türkiye’nin kaderini coğrafyası tek başına belirleyemez.
Türkiye’nin -eksikleri olsa da- “demokrasisi, binlerce yıllık büyük devlet geleneği/özgüveni, farklı din, mezhep ve etnisitelerin -kökü bin yıllara uzanan- birlikte yaşama kültürü yanında, ekonomisini sağlam tutmak performansı da” belirleyicidir.
Elindeki “ekonomi kartı” stratejik önemdedir.