Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       "Her kabın içinde ne varsa, dışına o sızar.
       Bal kabı ise dışına bal... Sirke kabı ise dışına sirke sızar."
       Müfessir Hacı İvazzade
       Erbakan'ın mahkumiyeti ile sonuçlanan Bingöl'deki söylemi, içindekilerin dışına sızmasıdır.
       Şimdi ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurarak, "sirkeyi bal eylemeye" çalışıyor.
       1996'da, Bingöl'de "İslam'ın kabul ettiği kendi partisi ile İslam'ın reddettiği ve batıl diye adlandırdığı tüm diğer partiler" ayrımını yapmıştı.
       Anlaşılan siyasi partilerin, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğu temel ilkesini benimsemiş hukuk mabedi AİHM'de Erbakan günah çıkaracak.
       Bingöl'de tabanına bir mesaj daha vermiş:
       Erbakan, "asırlardır mektebe Besmele ile başlanırken, Besmele'nin kaldırıldığını ve yerine 'Türküm, doğruyum' denildiğini" söylemiş.
       "Sen bunu söyleyince, Kürt kökenli Müslüman evladı da 'ya öyle mi? Ben de Kürdüm, daha doğruyum' deme hakkını kazandı" demiş.
       Bu söylemde, dinin siyaset için sömürüsünün yanı sıra ırk ayrımcılığı da yok mu?
       Irkçı Nazi Almanya'sının kıyım ürpertilerini hala dehşetle yaşayan Avrupa'da bu ırkçılığa meşruiyet mi arıyacak?

Hukukun dili

       AİHM'ye başvuruda, Erbakan için hapis cezası infazının durdurulması isteniyor.
       Zor...
       Çünkü...
       AİHM, sadece telafisi mümkün olmayan idam cezalarında erteleme kararı vermekte. Hapis cezalarında değil.
       Erbakan için başvuruya eklenen iddialara gelince...
       Şevket Kazan açıklıyor:
       "1- Ses bandı delil olamaz."
       Cevap: Diyarbakır DGM'sinin verdiği karar, ses bandına değil, görüntü ve sesin birlikte kaydedildiği video çekimlerine dayandırılmıştır.
       Ayrıca...
       Video banda alınmış sanık ifadeleri bile mahkemelerde kanıt olarak kabul ediliyor.
       "2- Bant orjinal değil.
       Bant üreticisi RAKS firmasının bu yolda yazısı var.
       Montaj yapılmış."
       Cevap: Bandın orjinal değil, kayıt kopyası olduğu dava dosyasında zaten yer almakta.
       Ama...
       Bantta montaj yapılmadığı da, bilirkişi raporu ile belgelenmiş bulunmakta.
       "3- Hükümet Komiseri'nin tuttuğu notlar ve Miting Düzenleme Komitesi'ndeki kişilerin ifadeleri AİHM'ye sunuldu."
       Cevap: Hükümet Komiseri, tutanağında sözleri aynen vermiş değil.
       Hükümet Komiseri, stenograf değil ki.
       Sadece "Erbakan'ın 20 - 25 dakika konuştuğunu" raporuna yazmış.
       Mitingi düzenleme komitesine gelince...
       Onlar da FP'li.
       Genel Başkanları'nı yakacak ifade verecek değiller ya!
       Bozacının şahidi şıracıdır.

Yaşayan hukuk

       Kanun karşısında herkes eşittir.
       Erbakan'a da var olan kanunlar uygulanmıştır.
       Ama...
       Şimdilerde hukukun gelişim çizgisi, böyle söylemlerin hapisle cezalandırılması için "kamu güvenliğine açık ve yakın tehlike" ölçütüne varmıştır.
       Ayrıca...
       70 yaşını hayli aşmış bir siyasi parti liderinin ve eski Başbakan'ın hırsızlık, rüşvet, çetecilik, vatana ihanet gibi bir yüz kızartıcı suç nedeni olmadıkça, sırf söylemi yüzünden hapse girmesi, hem içe - tam - sinmiyor... Hem demokrasi sicilini bozuyor.
       Türkiye, TCK 312'yi yeniden düzenleyebilir.
       Bir yandan...
       Maddeye "kamu güvenliği için açık ve yakın tehlike" ölçütü getirilebilir.
       Öte yandan...
       Bir söylemin toplum güvenliğini daha uzun sürede de derinden sarsabileceği dikkate alınarak, "yakın ve açık tehlike" bulunmasa bile, suçu işleyene siyaset dışı bırakma cezası getirilebilir.
       Erbakan için keşke böyle bir yasa maddesi olsa...


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr