Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

YENİ ŞAFAK’ta Yasin Doğan adıyla yazan yazarın aslında “Başbakan Erdoğan’ın danışmanı” Yalçın Akdoğan olduğu yolundaki iddialar artık “karine” haline gelmiştir.
Bizim mahallede farklı merceklerle okunur.
Onun yazıları “Başbakan Erdoğan’ın görüşlerini yansıtıyor” diye algılanır.
Satır aralarından bile ipuçları çıkartılır.
Yasin Doğan, “hem Başbakan Erdoğan’ın hem de Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un üzerine gidilmesindeki zamanlama örtüşmesine” dikkati çekiyor.
Doğan’a göre, “ne zaman Başbakan Erdoğan statükoya uymayan reform adımları atsa, bir mekanizma harekete geçerek onu tasfiye etmeye, elini zayıflatmaya, gücünü kırmaya” çalışıyor.
Yasin Doğan soruyor...
Erdoğan’a yapılan neden Başbuğ’a da yapılıyor olmasın?

Hafiyesi Mahmut ve Avanak Avni

Yasin Doğan’a göre çünkü asker de bir dönüşüm yaşıyor, Org. Başbuğ’un liderliği makul ve sorumlu bir anlayışla bu sürecin gerçek bir eksene oturmasına katkı sağlıyor. Başbuğ, asker eksenli ezberi bozan bir komutan...
Hükümetle diyaloğa ve uyuma önem vermesi onu, hükümetle askerin uyumuna karşı olanların hedefi haline getiriyor.
Bunlar ilginç satırlar... Hele Erdoğan’ın danışmanından satırlar olması nedeniyle daha da duyarlı yaklaşımlar.

AKP’li komplocular
ANCAK... Daha ilginci, Yasin Doğan’ın, “AKP çevresinde de hükümetin askerle diyaloğunun ve uyumunun bozulmasını isteyenler var. Onlar da askerin gücünün kırılmasını demokrasi için olmazsa olmaz görüyorlar.”
AKP’nin MR’ı çekilmeli.
AKP çevresinde kimler askerle diyaloğu ve demokratik çerçevede uyumu bozmak istiyorlar?
“Hafiyesi Mahmut” rolüne soyunup derin izler sürmeye gerek yok. “Açık istihbarat” denilen gazeteleri taramak yeterli. “Avanak Avni” bile sadece şu son 10 günün gazete koleksiyonlarında yer alan bazı AKP’lilerin ima edildiğini görebilir.

Haberin Devamı

HUKUKU HUKUKA BIRAKMAK 
PROF. Uğur Alacakaptan hocamdır.
Yıllardır önemli konularda yazmadan önce ona danışırım.
“Demokrasiye komplo belgesi” iddiası gündeme oturduğundan bu yana hocamla iletişim halindeyim.
Süreç, bu köşede belirtildiği doğrultuda “İlk aşamayı tamamladı” denebilir.
Öncelik askeri yargıdaydı.
Askeri savcılık, suç unsuru bulsaydı, Albay Çiçek ve varsa suça iştirak edenler askeri mahkemede yargılanacaklardı.
Suç unsuru bulunmazsa, askeri savcı dava açmayacaktı, birinci aşama tamamlanmış olacaktı.
Fakat... Gene de “İlk aşama tamamlandı” değil “Tamamlandı denebilir” ifadesini kullanıyorum.
Çünkü... Askeri savcılığın bu kararına “itiraz” yolu açık.
İlgili kurumlar, örneğin AKP, itiraz edebilir.
İtiraz gerekçesi yerinde bulunursa, askeri yargıda dava açılması mümkündür.

Top sivil yargıda
BAŞBAKAN Erdoğan’ın dün yaptığı açıklama, AKP’nin bu yola gitmeyeceğinin işaretlerini veriyor.
Erdoğan, “Biz yargıya suç duyurusunu yaptık” diyerek, adli (sivil) yargı yolunu tercih ettiğini göstermekte.
İmza benzerliği, askeri savcılığa farklı imza verme durumu, TÜBİTAK’ın “İmza ve metinde yapıştırma yok” gibi soru işaretlerinden başlayarak olay üzerindeki tüm kuşkuları yanıtlayacak araştırma olanağı sivil savcılara “paraşütle” inmiştir.
Başta bazı AKP’liler olmak üzere yandaşların “Askeri yargıya güvenmiyoruz” çıkışları yaparak ortamı daha da germelerine hiç gerek yok.
İşte Ergenekon savcıları, işte onların ellerindeki “demokrasiye komplo belgesi” diye sunulan bilgisayar çıktısı...
Ve... Kurmay Albay Dursun Çiçek’i de çağırıp konuşabilirler.
Prof. Alacakaptan “sanık” olarak değil, şu aşamada sadece sorular sormak için davet edilebileceğini belirtti.
Savcılar dava açarsa, Albay Çiçek o zaman “sanık” konumuna geçer.
Sükûnetle bu hukuk sürecinin sonraki aşamalarını izlemek gerek.
Kimse bu olayı hasır altı edemez.