Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Son derbi için bir gerçekçi söylem: "Hakemler Fenerbahçe'yi, Tanrı Galatasaray'ı korudu."
Söylem Hasan Cemal'in...
Öyle esnek ki, çek çekebildiğin yere.
Galatasaray'a bu derbiyi galip bitirtecek - kesin - penaltı için düdüğünü bir yerlerinde saklayan hakem Muhittin Boşat ve onu uyaracak yerde araziye uyan yardımcı hakemler, Fenerbahçe muhafız timi gibiydiler. Luciano'nun topu 2 metre yüksekte avuçladığını görmemek için, Boşat ve yardımcıları, sahaya beyaz değnek ve kollarında üç nokta pazubentle çıkmış olmalılardı.
Onlara kalsa Galatasaray'ın hali dumandı.
Ama Galatasaray'ı da Allah korudu.
Kale çizgisinden son anda çıkarılan top gibi yüzde 100 gol pozisyonlarında, Galatasaray'ı kollamaya yukarıdan sanki melekler indirilmişti. Prates'in auta çaktığı şutun, Hakan'ın kafasına çarpması ve yön değiştirerek, kaza kurşunu gibi Fener ağlarına takılması ise sadece Allah'ın işi olabilirdi.
Böyle duyarlı bir maçı, Muhittin Boşat'ın emekliye ayrılma jübilesi gibi gören Bülent Yavuz'u ise ne kul koruyabilir, ne de Tanrı...

Sabah CNN'de Enis Berberoğlu, Parametre programını açarken, "ekonomi ve siyaset gündeminin çok yüklü olduğunu, piyasada kararlar için elbette bunların dikkate alınacağını ama kararlar sürecinde asıl bir gün önceki Galatasaray - Fenerbahçe maçının konuşulacağını" söyledi.
Doğru gözlem.
Biz de o "en güncelden" izlenimleri sürdürelim.

İlk kez Olimpiyat Stadı'na gittim.
Bunca yıllık futbol izleyicisiyim, böyle zulüm yaşamadım.
Gelişi bir dert.
Dönüşü daha büyük dert.
Paris'te Dünya futbol finallerini izlemiştim.
Fransa Stadı da, bizim bu Olimpiyat Stadı büyüklüğünde ve neredeyse aynı uzaklıkta.
Fransa ile Brezilya karşılaşmışlardı. Dünya oradaydı.
Ne gidişte, ne dönüşte bir sorun vardı.
Sadece zevk ve güzellik.
"Olimpiyat" gibi bir adı ve "Olimpiyat Oyunları" gibi bir iddiayı yansıtan dev stat, yolsuz - izsiz olur mu?
Hadi olimpiyatlar olmadı... Türkiye'ye Avrupa Süper Kupası'nı getirmiş en fazla şampiyonluğu kucaklamış takımın maç oynayacağı stat yolsuz bırakılır mı? Kuş uçmaz, kervan geçmez dağlara duble yollar döşeyen bu yönetim, istese şu 3 - 4 ayda ne otoyol bağlantıları, viyadükler yapmazdı ki!
Bu sorunu Galatasaray Lobisi'nin çözmemiş olması da, devletin yokluğu kadar hüzün verici.
Avrupa takımlarını, FIFA'cıları, Batı medyasını bu bozkır izlerinden mi geçireceğiz?
Nerelerden, hangi toprak kazıntılarından geçmedik ki!
Sanki trophy yapıyorduk.
Stada gidiş de, stadın çevresi de kel, çıplak, çorak toprak.
Ne ağaç, ne çim, ne çiçek!
Tam kel başa olimpiyat stadı durumları.

Stadın kendisi de perişan.
Çıplak beton, ancak bu kadar kötü yapılabilir.
Üstelik sanki kirden, bakımsızlıktan, beton yaşlanmış, yorgun düşmüş. Hüzün veriyor.
Her taraf gri.
Toz, toprak, kasvet...
Bu boz, bu gri devasa lahit gibi görüntü, tepeden sarkıtılacak deniz gibi dalgalanan sarı kırmızı bayraklarla neden şenlendirilmez?
Neden balonlar, güvercinler uçurulmaz?
Girişlerde neden Galatasaraylı gençlerin grupları müzik yapmaz?
Galatasaray Üniversitesi Orkestrası neden açıkhava konseri vermez?
Bir "yas" nedeni mi var?
Fenerbahçe Stadı'nın nabzı daha maçtan saatler önce, Fenerbahçe ve Kalamış Marinası'ndaki kahvelerde atmaya başlar. Şarkılar, marşlar, keyif...
Beşiktaş maçları öncesi ve sonrası ise stadın yaslandığı kahvelerde siyah beyaz renklerin şöleni yaşanıyor.
Galatasaray neden renksiz olmakta? Şenlik kültürü, sahaya renkli duman meşaleleri atmakla mı sınırlı olmalı?
Galatasaray tribünleri de bu derbide yeterince sesli değildi.
Galatasaray sadece futbolunu değil, sesini, neşesini, aurasını da yitirir gibi. Asıl kaygı verici olanı da bu.