Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Madem manşetimiz futbol...
       Önce futbol söyleşerek başlayalım.
       Futbol Federasyonu'nun üyelerinden biri telefon etti.
       İlginç bir dilekte bulundu.
       "Ekrana getirdiğiniz siyaset psikoloğu Prof.Vamık Volkan'dan çok etkilendim.
       Hele...
       İsveç'in bir sahil köyünde, yıllar boyu gizlice sürdürülen İsrail - FKÖ görüşmelerinin psikolojik ortamını hazırlamış olması üzerinde, uzun süre düşündüm.
       Türkiye'de Futbol Federasyonu, çok zor bir psikolojik ortamda...
       Özellikle...
       Spor medyasıyla aramızda bir psikolojik duvar örülmüş gibidir.
       Önümüzdeki 2 yıl içinde Türk Milli Takımı'nı, Milli Takımlar Avrupa Şampiyonası'na hazırlayacağız.
       Ama...
       Böyle bir psikolojik ortamda, başarılı olamayız.
       Acaba...
       Prof.Vamık Volkan, kamuoyu ve medyayla aramızdaki bu psikolojik duvarı kaldırmak için bir katkıda bulunabilir mi?
       Katkı bize değil, Türkiye Milli Takımı'na olacaktır."


       Önce belirteyim ki...
       Bu psikolojinin hazırlanmasında federasyon, sorgulamaya kendisinden başlamalı.
       Fakat...
       Öte yandan, hadise, federasyon ya da medya boyutlarını aşıp "Türkiye'nin temsili" gibi bir yüksek göreve uzanıyorsa, herkes üzerine düşeni yapar.
       Prof.Vamık Volkan da...
       Bu yaklaşım, siyaset psikolojisinin işlevine bir örnektir.
       Keşke...
       Siyasi parti liderlerinin de yanlarında sosyal psikologlar, siyaset psikologları olabilse.
       Ciddi araştırmalar yaparak liderlere ve partilere önerilerde bulunsalar...

       Güneydoğu sorununa dikkat!
       Zamanla terör, ekonomi ve sosyal boyutlara bir de psikoloji unsuru eklenmekte.
       Evladını, kardeşini, babasını yitirenler... Ve onların aileleri çoğalmakta.
       Cenazeler artık, siyasi tepkilerin aynası olmakta.
       Ne olurlarsa olsunlar, ölülere saygılı bu toplumda teröristlerin gömülü olduğu mezarların tırnaklarla kazınması olayları başladı.
       Kendi yörelerine teröristlerin mezarını bile kabul etmeme eğilimleri seziliyor.
       Giderek bir psikolojik duvar örülürse...
       Bu çok tehlikeli olur.
       Prof.Vamık Volkan, 1990'lı yıllarda Türkiye hükümeti tarafından davet edilmiş.
       Güneydoğu sorununun çözümü için ondan çalışma yapması istenmiş.
       Tıpkı...
       Daha önce İsrail - FKÖ görüşmelerinin psikolojik ortamına katkıda bulunması...
       Ya da, diğer uluslararası çalışmaları gibi.
       Örneğin...
       Körfez Savaşı'ndan sonra Kuveyt'teki psikolojik travmayı incelemesi...
       Rusya ile Estonya arasındaki görüşmelere katkıda bulunması...
       Gürcistan'daki Abhaz azınlıkları için çalışmaları...
       Boşnaklarla Sırplar arasındaki çatışmaların durması için yaptığı psikoloji çalışmaları... vs...
       Türkiye için yaptığı araştırmalar yarıda kesilmiş.
       "Bu çalışmaları ABD'ye de uçuruyor olabilir" denilerek, herşey ortada bırakılmış.
       Bu değerli bilim adamından hiç değilse şimdi yararlanılmalı.
       PKK'nın, silahlı mücadeleyle en zayıf durumuna geriletildiği şu sıra, hadisenin psikolojik duvarlarının indirilmesi zamanıdır.

       Prof.Vamık Volkan'ın son kitabı "KAN ÇİZGİSİ" adını taşıyor.
       Kısa süre önce ABD'de yayınlandı.
       Kitabın bir bölümünde Abdullah Öcalan'ın çocukluğundan başlayarak psikolojik analizi yapılıyor.
       Bir şiddet örgütü liderinin nasıl oluştuğu, Öcalan'ın kendi anlattığı yaşam ayrıntılarıyla yorumlanıyor.
       Kitap, herhalde, Türkçe'ye çevrilir ve yayınlanır.
       Bu sütunda, kitaptan şimdilik birkaç bölümü yansıtmakla yetinelim.
       "Yöredeki geleneklerin aksine, Öcalanlar'ın evinde sözü daha çok geçen annedir.
       Bu durum, köy kahvesinde de fısıltı konusudur.
       Baba üzgündür.
       Okuldaki çocukların da ailelerinden işittiklerini tekrarlamasıyla Öcalan mutsuzdur.
       Bunaldığı zamanlar köyü bırakır, tek başına dağlara çıkar.
       Bir keresinde başını çevirdiğinde yanında babasını görür.
       O da kendini köyde yalnız hissetmekte ve dağlara çıkmaktadır.
       Oğluna - kuvvetli olmasını, kendisini aşağılamaya kalkışanları dövmesini, herkesin ondan korkmasını - söyler.
       Çocuk Abdullah eve gider, annesinden de azar işitir.
      
- Git, seninle alay edenleri döv, öyle gel. -
       Bu telkinlerle zaman içinde Abdullah Öcalan, köy çocuklarının içinde en kavgacı ve en korkulanı olur.
       Dövmekte... Sonra dağa çıkmaktadır.
       Ondan çekinen çocuklar da Öcalan'la birlikte dağa çıkarlar."
       Prof.Vamık Volkan'
ın kitabında "Abdullah Öcalan'ın şiddet örgütünü oluşturmak, şehirlerde değil kırsalda eyleme girmek, dağlara çıkmak yaşam çizgisinin" böyle oluştuğuna işaret ediliyor.
       Kitapta elbette daha sonraki yıllarla ilgili başka psikolojik gözlemler de var.
       Örneğin...
       Evi terk, eğitim, öğrenci gösterileri, dönemin siyasal akımları, o devrin gözde kitapları, sol çevre...
       2000'li yılların en çok söz edilen bilim dalı Psikoloji olacak.
       Bir kez daha belirteyim...
       İç dünyalarımız, tüpsüz dalınamayacak kadar derin.



Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr