Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       İtalyan Dışişleri Bakanı Lomberto Dini, Rusya'da.
       Kilise avlusunda bulunmuş çocuk gibi kucaklarında kalan Öcalan'dan, İtalya kurtulmak istiyor, Rusya'ya, "size iade edelim" çabasında.
       Bugüne kadar...
       Birbirini tutmayan bir dizi hükümet söyleminden sonra, İtalya'nın tam bir "ne yapacağını bilmez" durumda olduğu açık.
       Bu baş ağrısından kurtulmak istiyor.
       Dün, çok üst düzeyde bir yetkiliden aldığım izlenim şudur:
       "Öyle anlaşılıyor ki, inisiyatif ABD'nin CIA'inde olmak üzere, Türkiye de dahil, ilgili ülkelerin gizli servisleri bir araya gelirler.
       Abdullah Öcalan'ın gönderilebileceği ve Türkiye'ye de ters gelmeyecek en uygun yeri bulurlar.
       Bu özel çalışma, dışarıya yansımaz.
       Sonra da...
       Buna, siyasi ve diplomatik bir dekor hazırlanır.
       Herşey, Noel'den önce bitirilir.
       22 Aralık'ta, Öcalan'ın iadesi için Almanya'nın başvuru tarihi bitiyor."
       Pek de olası görmemekle beraber, - neler olmuyor ki - diye düşünerek yansıttım.

       Demirel, Perşembe günü uçağa binmeden önce, hükümetin kuruluşu için düğmeye basacak.
       Bir ismi görevlendirecek.
       Zaten, önünde iki seçenek vardı.
       Önce araştırdı:
       Seçimleri 2000 yılına ertelemek üzere karar alabilecek, arkasına çoğunluk oluşturacak bir icraat hükümeti kurulabilir miydi?
       DSP ve Anavatan, buna belki de taraftar olabilirdi.
       Ama...
       DYP'den yeşil ışık gelmedi.
       İkinci olasılık...
       Makul ve normal olanıdır.
       Yani...
       Meclis kararı gereği, 18 Eylül'de genel ve yerel seçimleri bir arada yapmak.
       O seçimlere kadar, - partili ya da partisiz - tarafsızlık imajını zedelemeyecek uzlaşmacı, sağduyulu, saygın bir ismi, hükümeti kurmakla görevlendirmek.
       Ona, Türkiye'yi seçimlere taşımanın yanı sıra, etik ve irtica ile mücadele anlamında misyon da vermek.
       DSP dışında, diğer bütün partiler, dolaylı ya da dolaysız söylemlerle, böyle bir formüle destek verebileceklerini açıkladılar.
       Yani...
       Anayasa'da öngörülen böyle hükümetlerde, "partilerin, Millet Meclisi'ndeki temsil oranlarına göre hükümette yer almaları" ilkesinin, uygulanma zorunluğu yok.
       Hiçbir parti, - özellikle FP - geniş tabanlı bir seçim hükümetine güvenoyu vermek için, bakanlıklar almak koşulunu dayatmıyor.

       Bu geniş tabanlı seçim hükümetine başbakanlık için isimler sıralanıyor.
       Örneğin...
       Hikmet Çetin, Kaya Erdem, Sümer Oral, Safa Giray, Necmettin Cevheri.
       Hepsi de, yukarıda sıraladığımız nitelikte isimler.
       Herhangi biri olabilir.
       Eğer, en fazla şansa sahip görünen Çetin olursa, diğer isimlerden biri Meclis Başkanvekili, Hasan Korkmazcan, Meclis Başkanlığı'na seçilir.
       Öte yandan...
       Hükümetin kuruluş yöntemi de, Başbakan ismi kadar önemlidir.
       Başbakan adayı, geniş tabanlı bir hükümet için liderlerle konuşurken, şöyle diyebilir:
       "Bu hükümeti kurarken, sizden hükümette yer alma koşulu olmaksızın destek istiyorum.
       Belki, sizin partinizden bakan alırım, belki almam.
       Çünkü, bu bir koalisyon hükümeti olmayacaktır.
       Etik alandaki uygulamaları ve irticaya karşı mücadeleyi sürdürürken, hiçbir partinin yararına ya da aleyhine durum yaratmaksızın, misyonumuz, Türkiye'yi de seçime götürmektir."
       Böylece...
       Kurulacak hükümet için alerji yaratmayacak bir isimlendirme yapılmış, aynı zamanda, çoğunluk da sağlanmış olunabilir.
       Yeter ki...
       Liderler sözlerinin arkasında dursunlar.
       Aksi halde...
       Gene aynı tarz bir yeni hükümet daha kurulur.
       O da, içinde bulunduğumuz 45 günlük süre içinde güvenoyu alamazsa, Demirel bir seçim hükümeti kurar.
       18 Nisan'da sandıklara gideriz.
       ................
       NOT: Perşembe günü Durum programında, Şemdin Sakık'a sormuştum:
       "Örgütünüz, uyuşturucu hammaddesi üretiyor ve uyuşturucu trafiği yapıyor muydu?"
      
Cevabı, özetle şöyleydi "Bilmiyorum. Ama, İran, Suriye, Lübnan gibi yerlerdeki gruplar, bunu yapıyor olabilir."
      
Bu konudaki bilgileri program gecesi konuğumuz Terörle Mücadele Dairesi Başkanı İhsan Yılmaztürk verecekti.
       Ne yazık ki, bölücü örgüt o gece bir otobüsü bombaladı.
       Olayı, programın sonlarında öğrenen Yılmaztürk, görevine dönmek zorunda kaldı.
       Onun söyleyeceklerini, kısaca ben sıralayayım:
       Ayrıca...
       PKK'nın terör ve hücre evlerinde, 7, 5 ton esrar, uyuşturucu hammaddesi olarak kullanılan 2 milyon koli Hint keneviri, 63 kg. eroin, 33 kg. baz morfin ve 1 adet imalathane ele geçirilmiş.
       PKK ile bağlantılı 155 uyuşturucu madde kaçakçılığı olayında da, ayrıca bu kanıt rakamları var.
       572 kişi yakalanmış.
       Paris Kriminoloji Enstitüsü'nün araştırmasında ve ABD Uyuşturucu ile Mücadele Birimi raporlarında, PKK'nın uyuşturucu madde kaçakçılığı yaptığına dair bilgiler yer alıyor.
       Öte yandan...
       Romanya, Avusturya, Almanya, Belçika, Lüksemburg, Kanada mahkemeleri de PKK'lılar için, uyuşturucu suçu bağlamında, mahkumiyet kararları vermiş.





Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr