Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Kapatılan DTP milletvekillerinin “sine-i millet” kararı tabanda paylaşılmıyor.
Hepsi üzerinde “İstifa etmeyin” baskısı var.
Ahmet Türk’e “kararın yeniden gözden geçirilmesi” olasılığını sordum...
Uzunca bir söyleşimiz oldu.
Ahmet Türk kişisel olarak “Meclis’ten kopmak yanlısı olmadığını” saklamıyor.
“Zaten yasaklı durumum nedeniyle arkadaşlara istifa edin demek etik olmazdı.”
Öyle ya “Madem ben yokum, siz de parlamentoda olmayın” gibi yorumlar yapılabilirdi.
Köylerden, mahallelerden bile yoğun telefonlar geliyormuş.
“Ankara’ya dönün, istifa etmeyin” diyorlarmış.
Kapanan DTP’liler şimdi BDP’li oldular. “19+1” formülüyle Meclis’te grup kurabilirler.
Diğer partilerden de “İstifa etmeyin, Ankara’ya dönün” telkinleri oluyor.
Buna da işaret ettim.
Ahmet Türk ilginç bir ikileme işaret etti:
“Sine-i millet kararı alıyoruz. Gitmeyin, Meclis’e dönün diyorlar. Ama biz Meclis’teyken o parti liderleri önümüzden selam vermeden geçiyorlardı. Bizlerle konuşmuyorlardı. Orada da ötekiydik.”
Gerçekten böyle bir durum vardı.
Konuşulmayan hatta selam bile verilmeyen kapatılan DTP’li milletvekillerine şimdi de “Meclis’e gereklisiniz, istifa etmeyin” deniyor.
Bu çelişkilere takılıp kalmamak ve onları aşarak daha gerçekçi ve yapıcı olmak gerek.
Kapatılan DTP’li milletvekillerine 2 milyon oy verilmiş.
O oylara karşı sorumlulukları var.
Ayrıca...
Meşru ve legal platform terk edilirse siyasetin yerini dağ ve silah alacaktır.
Kan akacaktır...
Barış hedefleyenler, demokrasi isteyenler bu hedeflerin örtüştüğü meşru zeminde kalmalılar.
Ahmet Türk de “ne olursa olsun, sonunda barışın ve demokrasinin galip geleceğini, artık daha fazla kan akmaması gerektiğini” söylüyor.

Haberin Devamı

ATALAY - TÜRK GÖRÜŞMESİ
İçişleri Bakanı Beşir Atalay dün basın toplantısında, “Ahmet Türk’le görüştüklerini” açıkladı.
Bu görüşmenin içeriği ne?
Teklif Atalay’dan gelmiş.
Daha çok bir nezaket diyaloğu çerçevesinde kalmış.
Eski DTP’lilerin “sine-i millet kararının uygulamaya konmaması” için bir şeylerin de yapılması gerekiyor.
Yani...
Ahmet Türk’ün söylemiyle “Sine-i millet kararı zaten blöftü. Bakın geri döndüler” denebilir.
O nedenle böyle bir “karar yenilemesi” için Ankara’da bazı adımların atılması, olumsuz havayı nispeten pozitife dönüştürebilir.
Öyle müthiş şeyler değil ama sadece “laf” da değil...
Ahmet Türk pazar günü İçişleri Bakanı Atalay’a bu çerçevede neler yapılabileceği konusunda işaretler verdi mi?
Ahmet Türk “Pazarlık yapıyor gibi olurdu. Bunları konuşmadık” dedi.

İki sarı
DTP’in kapatılması açılımda “sarı kart” göstermek oldu.
Çoğunluk bu görüşte.
Demokrasi zemininin kayması geride boşluk bıraktı.
2 milyon oy almış Kürt kökenli yurttaşların demokratik hakları için iletişim adresi olabilecek meşru bir kurumdu.
Bunun üzerinden hemen bir “sarı kart” daha gösterildi.
Kapatılan DTP’li milletvekillerinin “sine-i millet” kararından söz ediyorum.
Türkiye’yi daha da gerdi.
Peki...
İstifalar verildiğinde ne olacak?
Başbakan Erdoğan, “Onlar istifa kararı aldılar, bizim kararımız henüz verilmiş değil” dedi.
Bu söylemin tercümesi “İstifalar Meclis’e geldiğinde kabul etmeyebiliriz” diye okunabilir.
Aksi halde “ara seçim, belki de ara seçimle birleştirilecek erken gelen seçim...”
O süreçte açılım çizgisinde somut ve önemli düzenlemeler yapılamaz.
Bir yandan “sokak” ve “dağ...”
Bir yandan seçim kampanyaları...
Ne ekonomi kalır, ne açılım...

Haberin Devamı

40 YIL
Oda komşum sevgili Hasan Cemal’in meslekte 40. yılı için, eşi Ayşe arkadaşlarına bir gece düzenledi.
Sıkı sıkıya “Sırdır, aman belli etme” diye tembihledi.
Ne yazık ki çok istediğim halde katılamadım.
Ama...
Hasan’ın imzaladığı kitabın sayfalarında gezinerek gecede bulunan dostlarla o ortamı paylaşmış gibi hissettim kendimi.
Metin Toker “Adam gibi yapılırsa gazetecilik en güzel meslektir” derdi.
İşte o tanımla örtüşen 40 yıl...
Hasan imzalayıp verdiği kitabına benim için “40 yılın 18 yılını birlikte geçirdik” diye yazmış.
Önce Sabah’ta, sonra Milliyet’te 40 yıl...
Meslek dışında ise aynı mahalleden olmak.
Aynı sahada -Mimar Sinan’da- top koşturmak.
50. yılda birlikte olmak dileğiyle...