Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Nagehan - Sinan’dan piyanoda “duo...”

GAZETECİ, yazar, TV programcısı Nagehan Alçı’nın bilinmeyen bir özelliği... Nagehan 10 yıl piyano çalmış. Ancak 15 yıldır piyanoya elini sürmüyormuş.
Sinan Akçıl “Çalacaksınız. İnanamayacaksınız yaptıracağım. Sadece beyaz tuşları takip ederek içinizden geleni çalacaksınız. Ben öyle bir eşlik edeceğim ki hissettirmeden bir orkestra olacağız” diyor.
Ve piyanonun başına geçiyorlar...
Gerçekten uyum içinde çalıyorlar...
Sinan, “Nagehan’ın tuşlara bilinçli dokunduğunu” söylüyor. Nagehan da “Cesaretimi yeniden kazanmamı sağladın” diyor.
Şarkıda “düet” deniyor.
Piyanoda ise Nagehan ve Sinan’ın yaptığına “duo” demenin daha doğru olduğu söylenir.

Haftada 7 program 3 yazı
BOĞAZİÇİ Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunu Nagehan Alçı haftada 7 program yapıyor, 3 gün yazı yazıyor... Gazeteciliğe babasının telkinleriyle başlamış. Kardeşiyle hikâyeler yazarak gazeteciliğe uzanmış yol haritası.
Nagehan gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı’yla evli.

Biri Bana Gelsin’in şifresi
SİNAN Akçıl besteci ve söz yazarı kimliğine “yorumcu” kimliğini de ekledi...
Pop müzik gezegeninde şimşek gibi çaktı. Sinan hissederek yazdıklarını, hissederek okuyor...
Biri Bana Gelsin’i piyanosu eşliğinde seslendiriyor.
Aralara sözler katıyor... Şarkıyı güncelliyor sanki...
Her şarkısının hikâyesi var.
Sinan ŞEFFAF ODA’da şarkılarını sanki klip çekiminde ya da konserindeymiş gibi söylüyor... Sahnesi müthiş. Enerjisi yüksek.

Sünnette caz konseri
SİNAN’ın müzik ruhu genlerinde...
Babası Profesör Saim Akçıl keman virtüözü...
“İlk kez açıklıyorum. Babam talihsiz bir olaydan sonra parmağındaki bir siniri kaybetti. Keman çalarken ikinci ve dördüncü parmağı düşmeye başladı. Bir sür bunalım dönemi geçirdi. Sonra Borusan Filarmoni Orkestrası’nı kurdu ve şimdi Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın daimi şefi.”
Sinan’ın annesi de 25 yıldır TRT’de klasik müzik programı yapıyormuş.
Sinan sanatın içine doğmuş.
“Herkesin sünnetinde davul zurna olur. Benim sünnetimde annem caz konseri düzenledi” diye anlatıyor. Çocukluğunda hiperaktif olduğu için tedavi görmüş.
.......................
Nagehan Alçı ve Sinan Akçıl’la keyifli söyleşi Şeffaf Oda’da...

Haberin Devamı

Nagehan - Sinan’dan piyanoda “duo...”

Haberin Devamı

Zeynep de Neco’nun izinde
KENDİ halinde bir kıyı kasabası olan Bodrum’a sürgün gönderilen Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) ve onun arkadaşı yazar Sabahattin Eyüboğlu “Mavi Yolculuk” söyleminin altındaki imzalardır.
İlk mavi yolculuklarına balıkçı ve sünger avcılarının teknelerinde çıkarlardı.
Mavi yolculuk “Blue Voyage” ve “Voyage Bleu” adlarıyla İsviçre’nin 166 yıllık “Ulysse Nardin” saatlerine marka oldu. Limitli sayıda üretilen bu yeni koleksiyon için haftanın başında tanıtım yemeği düzenledi. Bebek’te Poseidon’nun terasında konuklara gösterildi.
Mavi yolculuklar duayeni Samim Baki anılarını anlattı. Bir de güzel şarkı ile noktayı koydu. Kocaman yüreği gözlerine ve sesine yansıyan dosttur o. Ve... Bir sürpriz.
Neco’nun diğer kızı Zeynep Özyılmazer de “Mavi Konser” verdi. Pop caz söyledi.
Su gibi duru bir ses. Güzel yorum.
“Mavi kanlı” duruş. Zeynep fotoğraf sanatçısıdır. Kardeşi Ayşe Özyılmazer gibi o da notalara yelken açtı.

Haberin Devamı


Nagehan - Sinan’dan piyanoda “duo...”


İTÜ UFUK GÜLDEMİR YABAN HAYATI MÜZESİ
SEVGİLİ Ufuk Güldemir, onun adını taşıyan YABAN HAYATI MÜZESİ ile gelecek nesillerde de yaşayacak. Ufuk, yaşamının son yıllarında Avrupa ve Amerika’da çok sayıda üniversite, enstitü ve müzelerle iletişim kurmuştu.
Türkiye’de bir “yaban hayatı müzesi” kurulması için tutkuluydu. Kurucusu ve sahibi olduğu, o menhus hastalıktan sonra Turgay Ciner’e sattığı HABERTÜRK TV’nin yanı sıra “YABAN TV” adlı -yayınını Melih Meriç’in ellerinde güçlenerek sürdüren- kanalı kurmuştu. Ufuk, gençliğine kadar uzanan yıllar boyu tecrübeler damıtmış usta avcıydı.
Afrika’da, Sibirya’da, Alaska’da, Kuzey Kutbu’nda avlanmıştı. Türkiye dağlarını avucunun içi gibi bilirdi.
Evinde zengin bir “doldurulmuş” av hayvanları koleksiyonu vardı.
“Bu koleksiyonu, kurulacak bir yaban hayatı müzesine bağışlamak istediğini” söylerdi.
Dostum, kardeşim Ufuk’un o hayali gerçekleşiyor.
Vefatının ardından ailesi ve yakınları “UFUK GÜLDEMİR GAZETECİLİK, EĞİTİM, KÜLTÜR VE DOĞA VAKFI”nı kurdular.
Ufuk’un kardeşi Şafak Okaygüm vakfın başkanı.
Kurulacak müzeye kendisinin de özel koleksiyonunu bağışlayacak olan Ufuk’un av arkadaşı, can dostu Prof. Dr. Antonio Trupia’nın da katkısıyla vakıf yönetimi İTÜ ile anlaştı.
İTÜ kampüsünde müze için doğanın zarar görmeyeceği ve doğal ortama uyumlu olacak bir yer belirlendi. Müze inşaatı Temmuz 2012’de tamamlanacak. Sadece inşaat için bağışların toplamı 3 milyon 324 bin TL. İnşaatın tamamlanması sonrasında müzeleştirme çalışması 2013 yılı içinde bitecek ve açılışı yapılacak. Müzenin anayasası da var. Yaban yaşamının anlatılması ve korunması... Çocukları ve gençleri yaban hayatı ile tanıştırmak, yaban hayatını sevdirmek.
Ekosistemdeki her bir varlığın, zincirin halkaları gibi birbirine bağlı olduğunu ve birinin bile eksilmesinin tüm zinciri olumsuz etkilediğini, uzun vade için insan yaşamına, küresel ekosisteme topyekzn tehdit oluşturacağına dikkat çekmek.
Ufuk’un güzel gülümseyişini görür gibiyiz.