OPUS Latince bir kelime. “Eser” anlamına geliyor. İlk kez “klasik dönemde”
kullanılmaya başlanmış. Büyük müzisyenler bazı eserlerine sıra numarası verirlerdi;
“Opus 1... Opus 2... Opus 3...”
“Opus Dei” kelimeleri “Tanrı’nın işi” anlamında kullanılır. “Ancak Tanrı’nın yaratabileceği bir mükemmellik” mesajını verir. İlahi bir mükemmellik algısını yaratmayı hedefler. “Opus Magnum” ise “büyük eser/iş” anlamındadır.
BİR TATLI HUZUR
BODRUM’da çok güzel köşeler, lezzet mekânları var. Gerçekten zamanın su gibi aktığını hissettirirler. Fakat...
Bunların arasında biri; “Kocadon” benim için farklıdır. O bir Bodrum klası... Bir “Opus...”
Elbette “Opus Magnum” ya da “Opus Dei” gibi abartmalara girmiyorum.
Ama... “Opus” kelimesiyle 1980’li yıllardan beri her yaz en az 1 kez gittiğim bu mekân gerçekten örtüşüyor.
Bodrum’un Marina’ya uzanan kordonunda bir başka klasik olan “Küba”yı geçin, 100 metre kadar sonra merhum Ahmet Ertegün’ün yan yana iki eski taş köşkü birleştirerek yaptığı konutuna ulaşırsınız.
Onun hemen yanından içeri girin.
Cilalı gibi pırıl pırıl çakıl taşlarıyla örülmüş bembeyaz bir zemin.
Gölge veren kocaman dut ağaçları.
Kar beyazı kolalı örtüler serilmiş masalar.
En eski Bodrum haritalarında var olan, sahildeki sayıları sadece 3 olan tarihi taş binalardan biri. Ortada binanın yaşı kadar eski taş duvarlarla çevrilmiş yuvarlak bir kuyu.
Çiçekler... Kulağa hoş gelen, huzur veren müzik. Bodrum’da yiyebileceğiniz en büyük özenle hazırlanmış balıklar ve mezeler.
Son zamanlarda “moleküler yemek” lezzetleri de sunulmaya başlandı.
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ
BURASI kimleri ağırlamadı ki...
Bitişiğindeki Ertegün konutunun arkasında bakımlı, limonata esintili bahçede davetler verilirdi. Bahçenin diğer yakasında yer alan 4 villada Ertegünlerin dünya şöhretlerinden sürekli misafirleri kalırdı.
Hollywood sanatçıları, yönetmenleri, küresel şöhret olan müzik insanları, İngiliz asilleri, moda dünyasının devleri...
Bahçede kokteylden sonra eğer dışarıdan da konukların çağırılı oldukları bir davetse yandaki Kocadon’a geçilir, yemekler orada yenirdi.
Hatırladığım, son davette baş konuk ünlü modacı Valentino’ydu.
Tabii sadece Ertegün’ün konukları değil Bodrum’a gelen birçok dünya ünlüsü bir gecesini Kocadon’a ayırır.
İtalya, Fransa kültür bakanlarını orada aileleriyle yemek yerken görmüştüm.
Türkiye’deki büyükelçilerin de lezzet adresidir.
İPEK MİNTAN, İPEK ŞALVAR
KOCADON adı ailenin büyük dedesinden geliyor. Şimdi restoran olan tarihi binada o zamanlar ipeklik koza üretimi yapılırmış.
Büyük dede dönemin giysi standartlarına göre çok farklı olan ipek mintan, ipek kuşak ve bol ipek şalvar giyermiş.
Yörede şalvara “don” denildiği için dedenin o fazlasıyla ipek kumaş harcanarak dikilmiş şalvarından galat aileye “kocadonlar” denilmiş. (Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon da bu ailenden)
Mekânın sahibi 3 kuşakla birlikte fotoğraf çektirdik. Dede Ömer Aras sular seller gibi İtalyanca konuşuyor. Yıllarca İtalya’nın Bodrum Fahri Konsolosluğu’nu yaptı.
Mekânı 1980’li yıllardan bu yana oğlu Ahmet Engin Aras, Hollandalı eşi Francesca (Ciska) ile birlikte işletiyor. Yakında nöbeti torun Akal alacak. Mekânın saydığım bütün güzelliklerine
ve temizliklerine bu ailenin güler yüz güzelliklerini ve kalp temizliklerini de ekleyin.