ROMA TATİLİ
SİNEMA klasiklerinden birinin adıdır “Roma Tatili...”
Simgesi “Vespa motosiklet üzerinde gazeteci ve sevgilisinin (Gregory Peck, Audrey Hepburn) şu fotoğrafıdır.”
Kaldığımız “çok gün görmüş” Romanico Palace Hotel’in çatı katı bir belgesel platformu gibi.
Otelde kalmış pek çok dünya ünlüsünün fotoğraflarının yanı sıra “Roma Tatili”nden film görüntüleri ve tam önünde filmde kullanılan motosikletin dönem kopyası.
Belgesel gibi fotoğrafların önünde ve o dönem Vespa’sının üstünde dayanamayıp bir de fotoğraf çektirdim.
Kırmızı halıda yürüdüm
ROMA tatilim sadece iki gün bir gecelikti.
Roma Film Festivali’ne davetliydim.
Açılış filmi “Soap Opera”yı izledik.
Hoş bir komedi.
Bizi de “kırmızı halıda” yürüttüler.
Muazzam bir iç içe salonlar kompleksi.
Kaç bin kişiydik tahmin etmek zor.
Ardından “şarap, makarna” partisi için Zaha Hadid’in projesi olan görkemli müzeye geçildi.
Fakat asıl keyif yukarıdaki yazıda belirttiğim gibi otelimizin ışıl ışıl Roma’ya bakan terasında geçen saatlerdi.
PAPARAZZİLER KRALI
VIA Vittoria Veneto’daki Harry’s Bar’ın önü...
Dışarıdaki masalardan birindeyim.
Yaz günlerini hatırlatan güneş, “şemsiye formatındaki çam ağacından” süzülerek tatlı tatlı ısıtıyor.
50-60 yaşları arasında bir şık adam geldi.
Lacivert ceket, siyah beyaz küçük kareli pantolon, içinde tiril tiril beyaz gömlek.
Burnundan kıl aldırmayan Harry’s Bar mensupları hemen koşuştular.
Adama bir iltifat ki sormayın.
“Herhalde Roma’nın milyarder ünlülerinden biri öğle yemeğine gelmiş olmalı” diye düşündüm.
Oysa... Birkaç dakika sonra tanıştık.
Meğer İtalya’nın en önemli fotoğraflarına imza atmış olan ve “Paparazziler Kralı “ diye anılan “Rino Barillari” imiş.
Bizi davet eden Roma Film Festivali’nin de sponsoru Mazda...
Dünyaca ünlü ve saygın bir otomobil üreticisi.
İşte Paparazziler Kralı ile böyle tanıştık.
Aynı masada oturup lafladık.
O “monşer” görüntünün altında müthiş bir “fotoğraf şahini” yaşıyor.
Pantolon kemerinde, iç cebinde en az 3-4 kamera.
Kaldırımdaki masalardan birine uzun boylu, sarışın, hayli botoks ve estetik cerrahi onarımından geçmiş hatun oturdu.
Meğer eskiden hayatını çok paralı erkeklerle paylaşan bir hanımken, milletvekili seçilip parlamentoya bile girmiş.
Bizim Rino Barillari derhal kemerindeki kabından küçük fotoğraf makinesini çıkardı, objektifiyle saldırıya geçti.
Parmağı deklanşörde nasl da hızlıydı.
İstediği zaman başbakanlar bile fotoğrafı için ona hayır demezmiş.
Tek ayağı aksıyor. Bir terör saldırısını fotoğraflarken bacağına kurşunlar yağmış.
Harry’s Bar’ın alt katında onun fotoğraflarından oluşan bir de sergiyi gezdik. Harry’s Bar’da yediklerimize gelince her biri “tarifini” bir sinema ünlüsünün yazdığı yemeklerdi. Sophia Loren’in tarifiyle başladık, sonrası Marcello Mastroianni... Ve diğer sinema ünlüleri.
“Beyaz Karanfil” ve “Aşk Sanmışız”
ATV’nin yeni ve iddialı dizisi Beyaz Karanfil’in oyuncuları Hakan Boyav ile Günay Musayeva ve “Aşk Sanmışız” single’ı ile Tuğba Yurt Şeffaf Oda konuklarım.
Programa Tuğba Yurt’un 27 milyon tıklanan Sezen Aksu imzalı şarkısıyla başlıyoruz.
“Sakin Ol.”
Sezen Aksu potporisiyle devam ediyoruz.
Tuğba’nın sesi limonçello lezzetinde...
Ortaokulda konservatuvara başlamış.
Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası’nda 6 yıl viyola çalmış.
.....................
“Beyaz Karanfil” uyuşturucu ve uyuşturucu ile mücadelenin hikâyesini anlatıyor.
Diziye Kurtlar Vadisi’nden 4 isim transfer...
Kurtlar Vadisi’nin Kara’sı Hakan Boyav başkomiseri canlandırıyor.
Hakan, karikatür çiziyor. “Ödül avcılığımız vardı” diyor.
.....................
Azeri güzel Günay Musayeva, dizide uyuşturucu baronunun sevgilisi Derya karakterini canlandırıyor.
Günay Best Model Azerbaycan ve
Best Model of The World 2010 birincisi. Radyo-TV mezunu. Aynı zamanda
mastırlı. Sunuculuk da yapmış.
Günay “Kod Adı K.O.Z” adlı sinema filminin başrolünde... Anlatıyor:
“Politik bir film. Filmde bir ajanı oynuyorum.”
Sesi güzel. Şarkı sürprizi de var.
GECCE MEKAN OSCARLARI
BAŞTA İstanbul, Türkiye’nin “yeme, içme, konaklama, müzik” hatta tümüyle turizm sektörünün nabzını “GECCE” tutar.
Bu sektörün derecelendirmesini Kenan Erçetingöz’ün “GECCE” internet sitesi, televizyon programı ve basılı yayınları yapar. Tıpkı bankaları ve ülke ekonomilerini derecelendiren kurumlar gibi “GECCE” de not verir.
Ayrıca her yıl seçilmiş kurumlara şiltlerini dağıtır.
Marifet iltifata tabi
GECCE’nin bu yıl ki “Mekân Ödülleri” geride kalan haftanın başında İstanbul Bomonti Hilton’da sahiplerine sunuldu.
Güzel bir geceydi.
Sektör gazeteciliğinin duayeni Kenan Erçetingöz “büyük ödülü” vermemiz için Ertuğrul Özkök ve beni sahneye davet etti.
Ertuğrul gene zarifti “İkimiz adına Güneri Cıvaoğlu konuşsun” deyince mikrofonu aldım.
Bu sektörün ilk harcını koyan ve yabancı konuklara da açılan
“Park Şamdan” klasiğiyle dostumuz merhum Ahmet Çapa ve ortağı Metin Fadıllıoğlu’nu andım.
Sonra...
29, Sunset, Masa, Lucca ve nice lezzet mekânı...
İstanbul artık “by night” boyutuyla da anılıyor.
Sektörün söylemiyle “tabakların yarısı” artık yabancı müşteri.
Geometrik diziyle katlanan sektörde
“GECCE” değerlendirme kuruluşu olarak önemli bir boşluğu doldurmakta.
Yolu açık olsun...
