Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Gazetecinin basit, ama gerçekçi kara mizah tanımı şöyledir: "Bindiği taksinin şoförüne siyaset soran adam."
"Gazeteci tarihin tanığıdır" ya da "tarihin müsveddesini yazan adamdır" gibi iddialar bir yana GS maçı için gittiğim Barselona’da taksi şoförleriyle nabız tuttum. Onlara sordum: "Türkiye’deki seçimin sonuçlarını ve AB’ye Türkiye’nin üyelik olasılığını nasıl görüyorlardı?"
İşte cevabı:
"Separatistler (ayrılıkçılar) kazandı. İşiniz zor. Siz üye olsanız ayrılıkçılar direnecek, bölüneceksiniz. AB, neden sizin iç kavganızı içine alsın?"
Nereden çıkmıştı bu ayrılıkçıların(!) seçim kazanması?
Türkiye’de ayrılıkçı parti olmadığını, bir kısım ayrılıkçı başları hafiften okşar gibi yapan partinin bile barajın çok altında kaldığını, değil seçim kazanmak, parlamentoya tek temsilci bile sokamadığını, "Atatürk’ün çizdiği Misak - ı Milli bölünmez toprak bütünlüğü ilkesini" bile anlattık.

Sonra söz İslam’a kaydı.
"Türkiye’de aslında kökten İslamcılar seçimi kazandı. Size şeriat hukuku gelecek. AB hukuk sistemi ile uyuşamazsınız. AB ülkeleri, İslam kültürünü içine alamaz. İki kültür çok farklı. Yazılarınız bile farklı."
Bir gün AKP’yi savunmak durumunda kalacağımı hiç aklıma getirmezdim ama o da oldu. Anlattık:
"Türkiye’de yazı Latin alfabesidir. Hangi parti iktidara gelirse gelsin Anayasa’nın değiştirilemez hükümlerine dokunamaz. Bu temel hükümlerden biri de Türkiye Cumhuriyeti’nin laik devlet olduğu ve laik devlet hukukunun değişmezliğidir. O nedenle şeriat hukukunun uygulanacağı kuşkuları kesinlikle dayanaktan yoksundur.
Ayrıca... AKP’nin referansı İslam değildir. Kendi açıklaması da - muhafazakâr demokrat parti - olduklarıdır.
Bu bağlamda laik Türkiye ile laik Avrupa arasında din kültürü uyumsuzluğu olmaması gerekir."

Bir soru daha:
"Ne olursa olsun Avrupa birbiriyle kaynaşmış, Hıristiyan topluluğudur. İslam yama gibi kalır. Kilise ile cami aynı mı?"
Ve cevabımız:
"Hıristiyanlık tam ve bütünleşmiş bir doku mu?
Eğer öyleyse Katoliklerle Protestanlar aynı mı?"
Cevap...
"Hayır ama hepsinin kökü Katolik..."
Bizden cevap:
"Neden İrlanda iç savaşı Katolikler ve Protestanlar arasında sürüyor? Neden Katolik ve Protestan kiliseleri ayrı?
Eğer ibadet yerlerinin ayrılığı AB için sorunsa, cami ve kilise ayrılığı gibi, Katolik ve Protestan kiliseleri de ayrı ayrı."

Sonunda bakla ağızlarından çıkıyordu:
"Ama kökten İslamcılık kan döküyor. İslami terör örgütlerini besliyor. Hıristiyanlar hedef alınıyor. Oysa Hıristiyanlıkta din için kan dökmek günahtır."
Cevap veriyorum:
"Haçlı Seferi’ni yapanlar ve emri veren Papa günahkâr mıydılar? Bir gecede 100 bin dolaylarında Protestanın, Katolikler tarafından tavuk gibi boğazlarından kesildiği Saint - Barthelemy katliamına ne dersiniz?
Bu kentin ( Barselona’nın ) Yahudi mahallesindeki evler neden boş? Sağ kalarak Osmanlı topraklarına ulaşan İspanyol kökenli Yahudilerin, Türkiye’de 500’ü aşkın yıldır özgür ve mutlu olduklarını biliyor musunuz?"
"İkinci Dünya Savaşı’nda 6 milyon Yahudiyi öldürenler, Avrupa’ya İslam ülkelerinden - cellat olarak - ithal mi edilmişlerdi?
Ayrıca İslam terör örgütlerini besleyen, para, teknoloji, Avrupa’da ikamet veren de AB üyeleri değil mi?"

Yeni gençlerin deyimiyle taksi geyiği böyle.
Önemi...
"Aşağıdakilerin" düşüncelerini yansıtıyor.
Sokaktaki ortalama Avrupalı "AB’ye Türkiye’nin tam üyeliği" denince frene basıyor.
Türkiye’nin 12 Aralık öncesi... Yahut yeni takvimle Mayıs 2003’te ortaklık genişleme süreci sonuna kadar, sokağa inmesi ve müthiş bir tanıtım kampanyası ile sokaktaki adamı da kazanması gerekir.