Son bağımlılık

BİR süredir ekran karşısında daha fazla kalıyorum.
“Ergenekon” çoğumuzda “bağımlılık” yaptı.
Çarşamba günü ve gecesi TV ekranı karşısına demir atmış durumdaydım.
Bir yandan da gözlemlerimi not aldım.
Önce artık herkes tanıdığı için tanımını, sıfatını yazmaya gerek olmayan Tuncay Güney’in yıllar önce polise verdiği ifadenin canlı yayınından notlar...

Yayını saatlerce süren Tuncay Güney’in polisteki sorgulaması ve ifadesi bana yabancı gelmedi. Gazetedeki Yazı İşleri’nden arkadaşlarla konuştum; “Ergenekon iddianamesinde satır satır, kelimesi kelimesine var” dediler.
Ayrıca...
Bunlar kitap halinde de yayımlanmış. (*)
Yani...
Tuncay Güney’in polis ifadeleri içeriğinde yeni bir şey yok.

Görüntüye TV şehveti
DAHA önce virgülüne kadar bilinen bir ifade bile “görüntülü” olunca TV gazeteciliği için önemlidir.
İzleyici için de öyle...
Şurası bir gerçek ki... Kimse kolay kolay 2455 sayfalık Ergenekon iddianamesini okuyamaz, okumaz.
Fakat...
Televizyonda görüntüyle birlikte bir “gerilim filmi” gibi izler. Önceki gün bu kadar yıl sonra Güney’in polisteki görüntülü ifadesi 32 kısım tekmili birden medyaya servis ediliverdi. Ekranlara ipotek kondu.
“TV’lerin bu denli uzatmadan, çarpıcı yerleri vererek gene de uzunca bir süre yayımlaması bana göre daha doğru olurdu” diye düşünmekle beraber, arkadaşlarımızın ellerindeki bu “malı “ olabildiğince satmak istemelerini anlıyorum.
Ama... Yazılı medyaya yeni bir şeymiş gibi yansımasını anlamak zor.

SOĞUKTAN GELEN SES
TRT 2’de Büyüteç adlı program... İbrahim Gürkan Sarı yönetiminde tartışanlar eski Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, o komisyonun üyesi Fikri Sağlar ve gazeteci Şamil Tayyar.
“Canlı yayın”a Kanada’dan Tuncay Güney de katıldı. Telefonla değil, görüntülü olarak. Notlarıma devam edeyim...

Hiç kuşku yok ki, ilgi çekici söylemler ve heyecan verecek iddialarla gündemde kalmayı biliyor.
“Bu sözlerinin, iddialarının kanıtı olup olmadığını” soran ve “Kanıt gösteremiyorsanız size nasıl inanalım ki” diyen Sarı, istediği yanıtı alamadı.
Ergenekon’un gündeme gelmesinden bu yana, zaten karışık olan kafalar biraz daha karıştı.
Ama öyle şeyler söylüyordu ki, “Hadi canım sen de!” denilse bile gene ekran karşısında kalınıyordu.
TRT 2 ve Büyüteç’i yöneten Sarı için bir eksiye işaret etmeliyim.
Programda olmayan kişiler ve kurumlar için küçültücü iddialarda bulunurken Güney’e “kanıt” sormakla yetinmemek onu uyarmak da gerekirdi.
Örneğin...
Bizim yayın grubumuz için olanları geçiyorum.
Kendi sorunumuz haline getiriyorum izlenimi vermek istemem.
Ayrıca -doğrusu- üzerinde durulmaya değer de görmüyorum.
Fakat...
CHP ve Baykal için iddiaları suskunlukla geçiştirilemez. Güney, “Aslında CHP’nin başına Mahir Kaynak getirilecekti. O deşifre olunca Deniz Baykal getirildi” gibi aslında trajikomik olan ama bu yayını izleyen politikadan uzak milyonların kafasında soru işareti çizmiştir.
Sarı tepki vermese de, Fikri Sağlar’ın müdahalede bulunması gerekirdi.
Bu konular geçmişte yaşanan siyaset rekabetinin çok ötesinde önemdedir.
Atatürk’ün partisi şaibe altında bırakılmak istenmiştir.
Belki programın yöneticisi Sarı’nın basireti bağlanmış olabilir ama gerek Sarı, gerek TRT’nin CHP’ye ve Baykal’a bir özür borcu yok mu?
Herkes her aklına geleni hele TRT gibi bir devlet kurumunun ekranlarında söyleyebilir mi?
Kişilik haklarına özen ve korumada köklü TRT örnek olmalıdır.

...........................
* RABAY-Kurye Tuncay Güney Ergenekon’u Anlatıyor.
Yazar: Şaban Arslan, Truva Yayınları.
....................
TUNCAY GÜNEY ANLATIYOR - Ergenekon’un İlk Tanığı.
Yazar: Bedir Acar, Timaş Yayınları.