Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İçinde bulun duğumuz coğrafya “spazm” geçirmekte.
Her ülkesi, her etnisitesi, her mezhebiyle gerilmekte.
Örneğin...
Ortadoğu’nun ve İslam coğrafyasının “en istikrarlı” ülkesi gibi algılanan Suudi Arabistan bile “değişim” işaretleri vermeye başladı.
“Kadınlara otomobil kullanma hakkı” gibi aslında uygar toplumlar için en doğal olan bir “özgürlüğe (!!)” kapı aralamak bir simgedir.
“Spazma” karşı Suudi ailesinin ilk adımı...
Veliaht Prens Selman “Dünya gerçeklerinin dikkate alınması gerektiğini” söyledi.
Bu sürece bir de isim konuldu; “ılımlı İslam...”
Aslında hiç de yeni bir tanımlama değil.
Daha önce AK Parti’nin ilk yılları boyunca “ılımlı İslam ve demokrasi örtüşmesi” başlığıyla da dile getiriliyordu.
Bunların altında yatan asıl gerçek ise -Ortadoğu uzmanlarına göre- “Suudi hanedanında Arap Baharı’nın kendi ülkelerine doğru gelmekte olduğu kuşkusu...”
Eğer öyleyse...
“Kadınlara direksiyona geçme hakkı” gibi makyajlarla örtülemeyecek bir görüntü dipten ve derinden hareketlenmekte.
Ilımlı İslam -hele Vahabi gibi çok katı İslam yorumları için- pek de geleceği ve pratiği olan adım değil.
Ama belirttiğim gibi, “simgesel” önemi var.
Suudi Arabistan’da bile “her şeyin eskisi gibi olamayacağını” gösteriyor.
Zaten bölgedeki kırılmanın en umulmayan coğrafyada dahi başladığına işaret etmek istedim.
.......................
Suriye’nin hali malum...
Bölüneceği kesin de...
İçinden kaç devlet çıkacağı “açık artırmada!!!”
“Suriye konusunda” İran ve Rusya’yla yakınlaşması sonrası -dolaylı da olsa- Türkiye’nin Esad ile ilişkileri artık bir yeni “kesişme koordinatını” gerektiriyor gibi...
Esad’ın PKK/PYD’den gelen “federasyon önerisini reddetmesi” bu olasılığa ışık yakmakta.
Ama...
PKK/PYD’nin “özerklik statüsü” gene de hâlâ masada ve bu da “federasyon” formülünden daha az tehlikeli değil.
........................
Kuzey Irak’ta beklenen oldu.
“Bağımsızlık referandumunun” bir balon gibi patlamasından sonra Barzani görevini bıraktı.
Daha önceki yazılarımda da işaret etmiştim ki “Barzani’nin devre dışı kalmasıyla içinden kötülükler fışkıracak Pandora kutusu açılmış olur.”
Kuzey Irak’ta bir kaos ve ardından boşluğu doldurmak üzere PKK/PYD’nin sahne alması ihtimali büyüyor.
Amerika’nın “bağımsızlık referandumu” yolunda Barzani’yi yalnız bırakması iyi düşünülmeli.
Yoksa “PKK’nın arkasında durarak Kuzey Irak’ta da ona başat aktör rolü yazıldığının” mı sinyali?
ABD daha önce de baba Barzani’yi satmıştı.
Bu kez oğlunu...
Fakat PKK/PYD ile bağları derinleşiyor.
Türkiye için önemli olan da “Kuzey Irak’ta PKK başat rolü ve Kuzey Suriye’de PKK/PYD koridoru” gibi bir olasılığın giderek ağırlık kazanmasıdır.
O nedenledir ki bu satırların yazarı dâhil konuya sağduyuyla yaklaşanlar “Referandum macerası noktalanmalı ama tırnakları kesilmiş, gücünden çok şey yitirmiş bir Barzani gene başta kalmalı” görüşünü öne sürdü.
Türkiye, Barzani’yle ilişkilerini koparmamalı.
Hatta “referandum öncesinin statüsünde kalmak” koşuluyla, -sınırlı- destek vermeli.
Kaldı ki...
Türkiye’nin Kuzey Irak’ta ciddi ekonomik çıkarları da var.