Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Türkiye kamuoyu “yüreğiyle beyni” arasında sıkışmış durumda.
IŞİD önünden kaçan Suriyeliler bir yandan, Irak’tan sınırlarımıza akan Ezidiler öte yandan...
İnsanlık dramı.
Çocuk, kadın, genç, yaşlı binlercesi IŞİD’den kaçıyor.
Canlarını, ırzlarını kurtarmak çırpınışı bu.
Onları sınırda durdurmak, geriye göndermek, “ölüm fermanlarını imzalamak” demek.
Bu biçare insanları katran karası kaderle baş başa bırakmak yüzyıllar boyu sürecek utançtır.
“İnsanlık suçudur.”
UCM (Uluslararası Ceza Mahkemesi) değilse bile tarih mahkum eder.
Vicdanlardaki leke temizlenmez.
.......................
Buna karşılık “beyin” de irdelemeler yapıyor.
Suriye karıştığından bu yana sınırlarımızdan içeri -resmi olmayan rakamlarla- giren “sığınmacı” sayısı 2 milyona dayandı.
İsveç ya da Yunanistan nüfusunun 4’te 1’idir bu 2 milyon insan.
İskoçya’nın neredeyse yarı nüfusu.
Türkiye ekonomisi, sosyal yapısı, güvenlik sistemi 2 milyon insanı hazmedemiyor.
Devleti yönetenler, göç dalgaları sınırlarımıza vurmaya başladığı ilk aylarda kırmızı çizgiyi çekmişti; “en fazla 100 bin...”
Bunlar da sınır boyunca kurulacak kamplarda tutulacaklardı.
Suriye’de siyasi düzen yeniden sağlandığında hepsi geri gönderilecekti.
Sözler “buğulu cama parmakla yazılmışçasına” uçtu, silindi, kayboldu.
Kamplarda barınanlar önce yakın şehirlere çıkıp çalışmaya başladılar.
Ardından...
Sığınmacılar tsunamiler gibi kabararak dalga dalga vurunca sınır kapıları eleğe döndü.
Bütün Türkiye’ye dağıldılar.
Kendilerine ait mahalleler hatta semtler oluşturdular.
Polisiye olaylar çığ gibi büyüdü.
Parklar, caddeler Bangladeş’i andıran “dilenci selleriyle” kaplandı.
Bu kadar da değil.
Onlar arasında her tür örgütten militanlar da topraklarımıza yuvalandı.
“Örgüt hücreleri” oluştu.
Bunlara -hareket emri verildiğinde- eylem koyacak “uykudaki hücreler” adı veriliyor.
Türkiye’nin IŞİD’e karşı aktif tavır almayışının nedenleri arasında “IŞİD’de rehin tutulan 49 diplomat çocuk ve sivilin yanı sıra” bu “uykudaki hücrelerin” olası büyük terör eylemleri kaygısı da var.
.......................
Türkiye daha kendi içindeki PKK sorununu “çözüm süreciyle” aşamamışken bir de böylesine bir tehdidin soluğuyla yüz yüze.
.......................
Allah encamımızı hayreylesin.

Haberin Devamı

İSKOÇLAR ‘HAYIR’ DEDİ

Haberin Devamı

İSKOÇYA halkı dün sandıklardan “HAYIR” cevabını çıkardı.
Çoğunluk 300 yıllık Birleşik Krallık mensubiyetinden koparak ayrı ve bağımsız devlet kurulmasını istemediğini ortaya koydu.
Silah, zorlama, tehdit, mahalle baskısı olmadan, kan akmadan “uygarca demokratik” bir yöntem olan “referandum” sorununu çözdü.
Hem de “bağımsızlık” isteyenlerin kalesi gibi algılanan başkent Edinburgh’da ve milliyetçilerin kalesi olarak bilinen Perth and Kinross bölgesinde bile yüzde 60 dolaylarında “HAYIR” oyları patlama yaptı.
........................
Türkiye’nin Güneydoğu’sunda -Anayasa’ya aykırı ama “hani mesela” diyerek- bir referandum yapılsa...
Halka “Türkiye’den koparak bağımsız devlet olmak ister misiniz” diye sorulsa, alınacak sonuç tıpkı İskoçya’daki gibi olur.
Tabii oylama ortamı da İskoçya’daki gibi olursa...
Kansız, silahsız, örgüt baskısı ve tehdidi olmaksızın...
Çünkü...
Bütün kamuoyu yoklamaları bölgede oyların çoğunluğunun iktidar partisine verildiğini gösteriyor.
Kaldı ki...
Türkiye’deki Kürtlerin çoğunluğu Güneydoğu’nun dışındaki yerleşme merkezlerinde.
Onlarında katılacağı bir oylama ile “HAYIR” daha da yüksek olur.
.......................
Son İskoçya örneği de gösteriyor ki çözüm silah, baskı, polisiye uygulamalar değil.
Demokrasi ekseninde açılımlar yayıldıkça, derinleştikçe “birlikte yaşama iradesi” güçlenecektir.