Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Türkiye'de yedi yıldır kişi başına ancak 3 bin dolar milli gelir rakamını zar zor sağlayan bir üretim gerçekleştiriyoruz. Geçen yıl üretim geriledi. Bu yıl 1998 üretimini yakalamamız zor.
       Böyle bir tabloda kişiler arası, sektörler arası, bölgeler arası gelir dağılımını düzeltmek söz konusu olamaz. Olsa olsa gelir dağılımının daha da bozulması önlenebilir.
       Üretimin artmadığı bir ekonomide gelir dağılımı ancak zenginden alınarak fakire dağıtmakla veya üretenden alınarak üretmeyen veya üretemeyene dağıtmakla sağlanabilir. Fakirlikte eşitlik sağlanır.
       Gelir dağılımında eşitlik yanlış anlamalara yol açan bir deyimdir. Bu deyim birileri kazansın, kazananın kazandıkları kazanmayanlara eşit olarak dağıtılsın şeklinde anlaşılabilir. Doğrusu "gelir dağılımında fırsat eşitliği" veya gelir dağılımında adalettir. Bunun anlamı ise, fırsat eşitliği içinde insanların daha çok üretebilmesi daha çok katma değer yaratabilmesi ve zenginleşmesidir. Gelir dağılımında fırsat eşitliğinin ve adaletin yolu sosyal demokrasiden geçer.
       Sosyal demokrasiyi benimsemiş hükümetler halkına fırsat eşitliği sağlar. Halkına insanca yaşamanın temel şartlarını temin eder. Bunlar ise, can ve mal güvenliği, sağlıklı bir çevre, eğitim, sağlık ve adalet hizmetlerinde eşitliktir.
       Kaideleri önceden konulmuş, oyuncuların kaideler dışına çıkmasına izin verilmeyen bir serbest piyasa ekonomisi hem milli gelirin artışını hem de gelir dağılımında adaleti sağlar.
       Gelir dağılımında adalet çok kazanan ile az kazananı aynı çizgide buluşturmakla sağlanamaz. Tersine fırsat eşitliği içinde ve kaidelere uygun biçimde üretimi artıranın çok kazanması teşvik edilir. Bu insanları daha çok katma değer yaratma yarışına sokar. Ülkenin milli geliri böyle artar. Ülke böyle zenginleşir.
       Fırsat eşitliğine rağmen üretmeyen veya üretemeyenlere "sosyal devlet ilkeleri çerçevesinde" asgari "insanca yaşam şartları sağlamanın ötesinde yapılacak bir şey yoktur." "Gelir dağılımında eşitlik sağlamak için" çalışandan, üretenden alınıp bunlara verilemez.
       Bu kısa açıklamalardan sonra gelelim Türkiye'nin durumuna:
       (1) Biz şu anda gelir dağılımını düzeltmeyi tartışamayız. Sadece gelir dağılımının daha da bozulmasını önlemek durumundayız. Önce gelir dağılımındaki bozulmayı önleyeceğiz. Sonra üretimi artırıp (kişi başı üretimi 3 bin dolardan, 6 bin dolara, 12 bin dolara çıkarmaya çalışıp) gelir artarken artan gelirin adil dağılımına bakacağız.
       (2) Enflasyon gelir dağılımını rezil eder. Biz yirmi yıldır enflasyonla koyun koyuna yaşadık. Enflasyon fakirden alıp, zengine verir. Türkiye'de yirmi yıldır olan budur.
       (3) Vergi ile (kümese girmiş kazları yolup ona buna dağıtarak) gelir dağılımı düzeltilemez. Ama bozulur. Vergi sistemimiz çalışandan, üretenden, katma değer yaratandan vergi alıp ona buna hortumlamak esası üzerine kuruludur. Nereden buldun kanunu uygulanmadan vergi dışı kalan ekonomi vergilendirilemez. Bu olmadıkça da vergi sistemi gelir dağılımının bozulmasını körükler.
       (4) Demokratik parlamenter sistemlerde, sosyal ilkeleri benimsemiş hükümetlerin görevi ülkede sosyal ve hukuki altyapıyı eşit hizmet esasına göre kurup işletmektir. Türk insanına eğitimde, sağlıkta, hukukta fırsat eşitliği sağlanmadıkça, serbest piyasa ekonomisinin hukuki çerçevesi çizilip, bu çerçeve içinde işlemesi denetlenmedikçe üretim coşamaz, koşamaz. Gelir artamaz. Gelir dağılımında adalet sağlanamaz.
       Yanlış politikalar Türkiye'de gelir dağılımını nasıl bozuyor?
       (1) Türkiye'nin sosyal ve hukuki altyapısı insanlarına fırsat eşitliği sağlamıyor. Hükümetler yıllardır eğitim, sağlık, hukuk reformunu gerçekleştiremedi. Terör ve terörle mücadeledeki yanlış politikalar, tarım ve sanayide yanlış müdahaleler bölgeler ve sektörler arası dengeleri bozdu.
       (2) Türkiye'de üretimin hukuki çerçevesi kurulamadı. Serbest piyasa ekonomisi "gücü gücü yetene" bir kör dövüşüne dönüştü. Üretmek, çok üretmek ödüllendirilmiyor, cezalandırılıyor. Üretim değil, bölüşüm teşvik ediliyor. Kamu kaynakları devlet hizmetine değil, belli kişi ve kuruluşlara hortumlanıyor.
       (3) Nereden buldun kanununun çıkarılıp uygulanamaması sonucu vergi sistemi gelir dağılımını bozucu biçimde işler hale geldi. Ekonomik hareketin yarısı, insanların çoğu vergi sistemi dışında kaldı.




Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr