Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yeditepe Üniversitesi’nden 15 öğrencinin hazırladığı “Kibele’nin İzinde” projesi, Kibele figürüne ait rotada çocuklara kültürel mirası koruma ve sahip çıkma bilinci aşılamayı hedefliyor.

Bu yıl “Avrupa Kültürel Miras Yılı”. Ancak AB, kültürel mirasın beşiği Anadolu coğrafyasını aldığı kararla kapsam dışı bıraktı. Bu nedenle Türkiye, miras yılı organizasyonlarına ev sahipliği yapamıyor. Tabii bu, Avrupa için de büyük eksiklik. Çünkü ortak kültürel mirasın en önemli kökleri bu topraklarda. İşte Kibele.. Analığı, üremeyi, hayatı, bereketi ve verimliliği simgeleyen Kibele figürü, tüm Akdeniz havzasında kabul gören bir miras. Ama en çok da Anadolu’ya ait bir simge. Bir grup üniversiteli şimdi bu mirasın izini sürecek ve AB’ye nasıl büyük hazineyi dışladığını gösterecek. Tabii, görüşülen sponsorların desteği sağlanabilirse.

Haberin Devamı

Kibele’nin izinde

İlk durak Kaz Dağları

Yeditepe Üniversitesi Felsefe ve Antropoloji bölümünde öğrenim gören Uğur Orberk Özdemir’in başını çektiği 15 gencin hazırladığı “Kibele’nin İzinde” projesi, Kibele figürüne ait rotada çocuklara kültürel mirası koruma ve sahip çıkma bilinci aşılamayı hedefliyor. Proje kapsamında, Kibele motifini barındıran 19 ildeki 38 durak ziyaret edilerek, çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Anadolu’nun bereket ve verimliliğini vurgulayan ekolojik sunumlar, tohum takası, geri dönüşüm atölyeleri ve zirai potansiyele dikkat çeken çalışmalar yapılacak. Duraklarda, iklim değişikliği ve etkisi, insan kaynaklı ekolojik sorunlar, çiftçilerin karşı karşıya olduğu problemler ve verimi artıracak tarımsal yöntemler tartışılacak. Takas etkinlikleriyle toplanan tohumlar da, Bodrum’da kurulacak olan tohum bankasında künyeleri çıkartılarak gerekli saklama koşullarında muhafaza edilecek. İlk durak Kibele’nin Evi olarak anılan Kaz Dağları. Ardından ekip Sivas, Çorum, Ordu ve Muğla’yı barındıran geniş bir coğrafyada Kibele’nin izini sürecek.

Kibele’nin izinde

Güneş bize yetmez mi?

Epeydir gözümüz kulağımız anketlerde. Bugün anketlerin doğruluk payının da test edileceği gün olacak. Sandıktan çıkan sonucun geleceğimizi aydınlatması dileğiyle gelin bir başka ankete bakalım bu hafta. Greenpeace Türkiye’nin destekçi anketine. Uluslararası çevre örgütü Greenpeace, üç bin destekçisine bazı sorular yöneltmiş. Sorular, çevre sorunları ve enerji kaynaklarına bakışla ilgili. Aynı anketi 2015 yılında da yapmışlar. Bu yılki ankette düşündüren sonuçlar var.

Haberin Devamı

Mesela, “Güneş, rüzgar bize yeter. Temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş sağlanmalı” diyenlerin oranı. Bu ifadeye destekçilerin sadece yüzde 40’ı katılmış. Madalyonun diğer yüzüne bakıldığında yüzde 60’lık bir kesim var. Destekçilerin büyük bölümü sadece güneş ve rüzgarın yetmeyeceği görüşünde. Özellikle güneş enerjisine yönelik ciddi yatırımların yapıldığı, çatı sistemlerine yönelik düzenlemelerin gerçekleştiği bir dönemde bu inançsızlık oldukça şaşırtıcı. Hem de bunu, bir çevre örgütünün dergisine abone olacak kadar çevreye duyarlı bir kesimde görmek.

İnancımız eksik

Bir diğer çarpıcı sonuç da ‘Nükleer atıklardan kurtulmak imkansızdır. Nükleer santral istemiyorum’ ifadesine yönelik katılım oranı. Bu ifadeyi destekçilerin sadece yüzde 32’si onaylamış. Bu oran, çevre sorunlarının çözümü konusunda duyarlı kesimin, nükleer enerjiyi tamamen dışlamadığını ortaya koyuyor. Diğer yandan yenilenebilir enerjiye dair ‘duyarlı kesimde’ bile ciddi bir bilinçlenme ihtiyacı olduğunu açığa çıkarıyor. Zira, dünyanın gelişmiş ülkelerinin en önemli gündemi yenilenebilir enerji. Daha önce de yazmıştık, AB 2020 hedefine 2017 yılında ulaştı. İsveç’in yenilenebilir kaynaklardan tüm enerjisinin yüzde 50’sini karşılama hedefi vardı, 2 yıl önce yüzde 60’ı gördüler. Ne güneşimiz ne de rüzgarımız İsveç’ten az. Ama yenilenebilir kaynaklara inancımız için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.