Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ülkemizde nüfus artışı konusunda farklı görüşler var. Yıllar önce Rahmetli Vehbi Koç nüfus artışının kontrolüne inandığı için Aile Planlaması Vakfı’nı kurmuştu. Yine 1960’lı yıllarda Dr. Nusret Fişek Sağlık Bakanlığı müsteşarıyken aile planlamasını başlatmıştı. Aşırı düzeydeki çocuk sayısı ülkemizde özellikle yoksul aileleri perişan ediyor. Üstelik, yüksek nüfus artışı hem kamu hizmetlerinin yetersiz kalmasına neden oluyor, hem de kentlerin sosyal dokusunun bozulmasına neden oluyor.
Öte yandan, kimileri AB’ye üyelik sürecinde hızlı nüfus artışının, yahut genç nüfusun bir avantaj olduğunu, çünkü Avrupa’da nüfusun yaşlandığını savunuyor. Kaldı ki, 1960’lı yıllarda nüfus artış hızıyla büyüme hızı arasında yakın bağ kuran ekonomi teorileri egemendi.

Genç nüfus safsatası
Bize kalırsa, bu teoriler 1980’li yıllarda ABD’de J. Simon’ın araştırmalarıyla çöktü. Yani hızlı nüfus artışının ekonomik büyüme sağladığı uzun dönemde doğru değil. Öte yandan, genç nüfus ekonomiye belli bir dinamizm sağlasa da niteliksiz olduğu müddetçe pek bir işe yaramıyor. Konuya tüketici hacmi açıcından bakmak yerine, artık üretim kapasitesi olarak bakmak daha doğru. Çünkü asrın ekonomik ve sosyal sorunu yine işsizlik.
Geçtiğimiz temmuz ayında ABD’nin resmi araştırma kuruluşu olan NBER bir araştırma yayımladı. (Araştırmacılar: David Bloom, David Canning, Günther Fink ve Jocelyn Finlay). Yine aynı konu tartışılıyor; yani düşük doğurganlık oranının Avrupa’ya olan maliyetine bakılıyor.
1960 yılında Estonya doğurganlık oranının yüzde 2’den az olduğu tek Avrupa ülkesiymiş. Şimdi Arnavutluk ve İzlanda dışında tüm Avrupa ülkelerinin doğurganlık oranı yüzde 2’nin altına düşmüş. Avrupalı çocuk doğurmuyor. Peki, Avrupa ne olacak?
Araştırmacılar bunu birçok etmene bağlıyor; çocuk yapmayı geciktiren çeşitli sosyoekonomik teşvikler, zamanla gelişen daha az çocuk sahibi olma arzusu, emek piyasasındaki katılıklar gibi türlü kurumsal etmenler, çocuk bakım sisteminin yetersiz kalması ve nihayet cinsler arasındaki rollerin değişmesi.

Onurlu emeklilik
Bunların hepsi doğru. Bu etmenlerin bir kısmı bizde de çocuk sayısının azalmasına neden oluyor. Öte yandan, bazı araştırmalarda Avrupa’da kadınların daha az sayıda çocuk sahibi olmasıyla iş verimlerinin arttığı ve daha fazla gelir elde ettikleri için de tasarruf yapabildikleri savunulmuştu.
Öte yandan, kısa vadede kişi başına gelir arttığı için refah yükseliyor. Fakat uzun vadede işler farklılaşıyor. Doğurganlık bundan böyle düşmese de, malum, ömür beklentisi sürekli yükseliyor. Böylece yaşlı nüfus çoğalarak emekli nüfusu yoğunlaştırıyor ve ekonominin verimi sarsılıyor. Kısacası, bu gidişle ileride çalışanlar yaşlılara bakamayabilir.
Bunun için emeklilik yaşını yükseltmek veya doğurganlık oranını bir parça yükseltmek gerekiyor. Avrupalılar bunun farkında. Ancak Türkiye’nin aynı stratejiyi üstlenmesini beklememek doğru olmaz. Çünkü fazlasıyla genç nüfusa sahibiz. Olsa olsa emeklilik yaşı şimdiden doğru dürüst yükseltilip insanların adam gibi emeklilik yaşaması sağlanabilir.

Haberin Devamı

Prof. Dr. Haydar Kazgan’ı yitirdik
Geçen gün iktisat tarihçisi Prof. Dr. Haydar Kazgan’ı yitirdik. Ekonomi camiası İstanbul Teknik Üniversitesi’nin kült haline gelmiş, öğrencilerin uzun konuşmalarıyla tanıdığı bu sevimli kişiyi kaybetmenin acısını paylaşıyor.
1921 İstanbul doğumlu olan Kazgan, 1941’de İtalyan Lisesi’ni, 1943’te Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nü, 1950’de de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdi. 1952’de İstanbul Teknik Üniversitesi İktisat Kürsüsü’ne asistan oldu. 1955’te doktorasını tamamlayarak Chicago Üniversitesi’ne doçentlik eğitimine giden Kazgan 1961’de doçent, 1966’da profesör oldu. Kazgan emekli olduğu 1988’e kadar İTÜ İşletme Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptı.
Daha sonra aynı fakülte ile İÜ İktisat Fakültesi’nde master ve doktora dersleri verdi. Maden İşletme Ekonomisi, Turizm İşletme Ekonomisi, Sanayi Tarihi gibi kitaplarının yanında İşletme Ekonomisi ve Mühendislik Ekonomisi ile ilgili ders notları da yayımladı. Galata Bankerleri, Osmanlı’dan Günümüze Şirketleşme, Avrupa Finans Kapitalinin Osmanlı İmparatorluğu’na Girişi, Osmanlı Sanayi tarihi, Osmanlı Dönemi Bankalar Tarihi ve Tarihte İstanbul Borsası gibi alanında önemli kitaplar yazdı.
Haydar hoca aynı zamanda Türkiye’nin yetiştirdiği çok değerli iktisat hocası Prof. Gülten Kazgan’ın da eşiydi. Prof. Gülten Kazgan ile birlikte İtalyanca ve Fransızca olarak yirmiden fazla etüd hazırladı. Tüm ekonomi camiasına ve Gülten Hoca’ya başsağlığı diliyoruz.

Haberin Devamı

Düzeltme: 26 Ağustos Çarşamba günkü yazımın başlığı “Farklılıktan ayrılığa uzanan yol” yerine “Farklılıktan ayrılığa uzanan yok” olarak çıkmıştır. Düzeltir, özür dileriz.