Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

On yıla yakın bir süredir köşe yazarlığı yapıyorum. Hiçbir yazıma bu kadar yanıt gelmemişti. Yüzlerce e-posta yağdı. Hepsi de Orhan Pamuk'a müthiş tepkili. Anlaşılan Orhan Pamuk bir ödül aldı ama kendi halkını sevindiremedi. Bu da bir aydın için, bir sanatçı için son derece üzücü. Bilmem Orhan Pamuk içine düştüğü durumdan dolayı ne kadar üzgün. Değilse yazıklar olsun. Peşinen söyleyelim, Orhan Pamuk kendi ulusunun onur ve gururuyla öylesine oynadı ki, pasaportunda Türk yazsa bile halk onu kendinden görmüyor. 18 Ekim'de "Orhan Pamuk aşağılayarak mı Nobel ödülü aldı?" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazıda Orhan Pamuk'un söylediği saçmalıklara katılmadığımı, ancak aldığı ödüle sevindiğimi yazmıştım. Ben de dahil, bazı yazarlar iyi niyetle bu ödüle sevinmek gerektiğini yazsak da, bu halkın çoğunluğunu yatıştıramadı. Öte yandan, kimileri de Pamuk'un hakaretlerini sanki hiç duymamış gibi, sadece ödülü yazıyor. Hatta bir yakın dostum köşe yazarı, bu sevinmeyenleri aşağılık kompleksiyle suçluyor. Çok üzüldüğümü ifade etmeliyim. Bir halkın dörtte üçü bir ödüle sevinmediyse, bunu bir özgüven eksikliği ya da kompleks olarak nitelemek hiç de doğru değil. Bir okur, aslında Pamuk'un Nobel alan ilk Türk olmadığını, İranlı Azeri Türkü Şirin Ebadi'nin 2003 yılında Nobel Barış Ödülü aldığını hatırlatıyor. Yine bir başka okurum, ki bir zamanlar hısımımdı, Birleşmiş Milletler'de çalışan Türklerin de dahil olduğu bir grubun toplu olarak Nobel Barış ödülü aldığını hatırlatıyor. Bir okur "Sevinmeme özgürlüğümüz de yok mu?" diyor ve bu ödülün Türk düşmanlarının ekmeğine yağ sürdüğünü iddia ediyor. Bir başka okur, çok da haklı olarak, "Bu topraklarda kaç Türk'ün bağımsızlık için öldüğünü neden haykıramıyor?" diye soruyor. İlgimi çeken en yerinde mektup ise, Pamuk'un Irak'a saldırı, yahut Lübnan'a asker gönderme, Filistinlilerin topraklarından sürülmesi ya da Bosna'daki soykırım hakkında neden sessiz kaldığına işaret ediyor. Yani bir anlamda Amerikancı, Batıcı çizgide kalmaya özen gösterdiğini ima ediyor. Okurlardan biri Nobel ödüllerinin devlete ve rejime karşı başkaldırılara verilse de, kendi halkını aşağılayana hiç verilmediğini hatırlatıyor. Birçok okur, kendisinin bu aşağılamayı bilerek ve sırf bu ödülü kapmak için yaptığı yargısını paylaşıyor. Birkaç okur da Pamuk'un bu ödülü reddetmeyerek aslında yaptıklarından pişmanlık duymadığına işaret ediyor. Halk sevinemedi İlginçtir, okurların bir kısmı Pamuk'un sadece siyasal yönden değil, yazarlık yönüyle de eleştiriyor. Diyorlar ki, Pamuk'un akıcı bir üslubu yok. Kitapları sıkıcı. Hatta biri alenen şöyle yazıyor: "Yok Orhan Pamuk büyük yazar olduğu için Nobel aldı. Hadi canım sen de. Nerede, uzayda mı yaşıyorsunuz? Saygılarımla." Varsayalım ki, Pamuk bu hakaretleri ülkesi ve ulusu için yapmamış olsaydı, Türkiye halkı bu ödüle sevinmeyecek miydi? Yazarlık kusurları biraz bahane gibi geliyor. Çünkü profesyonel edebiyatçılardan Pamuk'un aldığı bu ödül konusunda tepki gösteren pek sivri bir ses duymadık. Pamuk bu ödülü aldı. Ama almasaydı belki bu ülkede daha mutlu yaşayacaktı. Yahut da, hiç hakaret etmeseydi, İsveç'e ödül almaya giderken binlerce Türk olasılıkla onu havaalanında uğurlayacaktı. Aydınlara ders: Aykırı olmak bazen insanı öne çıkarsa da gönüllerdeki yer kaybedilebilir. Bu durumda Pamuk hâlâ bu ödülden mutluysa ne üzücü. Yok halkın gönlünde açtığı bu yara nedeniyle ödüle sevinemiyorsa, o zaman ders almış sayılmalıdır. hgunes@milliyet.com.tr Aşağılamasaydı ne olurdu?