Yazarlar Lime lime

Lime lime

06.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Lime lime

Lime lime

Umur TALU

SAHİ, demiş mi?...
Dosyası, Meclis komisyonundan genel kurula tayin ve terfi ettirilen Mehmet Ağar sahiden, "Beni tutuklayacak hakim, savcı daha anasından doğmadı" demiş mi?
Yargı anamızın devlet babamız karşısındaki durumuyla ilgili ilginç bir değerlendirme!
Hak - hukuk mercilerinin durumuna bakın, Ağar kadar cüretkar (diyelim ki cesur) olmayan başkalarının, dışa vurmasalar da içlerinden neler geçirdiğini tahmin edin.
Yargıçlar "baskı var" diye davalardan çekilirken...
Zaten siyasi (ve askeri) baskı ve telkinlere açık olarak icat edilmiş bir Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun profesör başkanı "baskılar var" diye istifa ederken...
Futbol Federasyonu başkanları, futbol değil ama yayını yüzünden, "baskı var" diyerek sapır sapır dökülürken...
Koca koca demokratikleşme raporları hazırlamış olan büyük büyük işadamları, ağızlarında "serbest piyasa" amentüleriyle esas duruşa geçerken...
Ülkenin başbakanı, muhalefetteyken de iktidardayken de, mesele enflasyonken bile "darbe" diye mırıldanıp dururken...
İnsan, düşünüyor ki, bu lime lime memlekette, sanki, "demokrasi ve hukuk" daha anasından doğmadı.
Bir "düzen" var ve demokrasinin anası ağlıyor, fakat "bebek" doğmuyor, doğmuyor... Bu "düzen"le de zor!

Ankara'dan bir okurun, Sayın Berker Ertuna'nın mektubundan:
" Temiz topluma ulaşma yolu üzerinde birilerinin dokunulmazlık engeli var, ama acaba bu milletvekilliği dokunulmazlığı mı?
1 Mayıs, 16 Mart, Malatya, Çorum, Bahçelievler, Balgat vb. katliamlarının faili meçhul (tetikçisinin adı açısından) cinayetlerin sanıkları yasama dokunulmazlığına mı sahipti? Ya da (zamanında) Çatlı ile Ağansoy, (günümüzde de) Çakıcı, Çelik, Özbey, Hoştan gibilerinin veya bazı sanık polislerin, yurda ve mahkemeye istediklerinde girip çıkma keyfi de mi yasama dokunulmazlığından?
Hem Ağar'ın, Bucak'ın dokunulmazlığı kalksa ne olacak?
Daha iki rütbesiz polisi mahkemeye çıkaramaz, çıkan polislerin karşısında da yargıç dayandıramazken, bacakları titremeden onları sorgulayıp yargılayacak adamları ithal mi edeceğiz?
Gelelim şu yolsuzluklar konusuna...
Duyan da, memleketteki kirlenmeyi izah edecek çap ve sayıda fezleke Meclis kapısına dayanmış sanacak.
Bu ülkede; hayali ihracat, kredi ve teşvik yolsuzluğu, kamu bankası hortumlama, peşkeş niteliğindeki özelleştirme gibi işlemlerle kamuyu zarara uğratma vb. eylem hiç olmadı mı?
Listeye bir bakın. Bu tür ve çaptaki işlerle ilgili dişe gelir bir adam veya fezleke görebilecek misiniz?
Dosya olup da mahkemeye çıkılsa ne olacak ki?
İsterseniz suçun ve sanıkların kapsamını öyle bir ayarlarsınız ki, sanıkların aklanıp konunun kapanması kaçınılmaz olur. Çok sıkışırsanız bir, iki mostralık feda edersiniz.
Ülkede hırsızlık kamplaşmış, kamplar arasında da paylaşım ve şantaj dengesi kurulmuş. Medya ve ağır topları da buna göre saf tutmuş durumda. " Aşkolsun Berker Bey, demek Ankara'dan bakınca öyle görünüyor!



Yazara Email umur.talu@milliyet.com.tr