Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Batı bir kez daha gerçek yüzünü gösteriyor.
Güneşin battığı yerlerde herkesin bir yüzünün karanlığa dönük olduğunu da görüyoruz.
“Dünyada en uzun süren ortaklık; günah ortaklığıdır...” diyen dostumun sözlerini dün gibi hatırlıyorum...
Batı bin yıldan beri bu günah ortaklığını sürdürüyor!
Ve daha nice antidemokratik uygulamalarla karşı karşıya kalacağımızı bilmiyoruz...
*
Karıştırılıyoruz...
Karıştırılarak, “ayrışçı”laştırılıyoruz!
Belki de yüz yıllardan beri...
Türkiye’yi karıştırarak küçültmek isteyenlerin tek bildiği şey bu...
Farklılıklarımız, aykırılılıklarımız isyankâr bir kalabalığa dönüştürülerek terörize ediliyor!
16 Türk devleti “karıştırılarak” batırıldı!
Ve sırada Türkiye Cumhuriyeti var.
Yüz yıldan beri de bu karıştırılıyor.
Ve işte bu yüzden sularımız durulmuyor!
*
Siyaset bilimciler ve tarihçiler diyor ki:
Bir savaşın kırk nedeni vardır. Mesele birinci nedeni bulmaktır!
I. Dünya Savaşı’nın birinci nedeni; Osmanlı Devleti’ni tasfiye etmek...
II. Dünya Savaşı’nın birinci nedeni ise; Osmanlı Devleti’nin varlıklarının paylaşımında çıkan anlaşmazlıklar!
İki dünya savaşıyla ilgili tarihin sayfalarında yığınla uyduruk gerekçeler bir “neden”miş gibi gösterildi ama bize anlatılan masallarda birinci neden sürekli gizlendi.
Birinci nedenler perde arkasında!
Tarihçiler, o perdenin arkasına bakmak yerine sahnelenen oyuna göre rolünü oynamayı tercih etti.
*
Osmanlı Devleti’nin tasfiyesine dair ilk işaret fişeğini Almanya atmış.
Bağımsız kalışımızdan rahatsız olan Almanya, Fransa ve İngiltere karşısında zafer elde etmek için müttefik postuna bürünerek bizi büyük bir ateşin içerisine sokmayı başarmış.
Osmanlı Devleti’ndeki İttihatçı kadrolar Almanya’nın bu oyununa düşmüştür... Kuşatılmış ve “siyasi yalnızlığa” itilmiş Osmanlı Devleti’ndeki hayalperest İttihatçılar, ülkeyi bu durumdan ancak savaşa dahil ederek kurtarabileceklerini hayal etmiş...
Ve sonuç; büyük bir parçalanma...
*
Karıştırılıyoruz...
Karıştırılarak, aykırılıklar belirginleştiriliyor!
Belirginleştirilen aykırılıklar üzerine senaryolar yazılıyor...
Bu ülkeyi bin yıldan beri “yüz yıllık” bir yalnızlığa sürüklemek isteyenlere inat bir arada yaşamanın yollarını keşfetmeliyiz...
İzm’ler, rejimler, hareketler, fikirler yüzünden yüzyıllardan beri kavga ediyoruz... Her kavga bizleri biraz daha büyütmüyor, aksine, küçültüyor, bölüyor...
*
Ve karanlıkta kalan yüzler dünyayı yönetiyor.
Cemil Meriç diyor ki:
Türkiye’yi yaşanmaz bulanlar, Türkiye’yi yaşanmazlaştıranlardır. Yani aydınlar, karaborsacılar... Bir kelimeyle tesadüfün başlarına bir ikbal tacı veya imtiyaz miğferi oturttuğu şuursuz ve mesuliyetsiz herifler...
Batı ülkelerindeki aykırı yönelişlerin artması için ırkçı ve bağnaz liderlerin bu durumu daha da körükleyeceğini, Türkiye’nin ise bu tuzağa düşmemesi gerektiğini söyleyebiliriz.
Çünkü Türkiye’nin bin yıllık bir günah ortağı yok.
Bu ülke bin yıldan beri güzel şeyler yapmak derdinde!