Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ankara’dayız beş altı günden beri...

Siyaseti yeniden şekillendirmeye yönelik kırk türlü felaket senaryosu yazılıyor her bir köşe başında.

Hemen herkes bir başkasının fikrine muhtaç değil de, bilgi toplamaya çalışıyor aklınca.

Kimsenin kendisini düşünce kuyularına atmaya niyeti yok.

Ve bizi görenlerin ağzından dökülen tek söz “Nereye gidiyoruz?” sorusu oluyor...

Kronik muhalifler, ikiyüzlüler mırıldanmalarına başlamışlar bile.

İçlerinde biriktirdikleri ne kadar kin ve nefret varsa, hemen herkes kusar gibi döküyor ağzında sakladığı kelimeleri.

Anlıyoruz ki birilerinin hâlâ kapanmamış yığınla hesabı var...

*

Konuşuyoruz, yazıyoruz ve söylüyoruz.

Lakin bütün gazetelerin tirajı bir şarkıcının resmini ‘beğen’ rakamına dahi
ulaşamıyorsa, medyanın vardığı yer acınacak haldedir...

Ve herkes kendisini hesaba çekmelidir...

Köşelerinde yalan, iftira ve zehir kusan akrep ruhlu gazeteci ve yazar kılıklı arıza tiplerden kurtulmadıkça medya veya basın sektörü düzelmeyecek!

Sosyal medya ise deliler koğuşundan farksızlaşıyor... Herkes kapanmamış hesaplarını görmekte...

*

Bir kuyuda birbirine düşmüş kurtçuklar misali kendi aralarındaki geçmişte kalan hesapların defterlerini açmakla meşgul olan arıza kalemlerin kulağına kim ne üflüyorsa bunu yazıya, söze dökmekle gün tüketiliyor Ankara’nın arka sokaklarında...

Kahvehanelerinde...

Cafe’lerinde...

Kumarhanelerinde...

Ve meyhanelerinde...

Ya da otel köşelerinde...

*

Kapanmamış hesaplara her geçen gün bir yenisi ekleniyor.

Akrep ruhlu büyük bir kalabalık medyaya sızmış.

Hep bazı efendilerin tetikçiliğini yapmakla aydın olduklarını zannediyorlar...

Parası neyse veren patronlara veya baronlara teslim olmakla karanlığı aydınlattıklarını sanıyor bazı kara delikli kafalar...

Siyaseti ve iktidarı dizayn etme hastalığından kendilerini bir türlü kurtaramıyorlar...

Kalemlerini bir kazma gibi ellerine alanlar sabahtan akşama kadar kirli kuyulardan günah çıkartmakla ömür geçiriyor.

Yolu insanlıktan geçmeyen ne kadar adam varsa sanki hemen hepsi de bizim sektörde buluşmuş.

Yazık!

Acıyoruz sadece...