Medyada sular durulmuyor.
Çünkü, medya siyaseti dizayn etme hastalığından vazgeçmiyor!
Ve siyasi iradeye akıl hocalığı huyundan da...
*
Siyasetle geçinmek medyanın oldum olası tek sermayesi.
Gazete ve televizyonları büyütmeye değil, bu yayın kuruluşlarıyla büyümeye odaklı bir medyayız!
Bu yüzden iki yakasını bir araya getiremiyor.
*
Vaziyete göre yazar, gazeteci istihdam eden patronaj pili biteni gönderiyor.
Birileri gönderince basına sansür ve kıyım, başka birileri gönderince kan uyuşmazlığı veya değişim süreci deniliyor...
Çifte standardın zirvelerinde geziniyoruz.
Kaç yüz yıldan beri olduğunu da bilemiyoruz.
*
Yangın patronaj katına çıkınca alarm zili çalıyor.
Ve yangını söndürme ya da zamana oynama oyunları sahnelenmeye başlıyor.
Şaban filmini binlerce kez izleyen bizleriz ve anlıyoruz ki biz hep aynı filmi izlemeyi daha çok seviyoruz!
*
Demokrasi ve basın özgürlüğü diyerek ortalığı yangın yerine çevirenlerin ne kadar demokrat olduklarını da görüyoruz...
Bir tek farklı sese dahi tahammül edemiyorlar!
Bir kaşık suda fırtına kopartıyorlar.
*
Medya, izm’lerin kalesi, daha doğrusu, delisi olduğu günden beri böyle.
Doldur boşalt stratejisiyle biri gidiyor, biri geliyor...
Sadece gazetecilik yaparak geçinen insanların sayısı da azalıyor.
Herkesin ipi veya kuyruğu bir yerlere bağlı.
Kimilerinin içeride, kimilerinin ise dışarıda...
Ve kimilerinden ByLock çıkıyor, kimileri kripto...
Velhasıl, kalemini haktan yana karalayanların sayısı ne acıdır ki çok az!
Ömürleri insanları ve manevi ya da milli değerleri karalamakla geçen veya bunların üzerinden geçinenlerle dolu.
*
Dedik ya, çifte standardın zirvelerinde geziniyoruz hâlâ...
Kirli sularda temiz kalmaya çalışanlara da selam olsun diyoruz.
Özay Şendir
Özgür Özel, yandaş mı oldu?
26 Nisan 2024
Güneri Cıvaoğlu
Katar arabuluculuktan çekilirse…
26 Nisan 2024
Cem Kılıç
İklim değişikliği işte ‘büyük risk’
26 Nisan 2024
Didem Özel Tümer
Türkiye, NATO Genel Sekreter adaylarına ne söylüyor?
26 Nisan 2024
Abbas Güçlü
Atama, obezite ve boşvermişlik
26 Nisan 2024