Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üzgünüz...
Bu ülkenin namuslu ve şerefli insanları üzgün...
Yürekleri kan ağlıyor... Gördüklerimizin analize ihtiyacı yok, herkes bu ihaneti görüyor, ama daha büyük resim gözlerden kaçırılıyor ve bize göre bu oyunun içinde daha büyük bir oyun var... Büyük resimdeki büyük oyunu bozmak gerekiyor! Bu ihanet oyununu herkes lanetlemek zorunda, çünkü başka bir adı yok!
Ve başka bir karşılığı da...
TBMM askeri uçaklarla bombalanıyor.
Devletin en tepesine yani, Cumhurbaşkanlığı’na bombalar yağdırılıyor.
Helikopterlerdeki pilotlar düşman hedeflerini bombalıyormuş gibi halkın üzerine ateş ediyor... Bu namuslu milletin vergisiyle beslenen kartallar değilmiş, kargalarmış!
Onları vurup aşağı indiren pilotlar kartaldı, bu hainler değil.
Bir ülkenin dış tehditlere karşı, olası bir savaş durumunda ordularını sevk ve idare edecek Genelkurmay’da ise kendi komutanlarını esir alıp, silah dayayıp bildiriyi imzalatmaya, kamera karşısında okutmaya çalışan hainlere de öldürülme pahasına hayır diyenler de hiç unutulmayacak...
Kendisine, diğer komutanlarına, askerlerine, bu ülkeye ve millete yapılanları da.
Ve esir alarak başka bir askeri birliğe götürenler de.
Bütün bu tuzakların ardında ise komutanların en yakınındaki kurmay kadro, yani yaverler, özel kalemler vs...
Bu ihanetin adı yok...
Kimse kendince uyduruk gerekçeler yazmaya kalkışmasın...
Alçaklık işte, başka bir
adı yok!
***
Üzgünüz.
Ve bu ülkenin masum dedeleri, nineleri, anneleri, babaları, çocukları üzgün. Bu ülkeyi iç ve dış düşmanlardan korumak için görev yapanların ihanetini hiç kimse başka yerlere çekmesin.
Halkına ateş açan bu üniformalı teröristler akıl tutulması yaşamış, vatanı, bayrağı, milleti satmış işte.
Vicdansız, merhametsiz bir zihniyet neredeyse bu ülkeyi teslim alıyormuş.
İttihat ve Terakki çapulcularının Bab-ı Ali baskınından ve 31 Mart Ayaklanması’ndan bir farkı yok.
Yeniçerilerin kazan kaldırmasından da.
İhanet işte, başka adı yok.
***
Sosyal medyada zırvalayan bazı sanatçı, aydın, gazeteci ve yazar diye geçinenler, kurgu bir darbe diyerek halkı tahrik etmeyi planlıyor...
Ve her şeyin başkanlık uğruna kurgulandığını iddia dahi etmeden direkt doğruymuş gibi büyük yalanları piyasa sürenlerin de ülkeyi ve milleti sevdiğine asla inanmıyoruz!
“Bugün evinde oturan bu ülkenin evladı olamaz” diyen yürekli insanların olmasıyla
bu ihanet şebekesinin darbe oyunu bozulmuştur.
Gezi Parkı’ndaki “Ağaçlar” bahanesiyle Taksim Meydanı’na çıkıp dünyayı ayağa kaldırmak isteyenler, böylesine kanlı bir darbe girişimi için çıkmadıysa, bir de evinde ya da deniz kenarında elindeki telefondan “kurgudur’” diyerek hafife alabiliyorsa “Yazıklar olsun” diyebilmekten başka çok şey aklımıza gelmiyor.
“Yatakta basıp şafakta asacaklar” mesajını günler öncesinden yazan ve bazı gözü dönmüşler de aylar öncesinden bu kanlı darbe girişimini yazıp çizmesiyle anlıyoruz ki bu ülke satılmışlarla dolu...
Yine diyoruz ki daha bir iki yıl öncesine kadar Pensilvanya’daki gözü dönmüş, Amerika’nın kuklası haline gelmiş o zat için birinin “Devlete sızmışlar diyene kargalar bile güler”, birinin de “Selam olsun, kutlu yolculuğunda yeri başımızın üzerindedir” ve biri de gözü yaşlı çıkıp “O siyaset üstü bulunmaz biri” diyerek ilan edenler de utanmalıdır ve artık sokaklara çıkmamalıdır!
Ve asıl hesabın büyüğü de onlara sorulmalıdır!
Bunlar da yargılanmalıdır...
Çünkü, devlet adamlığı cırcır böceği gibi sadece süslü kelimelerle nutuk çekmek, beyanat vermek ve kalabalıkların önünde ağlayıp, herkese selam gönderip ötme yeri değildir.
Hiç kimsenin ihanet etme lüksü yoktur ve her ihanetin cezası verilmelidir... Kim olursa olsun... İhanet denilince bu ülkede artık sadece yatak akla geliyor... İki kişi arasındaki özel hayat ilişkisi baz alınıyor...
Bir ülkeye felaketin eşiğine getiren eli kanlı üniformalı veya üniformasız teröristlerin belki de hiçbiri eşlerini aldatmıyordu...
Toplumsal ahlak, ülkesi ve milletine karşı hizmeti ve sadakatiyle ölçülmeli, değerlendirilmelidir.
Onlar, bir ülkeyi ve bir milleti aldattılar.
Bilerek gaflete düşmek işte, başka adı yok!
***
“Önünü görmeyenlerin öteleri görme hakkı yoktur demiş Molla Gürani Fatih Sultan Mehmed’e... Niye yazdık?
Herkesin yanı başında ihanet şebekesinin olduğunu anlayabilmeleri için... Anlayan çıktı mı?
Bilmiyoruz ama çıksaydı belki bugünlere gelmezdik.
“Güven kontrole mani değildir” stratejisinden uzak yaşayanlar dost ve düşmanı ayırt etmek zorundadır.
Lakin, bin yıldan beri bu coğrafyada “sadıklar ihanete, hainler sadakate zorlanmaya” davet edildiği müddetçe böylesine kanlı bir günle karşı karşıya kalacağımız belliydi!
Bu milletin giyimi ve kuşamı üzerine zırt pırt demeç veren
ve siyasi iradeye baskı yapan
ve nutuk çekenler, kendi içlerindeki bu zehirli sarmaşığı fark etmedi ve fark etmeyenler de suçludur!
Devlet yeniden tüm kuruluşlarıyla bütün pisliklerden temizlenmelidir.
Artık liyakat esası, devlet ve millete olan aidiyet duygusu birinci öncelik olmalı...
Hemşehri, şehir, köy, kasaba, parti, akraba, eş, dost, yakın gibi referanslardan uzak durulmalı...
Hele de sandık ve oy kriteri de çöpe atılmalı!
Artık, ipsiz adamlar lazım bu ülkeye... İplerinin ucunun nereye bağlı ve kimin eminde olduğu ve kimlerin kucağına oturduğu bilinen veya bilinmeyenlerden uzak durulmalı...
Ve aklıyla, yüreğiyle kalbi uzaktan kumandalı olanlardan, bu ülkeye ve millete değil de makam, mevki, para ve istikbal uğruna efendilerine uşaklık eden kumandalı komutanlardan, hakim, savcı, siyasetçi, gazeteci ve yazar, sanatçı, sporcu, öğrenci, öğretmen, doktor ve akademik unvanlarıyla övünüp duran ve lobilerin uşağı olan adamlardan uzak durulmalı!
Yoksa, bu kanlı darbe günlerini daha çok yaşayabiliriz.
***
Ve daha önemlisi, böylesine bir organizasyonu, zehirli sarmaşığı sevk ve idare edenin çiftlikte oturan o zatın seviyesine indirirsek meseleyi daha çok basite indirmişiz demektir.
Bunun arkasındaki gücün direkt adını devlet söylemiyor ve üst akıl diyerek geçiştiriyor ama hepimiz biliyoruz ki Amerika’nın ta kendisidir.
Artık kimse bu ülkenin büyüklerine ve çocuklarına masal anlatmasın...
İhanet işte, başka adı yok!
Ve yedi düvelin bu ülkeye
ve millete açtığı bir büyük
savaş işte...
Kimse dansözler gibi kıvırmasın!
Lakin, bu küçük darbe oyununun altındaki büyük oyunu da hızla çözecek adımların atılması gerekiyor...