Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Lozan Antlaşması üzerine tartışmalar sona ermiyor.
Zafer mi, hezimet mi? sorusu yıllardan beri tartışılıyor...
Sürekli demokrasiden ve şeffaflaşmadan yana tavır alan muhalefet korosu, Lozan söz konusu olduğunda hemen konuyu tabu haline getirmekten ve her yanıyla gizli kalmasından yana bir duruşu ısrarla sergiliyor...
Yüz yıl önceki bir anlaşmanın farklı boyutlarda tartışılmasına bile tahammül edemeyenler 15 Temmuz akşamı kanlı darbe teşebbüsünü kapatmaya çalışıyor...
Tartışılmasına bile tahammül etmiyor...
***
Ve kimilerine göre Lozan görüşmelerinin bir görünen, bir de görünmeyen yüzü var!
Bu yüzden de görünmeyen yüzünde gizli maddelerin olup olmadığı tartışılıyor, lakin anlaşılıyor ki daha çok konuşulacak veya yazılacak gibi...
On İki Adalar, Kerkük, Musul konusunu bir kez daha dünya gündemine taşıyarak, geçmişle hesaplaşmanın ötesinde siyasi olarak başka bir şeyi anlatmaya çalıştığına inandığımız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine Yunanistan’dan önce içerideki muhalif koronun itirazı geldi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her çalışmasına, her sözüne itiraz etmeyi alışkanlık haline getirenlerin kendilerine kurşun sıkılmış gibi bir tepki vermelerinin nedenini hâlâ anlayabilmiş değiliz...
Anlıyoruz ama söylemekten kaçma nedenimiz, ülkedeki demokrasiye gölge düşmesine gönlümüzün razı olmaması...
Çifte standart duygusu ve duruşunun zirvelerinde gezinenler ve geçinenlerin seviyesine de düşmek istemiyoruz...
***
Düne kadar tarihle yüzleşmekten bahsedenler, sıra Lozan’a gelince tarihle yüzleşmekten kaçıyor...
Dünyanın her yerinde biriktirilen, kazanılan paraların bütün yolları Manhattan’a çıkıyor.
“Yeni Roma’nın Sezar’ları, dünyanın finans merkezi Wall Street’ten dünya ekonomisine yön verirler” diyerek analiz yapanlar; gökdelen ormanı denilen Manhattan’ın “Beyaz Amerikalılara” yıkılmazlık duygusu verdiğini, her gökdelenin, adeta göklere isyan edercesine yükselen çağdaş bir “Babil Kulesi” olduğunu vurgularlar...
***
11 Eylül’de ise bu farklı isyana kendi metoduyla karşılık verilirken, en büyük zararı da yine gökdelenlere isyan eden mazlum milletler gördü...
Manhattan Adası’nın Hollandalı Peter Miniut’un Kızılderililerden 24 dolara satın alındığını da Kızılderililerin topraklarına beyazların sömürge kaynaklı paralarıyla siyahlar tarafından inşa edildiğini de bilmeyen kalmadı...
Kızılderililerin açtığı tüm davaları oyalayan ABD yönetimi böylesine değerli bir adayı asıl sahiplerine vermemek için direniyor...
Ve kimseyle yüzleşme yoluna gitmiyor...
Daha maddi yüzleşmesini yapamayanlar, bizi köşeye sıkıştıracak konularda tarihle yüzleşme yapmamızı ısrarla isterken, lehimize olabilecek gelişmelerin açığa çıkmaması için bizi yüzleşmekten kaçırıyor...
Yüzleşme Vadisi’ne sıkıştırılıp oyalanıyoruz.