Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Henüz açılmamış bir müzik arama motorundan MÜYAP tarafından bir yıl için talep edilen telif bedeli bu. “Neye göre, hangi parametreler üzerinden fiyatlandırma yapıyorsunuz?” diye sorulduğunda ise açıklama yok. Böyle. Yersen...
Bir müzik arama motoru ve paylaşım sitesi açmak istiyorsunuz. Olur ya, insan serbest piyasada istediği işe girişebilir. Teknoloji gelişiyor, yeni alanlar açılıyor. Talep var. İnsanlar müzik dinlemek ve paylaşmak istiyor. Hazırlıklarınızı yaptınız, altyapınızı hallettiniz, hizmet vermeye hazırsınız...
Yapacağınız şey, kullanacağınız müziklerle ilgili telif kuruluşuna gitmek ve kullanım hakkının bedelini ödemektir. Bu ödemeyi yaparken de elbette neye, nasıl, ne kadar, hangi ölçüler üzerinden ödeyeceğinizi bilmeniz lazım. Fiyatlandırma dediğimiz şey yani...
VideoNmusic.com sitesini hazırlayan ekip de aynen böyle yapıyor. MÜYAP’a gidiyor. Bu site şarkıları arama motorlarından bulup dinletiyor ve kullanıcılarına kişisel dinleme listeleri yapmaya imkan tanıyor. Yani şarkıları kendi bünyesinde tutmuyor. Telif kuruluşunun onay verdiği kanallardan kendi arayüzü üzerinden dinletiyor. Bunu için de elbette kendi kullanım telifini ödemek niyetinde. Başvurunun nedeni bu.
Telif kuruluşu tek cümlelik yanıt veriyor:
“Yönetim Kurulumuzun değerlendirmesi sonucunda 1 yıl için 2.000.000,00 TL lisans bedeli karşılığında içerik kullanımına izin verilmesi kararı alınmıştır.”
Acaba yanlışlık mı oldu diye teyit alıyorlar. “0”lar mı kaydı? Kayma falan yok. Daha açılmamış, trafiği belli olmayan, herhangi bir kullanım yapmamış bir siteden bir yıl için kafadan 2 milyon TL isteniyor.
Şu anda VideoNmusic.com MÜYAP’a dava açıyor. Tekel olma şikayetiyle Rekabet Kurulu’na gidiliyor. Bakın metinde sebep şöyle açıklanmış:

Müyap müzik tekeli mi?
“...tespit edilmiş olan söz konusu ödeme talebinin, herhangi bir kurulum ya da birim fiyat hesaplaması olmaksızın alınmış olması hususu da göz önüne alınarak ‘piyasaya yeni oyuncuların girmesini engellemek’ ya da ‘mevcut oyuncular lehine geciktirmek’ kasıt ve niyetiyle alındığına dair ciddi kuşkularımız vardır. ”
İddianın Türkçesi şu: “MÜYAP halihazırda anlaştığı firmalarla ballı anlaşmalar yapmış. Onlara rakip gelmesin diye yeni oluşumları daha başlamadan bitirmeye çalışıyor.”
Valla bu iddialar ciddi. Müzik patronları da onlarla iş yapanlar da otursun bir daha düşünsün.
Nasılsa millet alıyor diye her sene aynı albümleri önümüze koyup kâr için Türk pop müziğini bitirmek yasalara göre suç değil, etik ve vicdani bir mesele (Kim uğraşacak şimdi; yeni isim keşfet, onu tanıt, geleceğe yatırım yap, risk al falan uzun iş. Ver Serdar’ı tamam...).
Haydi onu sineye çektik diyelim. Ama bu iddialar sineye çekilecek şeyler değil. Umarız yasal süreç uzamaz ve her yeni proje için de emsal olabilecek bu anlaşmazlık bir an önce tatlılıkla çözülür. Serbest rekabetin önü açılır.
Müzik patronları zan altında kalmaktan kurtulur.

CUMARTESİ ALBÜMÜ
“Collapse Into Now” - R.E.M.
Ben grubu geç dönem albümünden tanırım. Ciddiyim, eğer bir grup müzik macerasının ilerleyen dönemlerinde tekrara girmeden, baymadan, zorlamadan iyi müzik yapmaya devam edebiliyorsa iyi bir gruptur.
R.E.M.’in yeni albümü çıktığında (15’inci stüdyo albümleri) çekinerek dinledim. Her yıllanmış grubun yeni albümü bende bu hissi yaratır. “Ya beğenmezsem.” O da değil, “Ya kötüyse”.
R.E.M.’in yeni albümünde endişeye gerek yok. Hem iyi hem de beğendim. Zaten onlar da kuş kondurmak yerine “çalıştığımız yerlerden soruyorlar”. Zora girmeden, zamana da ayak uydurarak işi bitirmişler. “Bu albüm neye benziyor?” diye sorsanız, yanıtım “İyi bir R.E.M. albümüne” olur.
Tekrar tekrar dinliyorum şu ara. “Uberlin” ilk gözağrım. “Me, Marlon Brando, Marlon Brando And I” yeni favorim. “Every Day Is Yours To Win”e karşı da boş değilim. Patti Smith, Peaches ve Pearl Jam’den Eddie Vedder albüme katkıda bulunan isimler arasında.
Daha da bir şey demem.

İTİRAF EDİYORUM...
*Mini Müzikhol’ün yeniden açılacağını duyunca şaşırdım. Buranın mal sahibi bir müşteriyi taciz etmiş, Mini Müzikholcüler de mekandan ayrılmıştı. Meğer mekanı satın almışlar. Ayrıca Şişhane-Karaköy arasında Bankalar Caddesi’nde ikinci bir kulüp de yoldaymış. Bu bölgenin hareketlenmesine pek seviniyorum.
*Asmalımescit dünyanın en lüks sigara odasına dönmüş durumda, fosur fosur tütüyor benden söylemesi... “Akşam Asmalı’ya konsere gidelim mi, hem grup içeride çalarken kapının önünde durup fosur fosur sigara içeriz.” “Tabii. Yoksa neden Asmalı’ya gidelim ki?”
*The Strokes’un yeni albümü “Angles” bende hayal kırıklığı yarattı. Eski albümlerini dinleyip tedavi oluyorum.
*Dredg’in yeni şarkısı “The Thought of Losing You”yu dinledikten sonra şunu düşünmeden edemiyorum: “Dredg neden Türkiye’ye gelmiyor?”


“Zoe bebek!” büyümüş
Ünlü bebeklerden bahsederken bebeğin ismi ve ardından gelen “bebek” tamlaması klasiktir. Atlas bebek, Su bebek, Kuzey bebek, tontiş bebek, ciciş bebek vs... Geçenlerde gördüm. Madem ki Lisa Bonet ve Lenny Kravitz’in “Zoe bebek”leri büyümüş, serpilmiş, koca kız olmuş, Rolling Stone’un hot list’ine seksi poz bile vermiş, o halde bir bebek haberi de benden. İşte Zoe bebek.

2 milyon TL isterük


Teknoloji nereye gidiyor?
*Müzik dinleme alışkanlıklarımız son 10 yılda çok değişti. Artık 90’ların kliplerindeki gibi odasına kapanıp müziğin sesini açarak sevdiği grubu dinleyen pek yok. Herkes “kulaklıkspor”...
O yüzden yüksek performanslı kulaklıklar her zamankinden daha önemli. Bazen odanızda ancak onbinlerce dolar harcayarak elde edebileceğiniz sesi 100 liralık bir kulaklıkla elde edebiliyorsunuz.
*3D yani üç boyutlu televizyon teknolojisiyle ilgili gelişmeleri önümüzdeki yıl daha da fazla göreceğiz. Klasik bir örnek vereyim. Mesela televizyondan size doğru fırlayan sevimli bir dinozor düşünün. O dinozorun size ne kadar yaklaşabileceğini dahi kontrol etmeniz mümkün.
*3D asıl oyun meraklıları için inanılmaz imkanlar sunuyor. Mesela iki kişilik oyunlarda ekranın ortadan ikiye bölünmesi dönemi bitmiş. İki farklı gözlük takan oyuncular, aynı televizyona bakarak ama her biri sadece kendi aksiyonunu tam ekran görerek oynayabiliyor. Bu şahane bir şey bence...
*Evlerde yeni uygulama her oda ve oturma alanı için farklı güç ve özelliklerde hoparlörler ve sistemler. Bunlar kablosuz sistemle tek bir yerden kontrol edilebiliyor. Telefonunuza ya da tablet bilgisayarınıza indirdiğiniz bir uygulamayla, cihazınızı evdeki her şeyi kontrol eden bir uzaktan kumanda olarak kullanabiliyorsunuz.
* Ev eğlencesinde son nokta ise internet üzerinden yayın yapan eğlence kanalları. Film, müzik, konser, dizi ne isterseniz internetten çok makul fiyatlara kiralayabileceksiniz. Yeni nesil televizyonlar tek başlarına bunu yapabileceğiniz donanımla sunuluyor. Ne dekoder ne başka bir şey. Ayrıca mesela bir televizyon aldığınızda o markanın size sunduğu özel kanallardan da faydalanıyor olacaksınız.
(Philips Barcelona Media Event’e katılan yazarınızın sıradan ama meraklı bir kullanıcı olarak gözlemleridir.)