Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Memlekette son yılların en enteresan “Twitter’ı salladı”larından biri geçenlerde geldi. Malum, “90 yıllık reklam arası” meselesi.
Tülay Hanım’ı bu isabetli atışından dolayı kutlamak isterim. İsabetlidir, çünkü teknik olarak vekili olduğu milletin en az yarısını üzmeyi, kırmayı başarmıştır kendisi. Diğer yarısı da ayakta mı alkışlamıştır bilemiyorum.
***
Evde sandalyenin yeri değişse buna günlerce alışamayan biriyim, 2023’te bir şeyler değişecekmiş gibi havalar yaratılıyor. Açık konuşayım, kendimi iyi hissetmiyorum.
Siz kabul edin ya da etmeyin ama insanlar ülkelerine saygı beklerler ve ülkelerini severler. Bundan doğal bir şey de olamaz. Ayrıca vatanseverlik on yıllara göre değişen bir trend, iktidara göre azalıp çoğalan bir şey değil ki. Herkes ülkesini kendi tarzında sever. Ben de eleştiriyorum, beğenmediklerimi yazıyorum, bazen ülkem beni bayağı hayal kırıklığına uğratıyor ama ona reklam arası demem doğrusu. Kendisini seviyorum ben.
***
Yüzlerce laf edildi aynı şeyleri tekrar edecek değilim. Tülay Babuşcu ifade hakkını kullanmıştır neticede. Barbar olmadığımdan ben de elbette onun bu hakkına saygı gösteriyorum.
Son günlerde bazı kesimler tarafından “Benim kutsalıma hakaret edenin vay haline” şeklinde yaratılan yüksek tansiyonu hem dünyada hem Türkiye’de yaşıyoruz. Ancak kendi değerlerine saygı bekleyenler, başkalarının kutsal kabul ettiği değerlere karşı pek hassas değiller gibi bir görüntü var ortada, benden söylemesi.
***
Son bir not: Müslüman Fransız oyuncu Jamel Debbouze geçenlerde kendisine Charlie Hebdo saldırısı ve ifade özgürlüğü meselesi sorulunca “Fransa benim annem, anneme dokunmayın” diye konuştu.
Ben ne demek istediğini anladım. Siz de anlamaya çalışın.

Haberin Devamı

Barışı bu dil mi getirecek?

Altan Tan Türkiye’ye barışı getirme iddiasındaki bir partinin, bir hareketin millletvekili. Her gün ayrı bir haber kanalında konuşuyor. Pek güzel, pek tatlı, pek nüktedan kendisi. “Nefret dilini değiştirelim, barışın dilini kullanalım”lar havada uçuşuyor. “Özgürlükler, demokrasiler, hoşgörüler” her cümlede baş köşede yer alıyor. Ağzından adeta bal damlıyor Altan Tan’ın.
Ta ki kendisine basit bir soru sorulana kadar. “Cumhuriyet gazetesinin Charlie Hebdo dergisinden alıntılar basması konusunda ne düşünüyorsunuz?”
“Sırf sosyetik olacak, fikir özgürlüğü olacak, üç tane sahte naylon beyaz Türk beni alkışlayacak diye dinimden imanımdan vazgeçecek halim yok.” Yanıt bu.
Bu cümlede kaç tane nefret suçu işlenmiş, bunu kenara bırakıyorum, soruyorum:
Barışı bu dil mi getirecek? Barışı bu bakış açısı mı getirecek?
HDP bu kafayla mı CHP’den çalacağı oylarla Meclis’e girecek? Demirtaş Bey “naylon beyaz Türkler” konusunda ne derler acaba?
En vahimi de şu: Yarın insanlar karşınıza dikilip “Üç beş naylon Beyaz Kürt alkışlayacak diye vatanımdan olacak halim yok” derse ne cevap vereceksiniz?

Haberin Devamı

IŞİD’in elinde 40 gün

Bünyamin Aygün arkadaşımızın IŞİD’in elinde tutsak olarak geçirdiği 40 günün bütün ayrıntıları kitap oldu. Bünyamin bölgede çektiği fotoğrafları da kullanarak bir tarihi tanıklık, bir esaret güncesi şeklinde yazmış kitabını. IŞİD’i ve psikolojisini merak edenler okumalı. IŞİD’e DAİŞ diyenlerin IŞİD tarafından cezalandırıldığını bilmiyordum. Kitapta sizi şaşırtacak daha pek çok detay var.