Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Rolling Stone okurlarına sormuş. Alınan sonuçları sektörün ileri gelen oyuncularından aldığı istatistiklerle harmanlamış, konser ve turnelerle ilgili çarpıcı sonuçlara ulaşmış. Okuyunca gördüm ki bütün dünyada aynı şeyler gündemde. Bakın bizi de yakından ilgilendiren bazı bilgileri aşağı aldım. Alın size karşılaştırma yapma fırsatı...
- Dünya çapındaki turne ve tek konserlerde satışa sunulan her on biletin altısı satılıyor. Dört bileti de bir şekilde sponsorlar telafi etmiş oluyor.
-Pollstar’ın (pollstar.com) açıkladığı rakamlara göre 1999’da konser ekonomisi 1,5 milyar dolardı. Bugün 4,5 milyar dolar. Ancak bilet fiyatları o kadar yüksek ki artık seyirci cezalandırıyor ve gitmiyor.
-Geçen yıl ABD’de bir önceki yıla göre yüzde 10 daha fazla bilet satılmış. Avrupa’da da bilet satışları çok iyi. İnsanlar festivallere gidiyor ve burada hatırı sayılır ölçüde para harcıyor. Ancak bilet fiyatları böyle giderse satışların düşeceğine dair işaretler var. Amerika’da Eagles, Christina Aguilera gibi isimlerin stat konserlerini iptal ettiği konuşuluyor.
-Live Nation, Ticketmaster ile birleşmesinin ardından müzik tarihinin en güçlü şirketi oldu. Rakibi AEG Live ile birlikte bu iki firmanın sanatçılarla yaptığı garantili ön ödemeli anlaşmalar bilet fiyatlarının yüksek olmasının en büyük nedeni. Mesela Madonna, U2 gibi isimler, Eagles falan gibi Amerika’da büyük iş yapan ekipler, turnelerine büyük ilgi olan firmalardan peşin para alıyor. Firma önce parayı bayılıyor sonra o parayı çıkarmak için bilet fiyatlarını köklüyor.
-Dünyanın en büyük konser organizatörü Live Nation bu yıl 700’den fazla konser için bilet fiyatında son dakikada yüzde 25 indirim yaptıklarını açıkladı. Sebep yetersiz satış.
-Son dakikada indirim stratejisi seyirciyi son dakikaya kadar beklemeye yönelttiği için riskli.
Çünkü erken bilet alanlar kendilerini enayi yerine konmuş hissediyor. Bu da organizatörler için son dakikaya kadar risk demek. Yani çözüm baştan makul fiyata bilet satmak.
-Amerika’da konserlere gidenlerin yüzde 35’i yüksek bilet fiyatlarından yüzde 25’i konser ve festival alanındaki hizmetlerin pahalılığından şikayetçi.
-Bir konsere en fazla 155 dolar, yani yaklaşık 250 TL ödemek istiyorlar.
-Üç günlük bir festivale en fazla 148 dolar, yani yaklaşık 235 TL, bir stat ya da arena konserine en fazla 59 dolar, yani yaklaşık 95 TL vermek istiyorlar.
-Amerikalı seyirci yılda ortalama altı konsere, iki festivale bilet alarak gidiyor.

Gelin aynı anketi, biz de yapalım!
Bilet fiyatlarından şikayetçi misiniz? O zaman dırdırı bırakın hafifmuzik.org’a girin ve soruları yanıtlayın. Organizatörlere de isteklerinizi bildirmiş olun.


Gececinin kokoreç notları

Bilet fiyatlarından şikayet ediyorsanız okuyun


“AB’ye girmenin bedeli kokoreç olacaksa ben Türkiye’de kalayım daha iyi” diyecek kadar iddialı olmasam da kokoreçi severim. Özellikle gece bir konser çıkışı falan illa bir şey yiyeceksem kokoreçe dadanırım. Eskiden okul çıkışı Balık Pazarı’ndaki Şampiyon’a giderdik. Pek severdik. Ama ya o zaman damak tadımız farklıydı ya da Şampiyon adam gibi kokoreç yapıyordu. Şimdi ne Şampiyon ne de Mercan’ın yaptığı şeyin kokoreçle ilgisi yok. Baharat basılmış, biber ve domates arası tatsız tuzsuz bir şeyler. Verdikleri bu.
Ama şükürler olsun kokoreç hâlâ
yapılıyor işini bilenler tarafından. Kömürde
ve tabii ki seyyar arabada... Vedat Milor izin verirse size kefil olduğum ve standartı bozmayan üç nokta önereyim:
Kuledibi
Efendim burada arabayla satan usta o kadar iyi ki, rivayete göre Faruk Eczacıbaşı onun için belediyeden özel izin almış. Şimdi meydanda tam Eczacıbaşı’nın evinin önünde açıyor zaten dükkanı. Gerçekten de iyi pişmiş tarafından alırsanız parmaklarınızı yersiniz.
Beşiktaş’ta Üsküdar iskelesi önü
Burada birden fazla araba duruyor. Ama hepsinde kalite belli bir standartın üzerinde.
Gece karşı yolcusu için motor öncesi son fırsat.
Ihlamur’da Evlendirme Dairesi’nin arka köşesi
Favorim. Sabah altıya kadar hizmette sınır yok. Kömürde kokoreç sanatının en çarpıcı ve leziz örnekleri burada. Ekmeği de her zaman çıtır (bu çok önemli). İçine kendi hazırladığı hafif acı bir de sos koyuyor istek üzerine. Ama abartmayın.
Pazar pazar gececinin kokoreç notları böyle...

PAZAR ALBÜMÜ

The Baseballs “Strike”Alman yapmış. Elvis olsa ve “Umbrella” (Rihanna), “I Don’t Feel Like Dancin” (Scissor Sisters), “Crazy in Love” (Beyonce), “Let’s Get Loud” Jennifer Lopez, “Hot N Cold” (Katy Perry) gibi şarkıları söylese nasıl olurdu diye düşünmüş Berlinli The Baseballs.
Ve “Strike” isimli albümlerinde bu düşünceyi hayata geçirmişler. Çok güzel, çok sığ, çok şahane ve eğlenceli. Ben çok sevdim. Espri yeteneği olanlar pazar gününün tadını çıkarsın bu albümle.
Kilit şarkı: “Umbrella”

Bilet fiyatlarından şikayet ediyorsanız okuyun


Beş parmak yeni Ugg mı?
Valla ne alaka demeyin yazmazsam çatlarım. New York’ta her yerde vardı. İlk gördüğümde bir garip geldi. Sonra gözüm alıştı. “Nedir o?” derseniz Vibram’ın ürettiği FiveFingers (yani beş parmak) isimli bir model bu. İnsanlara yalınayak dolaşma hissi yaşatıyor. Vibram doğa sporcularının tanıdığı markadır. Çevreye uyum konseptinden mi yola çıktılar bilmem. Bu beş parmak yeni Ugg olursa şaşırmam. Üzülürüm. Ne dersiniz moda blogger’ları?