Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Emek tarih olmuş haberimiz yok


“Emek Sineması’nı onarmayalım. Yıkıp alışveriş merkezi yapalım. Üst katına da Emek’in kopyasını tekrardan inşa edelim.” Plan bu


Beyoğlu’nun ve İstanbul’un en önemli, en büyük sinema salonu şu anda kapalı. Ama kimse arkasından feryat etmiyor. Çünkü teknik olarak “tadilatta.” Ama daha tek çivi çakılmadı. Bekleniyor. Ne bekleniyor derseniz, ben de bilmiyorum. Çünkü bütün kompleksi işletmek için ruhsat sahibi olan Multi Türkmall isimli şirketi ne zaman bir gazeteci arasa “Bize bir mail atın bu konuda, biz bakalım” yanıtını alıyor. Bunun anlamını her gazeteci bilir. “Yanıt veriyoruz, yanıt yok”tur bu...
Emek Sineması’nı Emekli Sandığı’ndan devralan ve sinemayı olduğu gibi tarihi dokusu içinde restore edeceğini açıklayan Mars Sinemaları’ndan da haber yok. Zira şu anda Emek’te yapılan hiçbir şey yok.
Büyük bir ihtimalle şehir hayatımızın kolektif belleğinin bir parçası olmuş, ilgiye ve her bakımdan onarıma ve yenilenmeye muhtaç bu İstanbul’un bu “sinema sarayı”, içinde bulunduğu Cercle d’Orient kompleksi ile birlikte yıkılacak ve alışveriş merkezi olacak. Sinema için düşünülen çözüm ise yıkılan Emek’i bu alışveriş merkezinin en üst katında yeniden inşa etmek (!).
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan bir süre önce Referans gazetesine “Ha bodrumda durmuş, ha ikinci katta. Önemli olan o binanın içinde Emek Sineması’nın olması” demişti.
Şimdi neden Emek tarih oldu dediğimi anladınız mı?


Yakında Beyoğlu’nda sinema kalmayacak!
Konu sırf Emek değil aslında. Şu anda aynı kompleks içinde Rüya Sineması da var. Onun da geleceği meçhul. Sinepop, İstanbul Film Festivali’nin ardından yıkılabilir zira onun bulunduğu Demirörenlere ait binalar kompleksi de her an “tadilat”a girebilir. Alkazar zaten kapandı. Yakında sadece Fitaş (İstanbul’un açık ara en kötü sineması) kalacak Beyoğlu’nda. Belki bir de Atlas.
Bu noktada şuna karar vermek lazım. Sinemamız için önemli bir mekan olan Beyoğlu’nda bulunan ve şu anda hepsi sefil durumdaki bu tarihi sinemaları onarıp kazanacak mıyız? Yoksa yıkıp altın değerindeki arazilerinin üzerine alışveriş merkezleri mi dikeceğiz?
Ahmet Misbah Demircan takip ettiğim kadarıyla sanata ve kültüre büyük destek olan, mantıklı ve çağdaş bir yönetici. Sinemaseverlerin onun bu konudaki fikirlerini merak ettiğine eminim.

Giderek üzdün bizi Demir Demirkan
Biz onu Pentagram’da tanıdık sevdik. Sonra bir türlü olmadı, olamadı. Demir Demirkan bir türlü insanların zihninde yer edecek bir işe imza atamadı. “Everyway That I Can” ve Sertab Erener’in sevgilisi olması dışında gündeme gelemedi. “Öfkem ve Ben” isimli maxi single’ını dinledim. Duman’ı hatırlatan darbukalı arabesk aşk baladı kafaları, 90’lardan kalma gitar tonları... İyi müzisyendir. Ama bana Demir Demirkan dinlemek için bir neden söyleyin yazayım. Ben düşündüm taşındım bulamadım çünkü.

Kızlar ve erkekler!
- Kız kararsızdır: Mönü geldiğinde yarım saat düşünür. Size sorar. “Evet harika bir seçim” dediğinizde ses tonunuzdan ikna olmazsa yarım saat daha düşünür.
-Kız değiştirir: Mönüdeki bir şeyi illa değiştirir. Bir şeyin içindeki bir şeyi çıkarttırır, onun yerine başka bir şey koydurur. Bunun olması için büyük bir savaş verir. Surat eder, tansiyonu yükseltir.
-Kız “bir şeyler yapmak” ister. “Bir yerlere” gitmek ister. “Şeker birşeyler” almak ister. “Yeni birşeyler” içmek ister. Mağaza gezmek ister. Hepsini hemen ister...
-Erkek her gün yeni bir yere gitmektense beğendiği yerin müdavimi olur. Çevreyi bu şekilde tanır. Geçen hafta Berlin’e beş kız ile birlikte gittim... Ne alaka derseniz, ondandır.

Burlesque modası!
Hani Marylin Manson’ın eski manitası Dita Von Teese’in yaptığı şey. Striptizin dramatik ve vintage hali yani. Adamlar alıp izlesin diye mi, yoksa ev kadınları kocalarını baştan çıkarsın diye mi bilemem. Ama EMI “Immodesty Blaize Presents-Burlesque Undressed” isimli DVD’yi ithal etmiş, şu anda satışta. Bir ara batıda oryantal yapan ev kadınları modaydı. Şimdi de burlesque yükselişte herhalde. Sağda solda jartiyerli martiyerli bir kadın görürseniz olaya Fransız kalmayın diye... Bizimkisi hizmet yarışı.


İstanbul konser turizmi merkezi olur mu?
Emek tarih olmuş haberimiz yok

Olur. Bal gibi olur. Geçen baharda Pozitif’in patronları Ahmet ve Mehmet Uluğ ile Cem Yegül, Maslak Ayazağa’da Black Box isimli dev bir arena açacaklarından söz etmişlerdi. Şimdi size başka bir haber vereyim. İçinde kapalı bir arenanın olduğu dev bir eğlence kompleksi daha 29 Ekim’de hizmete giriyor. Adı Ora İstanbul. “Bayrampaşa’da Carrefour var ya onun yanında” diye kısaca tarif edebileceğim bir mevkide yer alacak. 360 bin metrekare kapalı alan, oteller, alışveriş merkezleri, 6 bin 500 kişilik bir arena, rollercoaster, açık hava tiyatrosu, sergi salonu ne ararsanız var. Bir ucuna Tünel meydanı deseniz diğer ucu Taksim Meydanı neredeyse, o kadar büyük.
Beni ilgilendiren kısmı elbette buradaki dev arena. Yılın 12 ayı her türden en büyük isimlerin yolu buraya düşecek demek bu. Sevdiği grup memlekete gelmiyor diye İstanbul’dan kalkıp Londra’ya, Atina’ya, Zagreb’e konser izlemeye giden (ben de dahil) bir sürü insan tanıyorum. Bunun gibi pek çok kişi bundan sonra yurtdışından İstanbul’a gelebilir. İstanbul dünya konser rotasının kalıcı ve devamlı bir ayağı olabilir. Turizm sadece lokum, kebap, oryantal Boğaz değil yani. Bunu da anlayacağız yavaş yavaş...