Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu CD’leri dayayıp birayı ucuz tuttuk mu tamamdır. Her şehirli yetişkinin en az bir kere kurduğu hayali gerçekleştirip yazlık mekanımızı açabiliriz. Bülent Forta duymazsa tabii...

Güneyde kafe açtıran albümler...



“Now & Forever”
3 CD - 45 şarkı

Bu albümü alıp içinde ne var diye bakınca insan Kuşadası, Didim ya da Kaş’a gidip bar açmak istiyor. Çok derleme gördüm, böylesine ilk kez denk geliyorum. Boney M ile başlıyor, Gogol Bordello’yla devam ediyor. İçinde Justin Timberlake, Pink, Britney Spears, Shakira da var, Calvin Harris, MGMT ve Broken Bells de. Yani alın bunları CD player’a ya da bilgisayara koyun devamlı çalısın. Birayı ucuz tutun gelsin İngilizi, Hollandalısı, Almanı, gelsin paralar...

“Lounge 2011” / 3 CD - 36 şarkı
Bu albümle Kelebekler Vadisi’nde,

Kabak Koyu’nun tepelerinde, Faralya köyü civarında falan güzel lounge mekanı açılır. Fiyatları da kazık tutun, elinizi korkak alıştırmayın. Nişantaşı-Levent-Ulus çevresinden yerli turist akar.
Limonata 25 TL (içine de elma dilimi falan koyarsınız). Yogası, masajı derken servet yaptınız gitti. İspanyolca, İtalyanca, Fransızca dinlendirici tarzda ne ararsanız var.
Ciddiyim, bu üç CD’lik albümü beğenmeyecek birini zor bulursunuz. “Careless Whisper”ın Latin versiyonu da dahil diyeyim siz anlayın (Unutmadan, mum falan da yakın, ortamda iyi gider).

“Cafe De Pera Story Episode I”
3 CD 58 şarkı

Bu albümü dinlerken gün batımında yemeğe oturmuş, gündüz güneşte kavrulduktan sonra beyaz gömlekleriyle her zamankinden daha kırmızı çiftleri görebiliyorum. Çatal bıçak seslerini, masada kendi kendine terleyen bira bardağıyla pembe şarap kadehinin tokuşurken çıkardığı çınn sesini bile duyuyorum. Fonda belli belirsiz, kahkahalarla bölünen bir sohbet uğultusu. Butik otel açası geliyor insanın resmen. Pink Martini’den Sade’ye, Anggun’dan, Macy Gray’e kadro sağlam.

“All Time Joy Classics”
3 CD 45 şarkı

Sahile git, ateş yak. Gitara gerek yok, bu şarkıları dinlesen tamam. Datça ya da Dalyan sahilinde tavandan sallanan balık ağları, sazlıklardan örülmüş eğreti çatı altında oturup, dev çınar ağacının gövdesine monte edilmiş bardaki rasta örgülü dövmeli barmenden tombul şişe Efes isteyen genç tatilcileri hayal edebiliyorum. Güneş batarken fonda “One More Cup of Coffee” ardından “The Sound of Silence” giriyor. Muhtemelen 1979’dan beri burada bu şarkılar çalıyor. Burası derken öyle bir yer yok, fazla havaya girdim. Bu derlemeyle böyle bir mekan açılır. Ama para mara kazanamazsınız. Sezonu kurtarsa yeter.


Trafikte

-Genellikle Radyo Eksen 96.0 ya da Dinamo
103.8 dinliyorum. Ama kesmiyor. Sürekli arayıştayım.
-Hangi şeride girsem o şerit tıkanıyor. Olduğum şeritte kalınca da sıkıntıdan patlıyorum.
-Sürekli elimde telefon, Twitter’a giriyorum. Daralıp emniyet kemerini çıkarıyorum. Araba duruyor nasılsa...
-Üstgeçitlerdeki belediye duyurularını okuyorum.
Her şey harika, hayat güzel, işler yolunda...
-Bazen arabadan inip sanki bir şey değişecekmiş gibi ileri doğru bakıyorum. Artistik duruş...
-Fuat’ın “Gidik” isimli şarkısını arka arkaya dinliyorum. Yanıma bir “Hyundai laz disko minibüs” geldiğinde sesi açıyorum.


Sosyal ortamlardan muhtelif dramlar

-Masanın ucunda kalan adamın dramı. Masanın ucunda kalan adama elimizi uzatalım. Yazıktır.
-Erken sarhoş olan adamın dramı. Herkes eğlenmeye devam edecek, o saat 10’da uyuyacak. Sabah 4’te susayarak uyanacak.
-Karşı cinse “Saatiniz kaç” diye sorarak sosyalleşmeye çalışan adamın dramı. Şaşırmayın, kızmayın, anlamaya çalışın. Hâlâ var...
-“Aslında en güzel spor yürümek” diyen tembelin dramı. Spor salonuna gitmeye üşenirsen yürümek en güzel spor tabii sana...
-Karışık mönüden yemek seçemeyen adamın dramı. Bana da aynısından...
-Bilmediği yerin kapısına yaklaşan adamın dramı. İtmek ya da çekmek. İşte bütün mesele bu.

PAZAR ALBÜMÜ

Kate Moss bu hafta evleniyor. Hem de The Kills üyesi Jamie Hince ile. Ayrıntıları karşı sayfada görüyorsunuz. Herkes geline aşina ama damat tarafını geçiştiriyorlar. Biz geçiştirmeyelim. Baba ekiplerden The Kills’in yeni albümü bu yakında çıktı. Adı “Blood Pressures”. Pek güzeli pek harbi 2011 model bir rock albümü olmuş. Zaten The Kills’in elemanlarının da bulaştığı, Jack White’ın projeleri olan The Raconteurs, The Dead Weather gibi grupların yeri ayrıdır. Komple araştırıp not ediniz. Pazar pazar tereddüt etmeden dinleyiniz.


Müzik dışı insan!

Hayatta her şeyi yanlış anlamış, piyano çalmayı, beste yapmayı öğrenmiş ama bunun bedeli olarak kalan her şeyi ıskalamış biri var.
Şımarık çocuklar gibi ilgiyi kaybedince sofradaki tabağını deviriyor, masa örtüsünü çekiyor, bardağı yere atıyor, ortalığı birbirine katıyor. Yine de ilgi çekemeyince başlıyor ağlamaya. Gene başladı.
Neymiş? Bu defa da teste tabii tutacakmış herkesi. Kim müzik içi, kim müzik dışı onu anlayacak, yetki belgesi verecek.
Testleri, sınavları oldum olası hiç sevmem. Kafama göre takılırım. Hoşuma giden şeyi tür ayırt etmeden dinlerim. Doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yazarım. Bunun için kimseye hesap verecek değilim.
Ve merak ediyorsan, evet, ben müzik dışıyım. Müzikdışı insanım. O yüzden bana ilişme.
Sen ve temsil ettiğin kafa içindeyse benim olmam gereken yer dışıdır zaten.