Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Müzik dünyasının gündemi yaz festivallerine hazırlık ve turne gruplarının yeni albümleri. Son haftalardaysa Arctic Monkeys’in yeni albümü en fazla tartışılan konu.

Arctic Monkeys’in “Tranquility Base Hotel&Casiono” adını verdiği yeni albümü neden bu kadar önemli? Aslında tek bir neden yok. İlki, Monkeys iyi satıyor. İyi dinleniyor. Son albümleri 2013 tarihli “AM” çıktığı hafta dünyada en fazla satan ikinci albüm olmuştu. Bir numara Daft Punk’tı. “Random Access Memories”in müzik tarihinin ticari açıdan en başarılı albümlerinden biri olduğunu hatırlarsak Arctic Monkeys’in başarısı da anlaşılacaktır. Bir pop/dans albümüyle başa baş mücadele edebilen bir rock albümü.

Haberin Devamı

Elektronik müzik ve hip hop dünyasında rock’ın çoktan “dede” müziği olarak algılanmaya başladığı çağda sembolik anlamı büyüktü Arctic Monkeys’in. Neticede yeni nesil rock dediğimiz gruplar bile artık 40’lı 50’li yaşlarda amcalar tarafından icra ediliyor bugün ve Arctic Monkeys ekibi daha 30’ların başına yeni ulaştı. Arctic Monkeys sadece “AM” döneminde değil öncesinde de, çıktıkları günden bu yana hep şaşırttılar. İnternette isimlerini duyuran ekip (MySpace’i hatırlayan var mı?) YouTube’da izlenme rekorları kırınca şirketler peşlerine düşmüştü. “İnternet bağımsız müziğe ne güzel faydalar sağladı” döneminin başlarıydı ve bu alanda müthiş bir iyimserlik vardı. Sanatçılar stream gelirlerinin düşük olmasından şikayet etmiyorlar sadece korsandan yakınıyorlardı.

Haftanın albümü Arctic Monkeys’den

İşte 2006’da yayınlanan “Whatever people Say I Am, I Am Not” böyle bir ortamda çıktı ve çıkış haftasında İngiltere’de The Beatles’ın ilk hafta satış rekorunu kırdı. Ben bugün bu albümü modern klasikler arasında sayarım. Henüz 19 yaşındaki dört gencin kurduğu, enstrümanlarına büyük bir hırs ve şehvetle abandıkları bir müzikti bu. Katıksız bir garaj müziği, efektlerden, süsten makyajdan uzak cayır cayır bir rock sound’u. Adeta rock ilkel günlerine dönerek yeniden doğuyordu. Tabii böyle bir şey olmadı. Monkeys şahane bir kariyer yakaladı ama rock müzik için aynısı söylenemez. Bugün Arctic Monkeys ve Alex Turner o kadar ünlü ki giyimi kuşamı, görünümü dünya magazin basınının her zaman gündeminde. Ne bileyim, mesela geçenlerde sakalını kessin kampanyası yapılıyordu...

Haberin Devamı

Yeni arayışlarda

Bize bu yazıyı yazdıran yeni albüme gelirsek, kabul etmek lazım ki grup beş albümden sonra 2018 itibarıyla yeni arayışlarda. İnsanlar önceki albümün ağırlıklı hip hop dokunuşlarıyla zenginleşmiş hard rock estetiğini bu albümde bulamayacaklar. Büyük hit şarkıları da çıkaramayacak bu albüm belli. Ama dert değil çünkü Arctic Monkeys’in yeteri kadar hit şarkısı var. Burada estetik bütünlük arz eden bir çalışma söz konusu. Günümüzde “iş yapan şarkıların bir araya toplanması” haline indirgenerek giderek unutulan albüm formatına katkı yapan bir çalışma olarak da görebiliriz.

Estetikten bahsedecek olursak, Alex Turner’ın, İngiltere’nin “modern dandy” akımına dahil edebileceğim müzisyenlerden Miles Kane ile birlikte hayata geçirdiği ‘The Last Shadow Puppets’ı hatırlamamız lazım. Albüm bu çerçevede nitelikli sözleri öne çıkaran melodik yapılarla ilerliyor. Alex Turner albümde ‘The Last Shadow Puppets’ta geliştirdiği “kasları” kullanmış. Monkeys’e özgü bas davul riff’leri de arka planda “catchy” cümleler oluşturuyor.

Haberin Devamı

Ancak bir isimden daha söz etmek isterim. Bu albümde Alex Turner’ın sanatsal ve felsefi anlamda kendine örnek aldığı “abi”lerden Richard Hawley esintileri de buldum. Özellikle vokal melodilerinde. Hawley çok yetenekli bir besteci ve kendine has hayli melodik insanı içine çeken şarkıları var. Mesela “Tonight The Streets Are Ours”u ya da “Heart Of Oak”u dinleyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bu açıdan bakıldığında Arctic Monkeys güzel bir Richard Hawley albümü yapmış da diyebilirim ben, işi biraz da mizaha vurarak.

Haftanın albümü Arctic Monkeys’den

(“Tranquility Base Hote & Casino” - Arctic Monkeys, Domino)

Geleceği değil bugünü anlatıyor

“Tranquility Base HoteL&Casino” albümünün kapağı “Air” albümlerini andırıyor. Bir tür uzay perspektifinde, Turner bize ayda sessiz sakin bir barın köşesinde kendi kendine çalan bir caz grubunun solisti olarak sesleniyor neredeyse. Sözler siyaset, tüketim toplumu, teknolojinin bize ettikleri üzerine. Kapaktaki uzay sembolizmine çok kapılmayın, aslında Turner geleceği değil bugünü anlatıyor. Gözümün önüne “Air” albüm kapakları kadar “The Shining”deki bar da geldi. İyimserlik ve nihilizm, melekler ve şeytanlar bir arada. Şarkılardan tek tek bahsederek bu tip bir analize girmeye gerek görmüyorum. Çünkü bu çalışma albüm olarak baştan sona dinleyince güzel. Aradan cımbızla çekmek yanılgılara neden olabilir. Yine de “Science Fiction”, “One Point Perpective”, “Batphone”, “Four Out Of Five”, “She Looks Like Fun”, “The Ultracheese” albümün genel durumunu iyi anlatıyor gibi geldi. Arctic Monkeys bu yaz Avrupa’da neredeyse her şehirde çalıyor. Bir hafta sonu ayarlanarak kendilerine denk gelinebilir, uzay barlarına konuk olunabilir.