Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Recep Tayyip Erdoğan @KonyaBBSporveKongreMerkezi. Türkiye’nin en büyük hatibi, televizyonda, gazetede, radyoda, internette reytingi en yüksek ünlüsü hepimizin bildiği gibi Sayın Başbakan. O halde buyrun “Konya konseri”nin analizine...

Haftanın konseri

Konya’dan Ak Gençlik’e ait olduğu ileri sürülen bir “şarkı ve tezahürat listesi”.

En son 18 Aralık 2009’da Başbakan’ın Meclis konuşmasını değerlendirip bir konser eleştirisi gibi yazmışım bu köşede (“Bir rock yıldızı olarak Başbakan!”). Aradan tam dört yıl geçti, Türkiye değişti, kafalar değişti, peki bakalım Sayın Başbakan’ın performansı nasıl değişmiş... Şarkı şarkı inceleyelim.
* “Millete sevdalıyız”: Eskiden beri söylediği ve hep iyi tepki alan bir “eser”. Seçimlerden hep yüksek oy alan ve yerel yönetimlerdeki hizmetleriyle güçlenmiş bir liderin elbette vurguyu buradan yapması çok doğal. Yalnız son zamanlarda bu şarkı seyircinin yarısına hitap ediyor. Yüzde 50’lik bir bölüm bu şarkıda sıkılıyor.
* “Bizim Allah’ımız var (Allah bize yeter)”: Gezi döneminde çıkan yeni bir eser. “Biz bu yola kefenimizi giyip çıktık”ın farklı bir versiyonu. 2014 kışının hiti olur. “Onların topu tüfeği varsa...” diye girildiğinde daha etkili. “Komplolara karşı inancımız yeter” temasıyla yaratılan yepyeni mağduriyet bir kısım basında büyük ilgi görüyor, manşetlerde kucaklanıyor.
* “Yaradılanı severiz yaratandan dolayı”: Alevilerle ya da Kürtlerle bir problem oldu mu, Hıristiyan azınlıklarla ilgili bir mesaj gerekti mi bu şarkı adeta bir hoşgörü kanıtı gibi hemen repertuvardan çıkıp icra ediliyor. Giderek etkisini yitiren bir eser.
* “Tek bayrak”: “Yaradılanı”ndan sonra gelir. Kürtlere pek hitap etmez.
“Cemaat remiksi” şu ara çok popüler
* “Teminatı benim”: Endişeli modernleri sakinleştirmek için
tercih ediliyor. Sağ el sol göğüste söylendiğinde daha etkili. Son günlerde alkış almıyor.
* “Benim ülkem”: Yeni bir çalışma. Yalnız seyirci, en büyük hayran dahi olsa yeni şarkı sevmez. Uyum sağlayamaz. Hep eski şarkıları istek yapar. Birinci tekil hali pek ilgi görmedi.
* “Suriye”: Bir sene kadar önce oldukça alkış alan, ancak şu anda geri dönüşü zayıf bir eser. “One Minute”un başarısının ardından piyasaya sürüldü ancak şu anda maalesef sadece “değerli bir yalnızlık” hissi yaratıyor.
* “Filistin, Mısır, Bosna”: “Eskiden buralar hep bizimdi” temasını içeren Müslüman diyarları üçlemesinin etkisi de giderek azalıyor. Şu an sadece sadık dinleyiciyi heyecanlandırır.
* “Ameliyat... (Cemaat remiks)”: Orijinali “Türkiye üzerinde ameliyat yaptırmayız” şeklinde tanımlanan bu halk ezgisi farklı remikslerle sunuluyor. Bazen Kürt, bazen Alevi, bazen faiz lobisi remiksi ilgi görüyor. “Cemaat remiksi” şu ara çok popüler.
* “Çapulcu”: Kısa bir süre hit oldu ancak şu an çok söylenmeyen bir eser.
* “Hapisten geliyorum” (slow): Önemli bir mağduriyet türküsü. Ancak şu ara o kadar çok hapis ve gözaltı mağduru var ki etkisi sınırlı.

Hazırlık dönemi şart
* “Ce Ha Pe”: En sevilen eseri. Gerçek bir hit. Hep en sona bırakıyor. Kimi zaman bis yaptığında Ak gençliğe dönerek “Evet elleri görelim” tadında coşkuyla seslendirdiği ve seyirciye söylettiği bir eser. 1930’lardan nağmeler taşıyan versiyonuyla etkili.
Sonuç: Konya konserine seyirci hazırlıklı gelmişti. Ancak istenen performans gerçekleşmedi. Repertuvarından klasikleşmiş bir-iki esere yer verdi ama daha ziyade yeni eserler sundu. Seyirci yenilik sevmez. Yeni şarkı çıktı mı konsantrasyonu düşer, kendi arasında konuşmaya başlar, tuvalete ya da yiyecek içecek almaya gider.
Efsane “konser”lere imza atan biri olarak bunun göz doldurmadığını ifade edeyim. Erdoğan kimi zaman şarkıları tribünlere tekrarlatmak zorunda kaldı. Kimi zaman da şarkıyı kesip trübünlere doğrudan konuştu. Anlaşılan seyirciye önceden dağıtıldığı iddia edilen kağıtlar da pek işe yaramamış.
2009’da 10 üzerinden 9 vermişim Sayın Başbakan’a. Şu anda en fazla 5.5’tan 6 alır. Seçim turnesine kadar bir hazırlık dönemi şart gibi. Benden söylemesi.
Not: Bu yazıda “şarkı” dedim, “eser” dedim, “konser” dedim. Bunlar elbette Başbakan’ın bahsettiği konular, başlıklar ve hitabet performansıyla ilgili yapılmış müzikal benzetmeler. “Anladık herhalde” dediğinizi duyar gibiyim ama belirtmekte fayda var.

Haberin Devamı

Sizin kaset hikayeleriniz

Haberin Devamı

“Elimden çıkarmaya kıyamadığım en önemli kaset: King Crimson - ‘Larks’ Tongues In Aspic’. Plaktan çekim. Plak ise 1992 senesinde Kent Fm 101’in Etiler’deki bürosundan, bana rock müziği sevdiren Mümtaz Eryaman’dan alınma. Üzerimizde lise üniformaları, 15 yaşındaki çocuklara çekmek üzere plaklarını verecek denli janti biriydi. Güvenine ihanet etmeyip hepsini de geri verdik. Nerelerde acaba? Ona selam olsun.” Yazan ve yollayan, okurum Banu Yıldıran Genç.
Not: Mümtaz Eryaman bir dönemin önemli plak ve kaset arşivcilerindendi. Eskiler Taksim McDonald’s’ın yanındaki kaset satılan tezgahı hatırlayacaktır. Kendisi askerde vefat etti. Bu vesileyle anmış olalım.
(Kaset hikayenizi paylaşmak istiyorsanız buyurun sıra sizde, iki satır bir de foto yeter...)

Haberin Devamı

CD

MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR

“Evdekilere Selam” - Yüzyüzeyken Konuşuruz

Adı üzerinde, “yüzyüze”de başarılılar. Bir grup arkadaşınız evinizdeki kanepede gitar çalıyormuş havasında bir albüm. “Kendi Evimde Deplasmandayım”, “Takımdan Ayrı Düz Koşu”daki mizah düzeyini tuttum.

“Selam Yabancı” - Atlas

Fonda rock ve kimi zaman blues temelli müzikler. Ruhunuzu yağmalayan barbar aşklar, yalancı bir İstanbul... Tuna Kiremitçi ve arkadaşları kayda değer bir albüm ortaya koysalar da klişelerden uzaklaşamıyorlar.