Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yeni nesil festivalcilikte dev isimlerle anlaşıp bu isimler üzerinden bilet satmak ve etkinliği tanımlamak artık ikinci planda

Yılın belli mevsimlerinde, müzik yazarıysanız şu soruya maruz kalırsınız: “Bu sene kimler geliyor?” Eskiden bu soru ve yanıtı anlamlı olurdu. Zira Ahmet San’ın 90’lardaki konserlerinden sonra uzun süre pek ünlü isim uğramamıştı memlekete. 2000’lerde konser organizasyonculuğu ve festivalciliğin gelişmesiyle her yıl “sanatçı getirme” işinin bir yarışa dönüşmesi biraz bundandı. Her yıl gelen isimler sıralanır, bu isimler tartışılır, sosyal medyada (o zaman Ekşi Sözlük ve Facebook) muhabbetler döner, bilet satışı buna göre yapılırdı. Organizatörler kimseye bir türlü yaranamaz, ya seyirciden protesto yer ya da illa biz yazar ve gazetecilerin eleştirilerine maruz kalırlardı.

Haberin Devamı

Bugün bu sistem geçerli değil. Zira gelen geldi. Hatta şu anda Türkiye’de ikinci, üçüncü turlarında bazı mühim isimler. Artık “ilk kez geliyor” heyecanı olmadığından sırf isimle estirilen fırtınalar da tarih oldu. Millet doydu. Kimse “Bu sene kim geliyor?” sorusunu sormuyor. Hatta gelenlerin ilgi çekmeyeceği açık.

Tam da bu noktada, ruhu olan festivaller ve etkinlikler öne çıkıyor. Bunun en güncel örneği Cappadox. Kapadokya’da gastronomi, sanat, müzik odaklı etkinliklerin yer alacağı bir toplaşma, ortak tatil, şehirden kaçış gibi durumlar... Katılımcıların etkinliğe hakikaten katıldığı, sadece bakmadığı bir etkinlik türü. Katılımcı festival. Sessiz yürüyüş adı verilen doğa yürüyüşleri, gastronomi, sağlıklı yeme içme, bedensel ve ruhsal sağlık odaklı aktiviteler, meraklısına yoga ve türevleri... Kapadokya Vadisi’nde peri bacaları arasında ve muhtelif fantastik coğrafi şekiller arasındaki konserleri zaten söylememe gerek yok. Artık festival böyle bir şey (facebook.com/CappadoxFestival).

Yeni bir festival yolda

Cappadox kadar bu konsepte odaklı olmasa da mesela Soundgarden festivali de artık bu türe giriyor. Kilyos’ta deniz kenarında yapılacak (23 Mayıs). Ve kimler gelecek henüz belli değil çünkü zaten orada deniz kenarında güzel bir gün geçirmek isteyen bunu çok da dert etmeyecek. Organizatörler tercihlerinde çok inanılmaz bir hata yapmazsa her şey yolunda gidecek.

Haberin Devamı

Yaz sonunda yeni bir festival daha geliyor. Pozitif’in tasarladığı bu festival de bir konsept festival olacak. Yakında ayrıntıları açıklanır.

Bu tip isim değil de konsept üzerine kurulu festivallerden söz ederken Chill Out Festival’ı unutmayalım. 10’uncu yılını kutlayan festival son yıllarda tam bu çerçeveye doğru evrildi. Biletlerini “Yeryüzündeki cennette hafta sonu için yerinizi ayırtın” diye satıyor. Cennet tarihi 23-24 Mayıs ve henüz açıklanan bir isim ya da program yok. “Nasılsa çimlere yayılacağız ve güzel bir müzik dinleyeceğiz bir şekilde” diye düşündüğünüzde program kendiliğinden ikinci plana düşüyor.

Bakalım festivalcilikteki bu yeni yaklaşımları ve adımları dinleyiciler, katılımcılar nasıl karşılayacak...
Hep birlikte göreceğiz bu yaz.

Birkaç iyi konser

- Fatboy Slim geliyor. Diyeceksiniz ki yılların adamına neden bu heyecan? Norman Cook her zaman kalitesini kormuştur. Üstelik şu anda Brezilya ritimlerine odaklanmış durumda, merak konusu... (İstanbul Blue Nights sunar Rudimental - Fatboy Slim, Küçükçiftlik Park, 11 Nisan)

Haberin Devamı

- Pek sevdiğimiz Alman ekip The Notwist, “Messier Objects” isimli son albümüyle geliyor. Bu “Object”lerden 15-16 tane kadar var albümde. Konser-performans arası bir gösteri olur. (The Notwist, Salon, 25-26 Nisan)

- One Love’ın bu yılki konukları arasında en fazla heyecan yaratanı Julian Casablancas&The Void. “The Strokes’u dünya gözüyle göremedik, bir göreydik iyiydi” diye düşünenler biletini alsın. Ya da The Strokes’u izlemek için Avrupa’daki festivallere gitmeye niyetlensin... (One Love Festival, Life Park, 13-14 Haziran)

CD

MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR

KINTSUGI DEATH CAB FOR CUTIE

Death Cab’in 1997’den bu yana sekizinci uzunçaları bu albüm. Kendi içinde bir estetik bütünlüğü, sağlam bir sound’u var. Ben Gibbard, Zooey Deschanel’den boşanma dönemine göndermeler içeren sözler yazmış. Ayın albümüdür.

THE DAY IS MY ENEMY PRODIGY

Prodigy agresif, punk, sert ve köşeli müziklerin ve mesajların grubu. Bu özellikleri aynen devam ediyor. Altıncı stüdyo albümünde şaşırtacak bir şey yok. Sanki müzikleri çağın ötesindeymiş ve çağ onlara yeni yetişmeye başlamış gibi.