Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Paris’te 13 Kasım’da yapılan saldırı konser mekanlarının güvenliğini gündeme getirdi. Müzik sektörü tek para kaynağı olan turnelerin ve konserlerin hedef haline gelmesinden endişeli...

Nick Alexander 36 yaşındaydı. Sum 41, Panic! At The Disco, The Black Keys ve Eagles of Death Metal gruplarının resmi ürünlerlerinin satışından sorumluydu. Hani konserlerin girişinde CD, tişört gibi şeyler satarlar ya. Onları satıyordu.

Guillaume B. Decherf. Yaşı 43. Les Inrockuptibles dergisinde müzik gazetecisiydi. Konseri izlemeye gitmişti. Yazısı için...

Haberin Devamı

Thomas Ayad 34 yaşındaydı. Mercury Records Fransa’da uluslararası ürün müdürüydü.

Manu Perez, Universal Music Fransa’da marketing sorumlusuydu.

Marie Mosser 24 yaşında. Mercury Records Fransa’da dijital pazarlama çalışanı.

13 Kasım’da Le Bataclan’da katledilen 80 kişi gibi Eagles of Death Metal konserini izliyorlardı. Herhalde müzik sektöründe çalışan bu insanlar o sırada işlerini yaparken akıllarının ucundan geçmezdi IŞİD’in içeri silahlar, bombalar ve kılıçlarla dalacağı.

Konserlerin geleceği


Kalıcı önlemler lazım

Onların trajik ölümü müzik sektörünün artık İslamcı terörün doğrudan hedefi olduğunun en çarpıcı kanıtı gibi. Ama hadise bununla kalmıyor.

Paris saldırıları müzik sektörünü çok farklı şekillerde vurdu. Hepimiz biliyoruz ki ne zaman bir terör saldırısı olsa, ne zaman şehit haberleri gelse, ne zaman bir ekonomik kriz yaşansa faturayı önce eğlence sektörü öder. Konserler iptal olur, turneler ertelenir, gösteriler durur. Türkiye’de bu konuyla çok fazla yüzleştik maalesef son dönemde. Ve hayli tartıştık. Ancak bu defa durum farklı. İki yönüyle farklı.

Birincisi Avrupa özellikle Amerikalı gruplar için yüksek riskli bir bölge. Türkiye’ye terör, cihatçı faaliyetler, asayiş sorunları nedeniyle gelmek istemeyen isimler şu anda Avrupa’nın en medeni şehirlerine gitmeye tereddüt ediyor.

Terör saldırılarının hemen ardından gelen hafta Foo Fighters, U2, Motörhead, Deftones gibi ekiplerin konserlerini iptal etmeleri anlaşılabilir ancak bu durum hemen iki günde normale dönecek gibi durmuyor.
(Bu arada üç günlük yas bitince konserler de tekrar başladı ve kimse bu yüzden müzisyenleri, organizatörleri, mekanları hedefe koymadı. Fransızlar terörle “hayatlarına devam ederek” mücadele ediyor.)

Haberin Devamı

İkincisi şu: Şu anda promoter’lar, tur menajerleri, mekan sahipleri ve label’lar konserlerdeki güvenlik önlemlerini kaçınılmaz olarak masaya yatırmış durumda. Konserlerin terör örgütlerince hedef haline gelmesiyle artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak gibi.

Pek çok sektör ileri geleni ve benim Türkiye’de ulaştığım müzik sektöründen kaynaklar gelecekte konser deneyiminin değişeceğini söylüyor. Çünkü yakın gelecekte kimse İslami terörün biteceğini düşünmüyor. Kalıcı önlemler lazım.

İlk sorgulanan küçük ve orta çaplı mekanların güvenliği. Le Bataclan 1.500 kişilik bir mekandı ve elbette kimse oraya bu tarz bir saldırı beklemediğinden güvenlik seviyesi düşüktü. Teröristler ateş açarak içeri girebildi. Ancak Stade de France’da güvenlik seviyesi yüksek olduğundan bombacı içeri giremedi ve kendini kapıda patlattı. Çok büyük bir facia önlenmiş oldu.

Haberin Devamı

Music Business Worldwide’da yayımlanan bir yazıda bu tarz terör eylemlerine karşı en güvenli yerlerin giriş çıkışı çok sıkı kontrol edilebilecek büyük mekanlar olabileceği fikri ortaya atılmış. Ancak yüz binlerce müzikseveri bir araya toplayan yaz festivallerinin durumu hakkında bir cümle yok.

Artık konsere girmek zorlu bir deneyim

Glastonbury’yi düşünün. V Festival, Roskilde, Reading, Rock Werchter, Primavera Sound, Sziget’teki ortamı biliyorum, burada güvenlik ne kadar yüksek olsa da sızmayı engellemek neredeyse imkansız. Ana sahnenin önünde 50-80 bin kişi oluyor kimi zaman.

Roskilde’de 2000 yılında Pearl Jam konserinde sahne önünde çıkan izdihamda 8 kişi öldü, 26 kişi yaralandı. Ne bomba ne silah. En ufak bir saldırıda kayıpları düşünmek dahi istemem.

11 Eylül’ün ardından havacılıkta güvenlik masaya yatırılmıştı ve elbette çok şey değişti. Muhtemelen bundan sonra konsere girmek hayli zorlu bir deneyim olacak. Bu durum insanları nasıl etkiler ve müzik sektörü altın yumurtlayan tavuğundan olur mu, göreceğiz.

Konserlerin geleceği


Merakla beklediğim dizi

MartIn Scorsese 70’lerde geçen ve o yılların müzik endüstrisine odaklanan bir dizi yapsa. Mick Jagger sponsor olsa. Hatta senaryo da bir diğer şahane Scorsese dizisi “Boardwalk Empire”ın senaristi Terence Winter’a emanet edilse... Nasıl olur? Şahane olur bence. Bir süredir haberleri sosyal medyada önümüze düşen HBO dizisinin adı “Vinyl”. Yayın tarihi 14 Şubat. O zamana kadar 70’leri ve klasik rock’ın roll’u şöyle baştan sona bir yadetmek için yeteri kadar vakit var. Plakları hazırlayın, eksikleri tamamlayın. Bu kış güzel geçecek.