Bugüne kadar Michael Jackson’ın “nasıl” yaşadığını, neler yaptığını gördünüz. Şarkılarını dinlediniz. Şimdi “neden” yaptığını göreceksiniz
Bir kere şunu söyleyelim. Bu hafta vizyona giren “This is It”, şu ana kadar Michael Jackson’a dair çekilmiş en iyi şey. Bulup bulabileceğiniz en iyi görüntülü arşiv.
Ve izledikçe insan o doktorun yedi sülalesine sövüyor. Çünkü adam turp gibi. En ufak bir yaşlanma belirtisi yok. Hareketlerinde bir yaşlılık alameti yok. Dans etmiyor, yaşıyor; hareket değil, şiir bunun adı. Sanki çok kolaymış gibi geliyor bütün o danslar, o derece rahat ve tereddütsüz.
Sahnede görmüş olabilirsiniz, el
sıkışıp tanışmış bile olabilirsiniz. Yine de
bu filmi izlemeniz lazım. Çünkü Michael Jackson burada rol yapmıyor. Her şey olabildiğince gerçek.
Vücut nasıl kullanılır, vücut dili ne demektir? Mimikler ve jestler ne işe yarar? Sahnede nasıl durulur? Sahne nasıl kullanılır? Şarkı nasıl söylenir? Bir orkestra nasıl yönetilir? Bir defa bu soruların yanıtlarını merak ediyorsanız bu filmi izlemeniz şart. Michael Jackson sevip sevmemek sonraki hikaye...
“Müzik dinleyen biriyim” diyorsanız, bu filmi izleyin. “Müzik yapan biriyim” diyorsanız, bu filmi izleyin. “Sahne sanatlarıyla ilgiliyim...” İzle kardeşim.
Öğrenciyseniz bu filmi izleyin. Öğretmenseniz bu filmi izleyin.
“Benim neme gerek bu adam. Bana ne?” diyenleriniz vardır. Biliyorum.
Bu filmi izleyin, sonra konuşalım.
“Kültürümüze yabancı” diyenler, sizi de duyuyorum. İzleyin, siz de izleyin. Bütün aile çoluk çocuk gidin
ve izleyin.
Çünkü bu filmde şu ana kadar görüp görebileceğiniz en iyi şovun hazırlanma süreci var. Çünkü bu filmde dünyanın gelmiş geçmiş en büyük pop yıldızı var. İddia ediyorum, konu “entertainment” ise, böylesi bir kişilik yok.
Eğer bu şovsa, bugüne kadar izlediklerimiz ne? Eğer bugüne kadar izlediklerimiz şov ise bu ne?
Burada şov dediğim, prodüksiyon, muhteşem dançılar, şahane müzisyenler falan değil ama. Hadise Michael Jackson’da bitiyor. Bugüne kadar Michael Jackson’ın “nasıl” yaşadığını, neler yaptığını gördünüz. Şarkılarını dinlediniz. Şimdi “neyle” yaptığını göreceksiniz.
Bir insan ne için yaşar? Yanıtlar muhtelif. Ama ben bu filmi izledikten sonra Michael Jackson’ın neyle, ne için yaşadığını biliyorum. Yanıtı çok basit
ve bu filmde var. İzleyin tartışalım.
İki radyo programı
Efendim Dinamo 103.8 bir süredir yeniden yapılanıyor. Önce Balmumcu’daki şahane mekanlarından (ve herhalde
o güzelim kedilerinden) ayrıldılar. Bir süredir yeni karargahlarına geçme telaşı içindeydiler. Sonunda haberi aldım. Maçka G-Mall’da dükkanı açmışlar. Sezyum bey Kaan Sezgin, “Sevginin Gücü” isimli programıyla pazartesi, salı, çarşamba günleri 18.00-20.00 arası prime time’ı işgal etmiş. Pazartesi akşamı konuk oluyorum. Öyle çanak soru manak soru yok. Albüm tanıt falan da yok. Her şey ortada. Şarkılar, listeler, kafamıza göre takılacağız.
Size bahsedeceğim ikinci program ise sevgili dostum, indie alemlerin prensesi Heval Okçuoğlu’nun Post
Dial’dan Sinan Tınar ile brilikte hazırladığı “The Patchwork”. İlk programı dinledim. İndie alemlerde sınırsız eğlence takılmaca pazar akşamları 22.00-23.00 arası. Dinamo.fm adresini de şöyle bir inceleyin derim.
Bu kıza dikkat!
Filmdeki gitariste önce pek dikkat etmedim. Ama izledikçe dilim tutuldu. Michael Jackson’dan rol çalmayı becerdi hatun. Adı Orianthi Panagaris. Avustralyalı. Altı yaşında gitar çalmaya başlamış. Şu an
23 yaşında. 16 yaşında Steve Vai, 18’inde Santana ile çalmış. Santana kızı görünce “Akşam gel benimle, sahneye çık, karşılıklı takılalım” demiş. Eric Clapton’la çaldıktan sonra isim yapmaya başlamış. Michael Jackson şovuyla muhtemelen bütün dünya onu tanıyacaktı. Belki bu filmle büyük bir şöhret yakalayacak. Bu kız şahane gitar çalıyor. “Beat It”te Eddie Van Halen’ın attığı solonun daha iyisini attı. Takibe alınız.
Filmden notlar