Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dost acı söyler, son dönemde mizah dergileri kısır bir döngüye teslim olmuş gibi görünüyor

izah yazar/çizerliğinde uzun zamandır yeni ve parlak bir isim çıkmadı. Beklentimiz var ama ufukta görünen bir şey yok maalesef. Pek sevdiğim haftalık mizah dergilerinde artık eskiden beri takip ettiğim isimler dışında keyif alacağım, güleceğim, birilerine gösterip yorumlayacağım, “süper” diyeceğim bir şey bulamıyorum.

Umut Sarıkaya’nın tek kişilik başyapıt niteliğindeki dergisi Naber bir istisna. Ama tek adamlık da bir yere kadar. Üçüncü sayı alarm vermeye başlamış.

Haberin Devamı

Leman’a bakıyorum, uzunca bir süredir popülist, ajite kapaklar yaparak mizahı, mizahın amacını, hedefini unutmuş durumda. Ben açıkçası ne demek istediğini, neyi eleştirdiğini dahi anlamıyorum bu derginin.

Mizahın sonu mu

Leman dergisi uzun zamandır popülist kapaklar yapıyor.

Mizahı Twitter’da değil, mizahçılarda arıyorum

Göçmen dramının uluslararası sembolü haline gelen Aylan Kurdi’nin malum fotosunu kullanarak yaptıkları kapağa itiraz etmemek elde değil. Ne zeka kalmış ne ince görmek. Tatilde bir sahilde oturmuş, bilgisayarını açmış bir kadınımız ve ayakları dibinde yatan cansız çocuk. Seksizm, düşmanlık, nefret kokan, faturayı yanlış yere kesen, ajite, ucuz popülizm kokan bir kapak, bir bakış açısı.

Acaba mizah geleneğimizin sonu mu geldi diye korkuyorum. Mizah dergilerimizi kaybedersek bizi biz yapan kimliğimizin önemli bir bölümünü yeri doldurulamayacak şekilde yitirmiş olacağız. Korkum bundan.

Gezi mizahı kitlelere yaydı ama niteliğini artıramadı. Aksine niteliksizleştirdi. Sosyal medyada standart bir espri, mizah anlayışı yerleşmiş durumda. Her şey üç-beş klişe etrafında dolanıp duruluyor. Bu durumu elbette sosyologlar, bu topluma dair araştırmalar yapanlar inceleyecektir. Ben mizahı Twitter’da değil, mizahçılarda aramaya devam edeceğim. Mizah duygumuzu, mizahımızı kaybetmeyelim.

New York’tan iki konser

lAlbert Hammond Jr. konserine denk gelince gitmeden edemedim. Konser salonu Bowery Ballroom, New York’un Babylon’u gibi bir yer. Daha eski, daha köhne, daha sade. Seyirci ise bizdekinden çok farklı. Herkesin dikkati sahnede. Muhabbete değil, konsere gelinmiş. Albert Hammond Jr. ve ekibi iyi çalan mütevazı tipler. Lobideydiler konser öncesinde. Denk gelirseniz kaçırmayın.

Haberin Devamı

lRide ve Diiv aynı gece Irwing Plaza’da çaldı. Açıkçası Diiv sahnede zayıftı. Sound kötüydü. Ride ise tam tersine çok iyiydi. Böyle özel bir grubu hem de yeniden birleştikleri sezonda izlemek iyi denk geldi. Irwing Plaza da köhne ve eski bir mekan ama kimse bunları umursamıyor burada. Gözler sahnede.

Enteresan bir plakçı!

New York’a dair tuttuğum notlardan biri Urban Outfitters mağazası ve plaklarla ilgili. Urban Outfitters, Amerika çıkışlı bir perakende giyim zinciri. Yani giysi satıyor. Ama onun dışında geçen yıl dünyanın en büyük plak satıcısı olduğunu açıklamıştı. Gerçi Billboard bunu düzeltti ve yaptığı araştırma sonucunda bir numaranın Amazon olduğunu ilan etti ama rakamlar yine de çarpıcı. Amazon dünyadaki plak satışının yüzde 12.3’ünü gerçekleştiriyor. Urban Outfitters ikinci sırada ve yüzde 8.1’lik bir paya sahip. Firmanın dünya çapında 10 ülkede (Türkiye’de yok) 238 dükkanı var.

Haberin Devamı

Mizahın sonu mu

New York’taki Urban Outfitters mağazası.

Broadway’deki kocaman, üç katlı mağazanın girişindeki en değerli yer plaklara ayrılmış durumda. Satışta olanlar elbette ikinci el değil, yeni plaklar. Genellikle bir-iki istisna dışında indie isimler, alternatif pop, rock, hiphop, punk gibi ana akımın yanında kıyısında yer alan türler. Urban Outfitters bir bakıma tarzına uygun plakları satıyor. Yani plak satarak kendine dair bir mesaj vermiş oluyor. Öte yandan insanlar deli gibi plak satın alıyor. Bir konfeksiyon zinciri, dünyanın en büyük plak perakendecilerinden biri olacak deseler inanır mıydınız?

PAZAR ALBÜMÜ

“Crosseyed Heart” Keith Richards

KeIthRichards dünyanın en tanınmış müzisyenlerinden biri. Rock’n roll’un babası desek kimse itiraz etmez. Solo albümünde rock’n roll’a devam ediyor. “Something For Nothing” gibi şahane dinamik şarkılar bir yana adeta Cohen usulü “Robbed Blind” gibi blues baladlarına da yer vermiş üstat. Her yönüyle kaliteli müzik bu. İyi bakılmış, parçaları korunmuş klasik bir arabayı kullanmak gibi bir his yaratıyor. Mutlaka alınması, ara ara başvurmak üzere köşeye konması gerekir.