Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçenlerde kişisel Alexa deneyimimden bahseden bir yazı yazmıştım. “Alexa bir çay koy da içelim”. Çay koymasa da çay saatine uygun müzik çalabiliyor; “En çok satan çay hangisi? Misafirler şimdi yola çıkmış, ne zaman burada olurlar?” gibi sorulara isabetli yanıtlar veriyor. “Bugün hava nasıl? Evde süt bitti, hatırlatır mısın?” gibi talepleri hemen yerine getiriyor vesaire vesaire... Ama artık konu, evlere giderek daha fazla girmeye başlayan akıllı asistan yazılımları ve cihazlarına sorduğunuz detaylı ve tam odaklı sorulara aldığınız doğru yanıtlar değil. Genel sorulara verilen yanıtlar. Hatta belki de sorularla ilgili değil artık konu.

Haberin Devamı

Akıllı asistan pazarı patlama yaşıyor. 2019 itibarıyla 5.6 milyar dolarlık bir büyüklükten söz ediliyor. Ürün ortalama birim fiyatı 34 dolarmış. Şu ara ABD ve İngiltere gibi öncü pazarlarda evlerin yüzde 10-12’sinde bu cihazlardan var. Ama 2023 itibarıyla evlerin yüzde 50’sinde bu akıllı asistanlardan olacağı tahmin ediliyor. (Yani şu anda “Sen neden bahsediyorsun?” deseniz de en fazla iki yıla sizde de bir tane olacak bunlardan.)

Tahmini pazar büyüklüğünün 40 milyar dolar civarında olacağı öngörülüyor. Toplam 135 milyon ürün satıldığı tahmin ediliyor son bir yıl içinde. Ürün derken, internet üzerinden bir yazılıma entegre, ses komutu anlayan mini ev hoparlörlerinden söz ediliyor. Bunların yeni jenerasyonları artık neredeyse tamamen ekranlı. Ekranlar da giderek büyüyor çünkü yaşlılar kullanmaya alıştıkça daha büyük ekran talep ediyorlar. Onlar sayesinde uzakta oturan eş dost akrabayla konuşmak çok daha kolay. Herhangi bir tuşa basmaya gerek kalmadan ses komutuyla işinizi halletmek özellikle ileri yaşlarda büyük lüks.

BBC Radio 4’te “The Digital Human” adlı bir programı hazırlayıp sunan Aleks Krotoski geçen hafta Financial Times’taki köşesinde iki yıllık Alexa tecrübesinden bahsetmiş ve merak ettiği bir sorunun ardından giderek enteresan kapılar açmış.

Benimkilere benzer günlük hayata dair küçük yardımlar, faydalı bilgiler, hatırlatmalar iyi hoş da işin farklı yönleri var. Mesela haberleri nereden alıyor Alexa? Acaba Alexa’yı geliştiren Amazon’un kurucusu ve CEO’su Jeff Bezos’un sahip olduğu Washington Post’un haberleri mi geliyor önümüze? Yoksa Reuters’in trending topic’leri mi? Veya belli yayın kuruluşlarından mı aktarılıyor? Yoksa haberler yeniden üretilerek mi sunuluyor?

Haberin Devamı

Gazete okuyarak, farklı internet sitelerini takip ederek farklı bakış açılarını görebilirsiniz. Ama bu artık giderek bir “dede” alışkanlığı olmaya başladığında durum değişiyor. Yeni nesiller  için tek medya bu olacak. Ne gazete, ne internet sitesi. Bir akıllı asistan, bir ses ve bir ekran: İşte en büyük medya platformu. Sıradan insanlar için en büyük alışveriş merkezleri, en büyük müzik dağıtım platformları da bu cihazlar olacak. Yani dünyanın büyük kısmı “Kâğıt öldü mü? İnternet siteleri gelecekte kendilerini finanse edebilecek ekonomik yapılara kavuşabilecekler mi?” diye tartışadursun, artık hadise çok ötelerde bir yerde. “Kâğıt eski, online habercilik yeni” şeklinde tezahür eden bir ikilem artık anlamsız. Haberleriniz hangi sanal asistan tarafından sunuluyor? Soru bu. İş dünyasına girersek, bir marka için en önemli konu reklam değil artık. Hangi asistanın alışveriş listesine girebiliyorsunuz? Ürününüz kendi sınıfında kaçıncı sırada sunuluyor? Bundan daha önemli bir soru yok artık herhangi bir firma için. “Alexa evde bal bitmiş, bir kavanoz sipariş eder misin?” diye sorduğumda hangi markanın ürünü benim listemde olacak işte önemli olan bu. “Alexa parti müziği çal” dediğinizde hangi şarkılar seçilecek? “Alexa bugün neler olmuş?” diye sorduğumda hangi başlıkları alacağım?

Haberin Devamı

Geçenlerde kapı çaldı. Kurye küçük bir kutuyu teslim edip gitti. Açtım. İçinden Google Home çıktı. Online alışveriş yaptığım bir yerden promosyon olarak gönderilmiş. E ne yapayım, onu da kurdum eve. Şimdi iki asistan var. Bir dediğim iki edilmiyor. Financial Times’taki yazı “Teknoloji hayatımıza lazım ama tedbiri, kontrolü ve sorgulamayı elden bırakmayalım” diye bitiyordu. Demesi kolay. Uygulaması?