Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Selda Bağcan olmasa...


Efendim Teoman, Selda Bağcan’ın memlekette olduğu kadar İngiltere’de ve Amerika’da da meşhur ettiği Aşık Mahzuni Şerif’in eseri “İnce İnce”nin girişindeki gitar melodisini almış. Onu kullanıp
bir şarkı yapmış. Hadise bu.
Aşık Mahzuni Şerif’in şarkısında fakirlerin üzerine ince ince bir kar yağıyor.
Teoman’ın şarkısında kar da yok fakir de. Aynı melodi üzerine yazın kumsalda tek başına dans eden bir kız var.
Yani bu şarkının orijinalinde bağlama ile çalınan, Selda Bağcan’ın elektrogitara uyarladığı riff alınmış, standart bir Teoman şarkısına eklenmiş.
Olan biten bu.
Önce İngiltere’nin muhtelif kulüplerinde DJ’ler çalmaya başladı “İnce İnce”yi...
Geçen kış Türkiye’ye gelip Mute isimli kulüpte Mete Avunduk ile birlikte çalan
DJ Andy Votel bu ve bunun gibi diğer şarkılarımızı İngiltere’de popüler kılan isimlerdendir.
Mesele İngiltere’yle sınırlı kalmadı tabii.
Ardından New York Brooklyn’li rap’çi Mos Def bu şarkıyı son albümü “Ecstatic”de (2009) kullandı. “Supermagic” isimli şarkısı tamamen bu riff üzerinde gelişiyor. Hatta Selda Bağcan’ın yanık vokallerini de kullanmış elemanlar. Mükemmel bir bileşim.
İngiliz indie gruplarının en ünlülerinden The Magic Numbers İstanbul’a ikinci kez geldiğinde İKSV Salon’da samimi bir ortamda 300 kişiye konser vermişti. Bir anda coşan elemanlar baştan sona ne çaldılar dersiniz? “İnce İnce”...
Bu şarkı o kadar meşhur
oldu ki “Skate 2” isimli bilgisayar oyunundan tutun da Avustralyalı rap gruplarına kadar pek çok yerde kullanıldı.
Ve 2011 mayısında bilin bakalım ne oldu?
Teoman bütün dünyanın ardından “İnce İnce”nin riff’i keşfetti. Benim bir itirazım yok,
iyi de etmiş. Şarkıya da yakışmış.
Sadece takıldığım bir yer var.
Ben basın bültenini okuyunca Selda Bağcan adını göremedim. Sanki Teoman Anadolu’da derin araştırmalar yapmış ve bir anda aklına Aşık Mahzuni Şerif’ten bu şarkının girişini almak gelmiş gibi bir durum var.
Bir de tabii şunu düşündüm... Keşke müzisyenlerimiz, sanatçılarımız memleketimizin müzik hazinelerini New York’lu rap’çi Mos Def’ten önce keşfedebilse.
Belki o zaman geçmişimizdeki müzik geleneğinden, en gaz şarkılara dangır dungur
cover’lar yapmak dışında da faydalanabileceğimiz ortaya
çıkmış olur.
Ben şu anda çıkış arayan genç bir müzisyen olsam oturur, yemeden içmeden eski plaklarımızı toplar, ruhumu ve ufkumu beslerim.

Halk müziği sevenlere!
Selda Bağcan’ın “Halkım” isimli yeni albümü Majör Müzik etiketiyle piyasaya çıktı. Tesadüf bu ya Teoman’ın single’ıyla aynı anda geldi. Albümde 12 türkü bulunuyor. Klasik tarzda halk müziği disiplinine sadık kalınarak düzenlenmiş bu albüm özellikle halk müziği dinleyenleri ilgilendiriyor. Selda Bağcan hayranları muhakkak edinmeli...


PAZAR ALBÜMÜ
“Smother” / Wild Beasts

İnsanı derinden etkileyen, hayal alemlerinde dolaştıran bir albüm. Wild Beasts geçen yıl dünyada ilk albümleri “Two Dancers”da yer alan “All The Kings Men” isimli şarkıyla çıkış yakalamıştı. İngiliz ekibin bu ikinci albümü, sanki ilk albümün sahip olduğu fikri daha derine taşıyor. Aynı yolda daha da ilerleyip ormanın derinliklerine girmek gibi. Başınıza ne geleceğini merak ediyorsanız bu pazar bu albüme bir şans verin. Solist Hayden Thorpe’un karakteristik kontrtenor sesi giderek Antony and the Johnsons’ı andırmaya başlamış. Benim şikayetim olmadı. Albümü grubun resmi sitesinden satın alabilirsiniz. Fiyatı yaklaşık 20 TL. Bu albüm dürüm ayranla olan mücadelesini kazanır. Benden söylemesi...
http://wb.dominorecordco.com


Recep Tayyip İstanbul...
Geleceğin İstanbul’unda nasıl bir hayatım olur diye hayal etmeye başladım.
* Moda’dan dışarı adım atmam. Sahilde oturur, dünyaya standart filtreli paketten bağlanırım (bkz. mavi hap). En güzeli.
* Karşıya geçmem. Çünkü tahminlerime
göre o zamana kadar “karşı” kalmaz. Beş seçim daha olacağından
ve şehirde de imara açılacak
yer kalmayacağından Boğaz betonla doldurulur. “Karşı” kavramı ortadan kalkar, her
taraf “bizim” taraf olur.
* Lale ekmek ve kilim desenli yelek giyen garsonların hizmet ettiği plastik sandalyeli beton duvarlı çay bahçeleri yapmak için belediyelerimize daha fazla alan açılır. Halkımız Boğaz’la buluşmuş olur. 30 milyon İstanbullu bir arada betonda çay içer simit yeriz.
* Boğaz’ın üzeri her yıl kırılıp yeniden kaldırım taşı yapılsa istihdama bak.
* Balkona ağaç dikerim. O ağacın yanında oturup betona bakarım. Paris’e iki Paris, Roma’ya üç Roma, Londra’ya iki Londra, New York’a üç New York daha yapmayı akıl edemeyen gelişmemiş ülkelerden değiliz Allah’tan diye dua ederim...

Yaz sezonu gelmeden yapılacak 5 şey
* Klişelere aldırmadan, hâlâ sakinken “Kuzey Ege”de bir sahil pansiyonuna gitmek.
* Pestili çıkmadan Adalar’da bir gün geçirmek.
* Dişleri takırdatan kıvamdaki denize dalıp güneşte kurumaya çalışmak.
* Cihangir ve Nişantaşı ahalisinin akınına uğramadan önce Amsterdam’da bir hafta sonu geçirmek.
* Bahçesi olan bir tanıdığın evinde korsan parti ayarlamak.