Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ephemerals grubunun lideri Olive-Hillman Mondegreen ile 17 Mayıs’ta Zorlu PSM’de verecekleri konser öncesinde Londra’da buluştuk.

Ephemerals’ın üç albümü var. “Nothing is Easy” (2014), “Chase the Ghost” (2015), “Egg Tooth” (2017). Bu funk ve soul temelli grup türün klasiklerine selam çaksa da yenilikçi ve kişisel bir dokunuşa da sahip. Bu üç albümde bahsedilen temalar, anlatılan hikayeler klasik funk ve soul temalarından farklı yoga, vücut enerjini dengelemek gibi konular. Temelinde günlük meselelerden bahseden funk’ta ender rastlanan temalar.“Kişisel potansiyelini keşfetmek. Kadın ve erkek olmak ya da her ikisiyle ilgili” diyerek anlatmaya çalışıyor Hillman Mondegreen daha öncekilerden tamamen farklı olacağını söylediği yeni albümünü.

Haberin Devamı

Sıra dışı bir funk ve soul grubu

Turnenin ardından herkes kendi yoluna gidiyor

Soho’da bir vegan kafedeyiz. Ben bir espresso aldım, Olive ise kendine bir cappuccino söyledi. Bir süredir Olive adını da kullanıyor. Cinsiyet değiştirme ameliyatının hemen ardından bu ismi adına eklemiş. Ona kadın olarak devam edeceği yeni hayatını ve bu değişikliğin müziğini nasıl etkilediğini sordum. “Hayatımı ve bundan sonra yapacağım her şeyi etkilediği gibi müziğimi de etkiledi elbette. Bu konu benim için hâlâ çok kişisel ve özel sanırım detaylı konuşmaya hazır değilim” diye yanıtladı. Ephemerals yılın 12 ayı beraber dolaşan vakit geçiren bir grup değil. Aslına bakarsanız grup üyeleri İngiltere, Amerika ve Fransa’da (Hillman Brighton’da) yaşıyor ve buralarda kendi özel projelerini yürütüyorlar. Albümlerde bir araya geliniyor. Kayıtlar ve turnenin ardından yine herkes kendi yoluna gidiyor. Grubun lideri ve beyni konumundaki isim Hillman, besteleri yapıyor, kayıtlarda müzikle ilgili neredeyse her şeyi belirliyor. Ama kimi zaman sahneye çıkmıyor. Olan biteni sahne arkasından izliyor. Sıra dışı bir tarz ve çalışma biçimi bu. “Herkes enstürmanında ve işinde çok iyi, hepsi aynı zamanda kendi projelerinde besteler yapan insanlar ama Ephemerals’da son sözü ben söylüyorum” diye özetliyor. “Her yeni albümde müzikal açıdan yeni bir şey denemek üzere yola çıktık. Aynı insanlar, aynı enstrümanlar ama her defasında üzerinde çalıştığımız albümü bu malzemeden farklı bir müzik elde etmek üzerine kurguladık. Aynı müzikal çizgi üzerinde her defasında bir adım daha ileri gitmeye çalıştık.”

Haberin Devamı

“Her zaman yazar olmak istedim”

Yeni albümün adı “Third Eye” olacakmış. “Bu yeni albümü nasıl canlı çalacağımızı hâlâ bilmiyorum. Stüdyoda işler iyice karmaşıklaşabiliyor” diye devam ediyor: “Aklınıza gelen her şeyi yapabiliyorsunuz. Ancak sahne öyle değil. Ve ben kendimi bunu sahnede nasıl yaparız diye kısıtlamaya girişmedim doğrusu. Ben daha çok stüdyo insanıyım. Grubun kalan kısmı canlı çalmaktan hoşlanıyor. Bunu dengelemek her zaman kolay olmuyor. Ben besteciyim performer değil.” Müzik arka planını sorduğumda şu yanıtı aldım: “Annem müzik öğretmeniydi. Ama ben müzikle değil daha çok yazıyla ilgiliydim. Her zaman yazar olmak istedim. 15’indeyken ağabeyime bir gitar alınmıştı. Ben de onu elime alarak müzik yazabileceğimi fark ettim. Bu şekilde başladım.”

Haberin Devamı

Annesi rock ve indie dinliyormuş. Evde çok fazla bu türden şarkılar ve albümler varmış. “17’mde hip hop dinlemeye başladım ve bu hayatımı değiştirdi” diyerek devam ediyor: “Hip hop’ın sound’u ve müziği kadar duruşunu ve sahip olduğu bilinci de seviyordum. Hip hop dinleye dinleye bu müziğin temelindeki sample’lara merak sarmaya başladım. Soul şarklarından çok fazla vokal ve altyapılar alıntılanıyordu. Böylece soul dinlemeye başladım ve bu müziğin derinine inmeye çalıştım.”

“Bu sistemde para kazanmak zor”

Laf lafı açınca müzikteki dijital devrim konusunda görüşlerini sordum: “Bence müthiş bir şey. Spotify sayesinde dünyadaki neredeyse her gruba ulaşabilirsin. İnsanlar neler dinliyor görebilirsin. Ve insanlardan çokça yeni müzik keşfedebilirsin. Dinleyici olarak harika. Müzisyen olarak da harika, çünkü müziğini burada duyurabilir, yayabilirsin. Ama bu sistemde para kazanmak çok zor. Bir müzisyenin müzikten kazandığı parayla geçinmesi giderek daha da zorlaştı. Öte yandan benim gibi öncelikli amacı eğlendirmek olmayan müzisyenlerin de bu sistemde dikkat çekerek yüksek dinlenme oranlarını yakalaması zor. Çünkü bu sistem çok fazla seçenek arasından dikkat çekip kendini göstermekle ilgili. Oysa benim de içinde bulunduğum türde müzisyenler diğerlerine göre sakin sessiz dinlenecek müzikler yapıyor ve bu işimizi daha da zorlaştıran bir durum.” İstanbul’da daha önce verdikleri konseri çok iyi hatırlıyor. “Beni şaşırtan konserden sonra birçok insanın gelip bizi evine davet etmesiydi. Seyircimiz çok iyi dinleyici olduğu kadar çok da misafirperverdi” diye anlatıyor. 17 Mayıs’ta Zorlu PSM sahnesinde yeni albümlerinin hemen öncesinde bu enteresan ekibi dinleme eğer tanışmadıysanız müzikleriyle tanışma şansını bulabilirsiniz.

Sıra dışı bir funk ve soul grubu